Yalancının Mumu CAS’a Kadar Yanar!

İstanbul’daki Fatih Medresesi’nin her odasında dört beş talebe beraber kalırmış. Bu talebeler memleketlerinden getirdikleri erzakları beraber pişirip birlikte yerlermiş. Geceleri ders çalışmak için yaktıkları mumların parasını da aralarında toplayıp, o haftaki nöbetçi talebeye verirlermiş. Bu talebelerden birisi çok açıkgözmüş. Her gece şamdanların dibinde kalan kırıntı mumları toplar, eritir ve onlardan uydurma bir mum yaparak parayı cebine indirirmiş fakat onun yaptığı mum, yeni mumlar gibi uzun müddet odayı aydınlatamaz, yatsı ezanına kadar sönermiş.

İşin farkına varan arkadaşları, bir gece yine yatsı namazından sonra karanlıkta kalınca, hesap sormaya başlamışlar:

Biz sana para verdik, ne diye mum almadın?

Nöbetçi talebe:

Aldım işte, ne yapayım mumlar küçülmüş, bu kadar yanıyor.

İçlerinden birisi:

Tabii o kadar yanar, çünkü “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” demiş.

Abu Dhabi’nin veliaht prensi Şeyh Mansour da mumu yatsıya kadar yananlardan. Bünyesinde Premier Lig’den Manchester City, MLS’ten New York City FC ve A-League’den Melbourne City gibi kulüplerin hisselerinin büyük çoğunluğunu elinde bulunduran, J-League’den Yokohoma F.Marinos, Uruguayan Primera Division’dan Montevideo City Torque, La Liga’dan Girona FC, China League 2’den Sichuan Jiuniu, Indian Super League’den Mumbai City FC kulüplerinde ise hissesi olan City Football Group (CFG), Şeyh Mansour’un sahibi olduğu Abu Dhabi United Group’a (ADUG) ait spor endüstrisinde yer alan bir holdingdir. “Ejderhalar Yükseliyor!” başlıklı yazımda bahsetmiş olduğum, Çin’in futbola yönelik yatırımları durmak bilmedi ve 2015 yılında devlet destekli Çinli şirketler CMC ve CITIC’den oluşan konsorsiyum, 400 milyon dolar (265m£) karşılığında City Football Group’un hisselerinin yüzde 13’ünü satın aldı. Böylece; 2009 yılında Manchester City’yi 265m£ karşılığında satın alan Şeyh Mansour, altı yıl sonra aynı tutara City Football Group’un hisselerinin sadece %13’ünü satarak büyük bir kar elde etmiş oldu.

 

Ünlü spor stratejisti ve pazarlamacısı Prof. Simon Chadwick’e göre, Xi Jinping’in Çinli şirketlere Manchester City’yi satın alması için destek vermesinin ardında Abu Dhabi’deki petrol rezervlerine erişim sağlama isteği yatıyor. Buna karşılık Birleşik Arap Emirlikleri de Etihad Airways ile Çin’deki yeni rotalara erişim sağlayabilir. CMC’nin devlet destekli bir firma olduğu ve Çin’in yurt dışındaki yatırım çıkarlarını temsil eden bir kuruluş olduğu göz önüne alındığında, bu ilişki daha da mantıklı görünmektedir. Bir noktada CMC, uzun vadede gelir getirici yatırım fırsatlarına sahip olmak için kurulmuş sporun egemen olduğu bir varlık fonuna benzemektedir.

Çizim: Dada&Soccer

Teknolojiye yatırım konusunda küresel bir lider olan Amerikan şirket Silver Lake de 2019’da City Football Group’a 500 milyon dolarlık bir yatırım gerçekleştirerek CFG’ye ortak oldu.

Çizim: Craig Stephens

Şeyh Mansour, Manchester City’yi satın alır almaz Robinho gibi bir dünya yıldızını Real Madrid’e 50 milyon dolar ödeyerek takımına kazandırmış ve böylece medyanın ilgisini çekmeyi başarmıştı. Yıllar geçtikçe de futbolun efsane isimlerinden Johan Cruyff’un: “Ben para dolu bir çantanın gol attığını görmedim.” sözüne yanıt verircesine dünya yıldızlarını takımına kazandırarak birçok futbolseverin gıpta ederek baktığı bir takım oluşturmayı başardı. Bu süreçte 2008/09 sezonundan günümüze kadar geçen 12 sezonda Manchester City’nin futbolcular için ödemiş olduğu bonservis bedeli 1.844 milyon doları aşarken, elde ettiği bonservis geliri ise 529 milyon euro civarında sınırlı kaldı.

