Köy Enstitüleri Yaşasaydı…

Cumhuriyet devriminin kaleleri köy enstitülerinin 80. kuruluş yıl dönümündeyiz.

Ülkemiz için yaşamsal değerdeki bu kurumlar, ne yazık ki korunamadı.

Kuşkusuz büyük kayıptır…

17 nisanda biz köy enstitüsü mezunlarının çocukları ve torunları okullarımızı yeniden gündeme getiriyoruz.

Dünya ölçeğinde özgün bir eğitim sistemi olarak kabul edilen, bu yanıyla UNESCO tarafından da geçerli bir model olarak benimsenen kurumlar yaşasaydı, bugün bambaşka bir ülke olurduk.

Bu okulların kurucusu emektarı İsmail Hakkı Tonguç’u, Hasan Ali Yücel’i, çoğu aramızdan ayrılmış mezunlarını, şu anda yaşayan eğitimcileri saygı ve sevgiyle anarak başlayalım….

Köy enstitüleri cumhuriyet devriminin temel taşlarındandır.

Büyük devrimci Atatürk önderliğinde kazanılan ulusal kurtuluş savaşıyla yeryüzünde ilk kez emperyalizmi yenerek kurulan genç cumhuriyetin örgütlenmesini ve yapılanmasını sağlayan aydınlanma kurumlarıydı.

Salt bir eğitim kurumu olmaktan öteye devrimin kazanımlarını ve genişletilmesini amaçlıyordu.

Bu okullarda laik ve özgür düşünce, akıl ve bilim esastı.

Laik, demokratik, devrimci, bilimsel, eşitlikçi, pozitif ayrımcı, çevreyle bütünleşen, halkçı, toplumcu okullardı.

Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür kuşaklar” yetiştirme hedefiydi.

Halk çocukları tarafından ülkenin yeni bir heyecanla, kültürle, sanatla, özgüvenle ayağa kaldırmayı hedefleyen bir kültür devrimiydi aynı zamanda.

Kul değil birey, ümmet değil millet anlayışı egemendi.

Eğitim, üretim içindi…

Herhangi bir yerden alınmış değil, düşünülüp, tasarlanmış Türkiye’ye özgüydü.

Köyde öğretmen, genç cumhuriyetin parlayan bir neferi, emekçisiydi….

Ülkede önemli bir aydınlanma, bilinçlenme sağlanıyordu…

Emperyalizm ve yerli işbirlikçileri, sermaye, toprak ağaları, gerici ve sağcı güçler bu aydınlanmaya tahammül edemediler.

Genç cumhuriyete büyük bir darbe vurarak, enstitüleri kapattılar.

Bu kurumlar kapatılmasaydı eğer bugün her alanda gelişmiş bir ülke olacaktık.

Karanlık günler yaşamayacaktık.

Yıllardır sağcı, gerici iktidarlara mahkum olmayacaktık.

Örneğin 12 Mart 12 Eylül faşizimlerini yaşamayacaktık.

Kızılçullu köy enstitüsü binası, NATO karargahı olmayacaktı.

Köy enstitüleri olsaydı Menderesler, Evrenler, Özallar, Çillerler, Erdoğanlar iktidara gelemeyecekti.

Bugün siyasal İslamcı bir düzeni görmeyecektik.

Ordunun, polisin, bakanlıkların önemli bir bölümü fetöcü olmayacaktı.

CIA merkezli 15 temmuz darbe girişimi yaşanmayacaktı.

Sınav soruları çalınıp, halkımızın çocuklarının hakları gasp edilmeyecekti.

Cumhuriyetin varı yoğu, fabrikaları, limanları, her alanda yaşamsal değerdeki kuruluşları satılmayacaktı. Özelleştirmeler yapılamayacaktı.

Eğitimden sağlığa, sanattan kültüre dünyanın sayılı ülkelere arasında yer alacaktık.

Köylerimiz mahalleye dönüşmeyecek, öğretmenin yerini, imamlar almayacaktı.

Bugün yaşadığımız yoksulluk, işsizlik, yolsuzluk görülmeyecekti…

Ülke tarımı böyle çökmeyecekti.

Bugün korona virüsüne karşı hepimiz bilinci bireyler ve toplum olarak önlemleri gerektiği gibi en baştan alıp, çok iyi bir mücadele verecektik…

Bunları da sevebilirsiniz