Gökyüzü mavililer, bu 12 yıllık süreçte sadece şampiyon olmakla kalmayıp Premier Lig’de üst üste şampiyon olmayı başaran ilk ve tek kulüp olmayı da başardı. Son 7 sezonda 4 defa Premier Lig şampiyonu olmayı başaran M.City’nin başaramadığı tek hedefi Avrupa Şampiyonluğu idi. UEFA Şampiyonlar Ligi’nde yoluna namağlup bir şekilde devam eden M.City, sezon sonunda UEFA’dan kupa almayı beklerken, UEFA’dan 14 Şubat’ta “Sevgililer Günü” hediyesi olarak önümüzdeki sezondan itibaren geçerli olmak üzere 2 yıllığına Avrupa kupalarından men + 30 milyon euro para cezası aldı.

Bu cezanın ardından, Şampiyonlar Ligi’nde yoluna namağlup devam eden M.City için bu sezonun önemi daha da arttı ve son olarak 2.turun ilk ayağında Şampiyonlar Ligi’ni en çok kazanan ekip olan Real Madrid’i deplasmanda 1-2 yendi.

Birçok kulübün zarar ettiğini gören UEFA, kulüplerin çok farzla borçlanmasını ve iflas etmesini istemediği için 2011 yılında FFP kurallarını hayata geçirmişti. FFP kurallarının yürürlüğe sokulmasının ardında yatan bir diğer önemli sebep ise UEFA’nın, rekabetin kaybolmasından endişelendiği için kulüplerin kazandıklarından fazlasını harcamalarını istememesidir.

https://www.youtube.com/watch?v=CGwRqASVffw

M.City’nin bu cezayı almasının nedeni, UEFA’nın kulüp lisanslama ve Finansal Fair Play (FFP) Yönetmeliği’ni 2012-2016 arası dönemde ciddi şekilde ihlal ederek sponsorluk gelirlerini şişirmesidir. Aslında, Football Leaks oluşumunun ortaya çıkarmış olduğu belgelerdeki e-mail konuşmaları, durumun vahametini ortaya koymuştu. Örneğin; Şeyh Mansour’un üvey kardeşinin yönettiği Etihad Airways ile yapılan sponsorluk anlaşması 67,5 milyon pound olarak gösterilirken, gerçekte Etihad Airways’ten alınan paranın 8 milyon olduğu, geri kalan tutarın Şeyh Mansour’un sahibi olduğu Abu Dhabi Group’tan alınacağı, Football Leaks ile ortaya çıkan e-mail konuşmalarında yer almaktadır. Manchester City’nin yüksek bedellerle sponsorluk anlaşması yaptığı ya da yaptığını gösterdiği firmaların büyük çoğunluğu Şeyh Mansour’un aile üyelerinin yönettiği ya da sahip olduğu şirketlerdir. Etihad Airways haricinde dünyanın en büyük 13. telekomünikasyon şirketi olan Etisalat ve bir yatırım firması olan Aabar da merkezi Birleşik Arap Emirlikleri’nde olup M.City’ye sponsor olan firmalardır.

Alman gazetesi Der Spiegel’e göre City Football Group’un yönetim kurulu üyelerinden Simon Pearce, FFP kısıtlamasından kurtulabilmek adına geçmiş tarihe yönelik bir sponsorluk anlaşması yapılabileceğini kulüp yetkililerine önermiş ve böylece M.City henüz kazanmadığı FA Cup priminin ödemesini bile almıştır. Kulüp ve sponsorları, yapılan anlaşmaları manipüle edebiliyorlardı. Aabar ile yapılan 15 milyon poundluk sponsorluk anlaşmasının 12 milyon poundluk kısmının “alternatif kaynaklardan” (Şeyh Mansour tarafından) karşılanacağı da Pearce’ın maillerinde ortaya çıkmıştır. M.City CFO’su Jorge Chumillas, Simon Pearce’a attığı e-postada Abu Dhabi’den gelecek ödemelerin tarihlerini öne çekilmesini istemiş, Pearce ise: “Elbette, istediğimizi yaparız!” cevabını vermiş.

FFP kurallarına uyabilmek adına sponsorluk gelirlerini şişiren M.City, 2014 yılında da FFP’ye uymadığı gerekçesiyle 49 milyon sterlinlik bir ceza almış, fakat uslanmamıştı. M.City CEO’su Ferran Soriano ise iddiaların asılsız olduğunu, Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi’ne (CAS) gideceklerini, verilen men cezasını “siyasi” bulduklarını söylese de CAS’tan olumsuz bir karar geldiği takdirde düşük ihtimal de olsa M.City’nin şampiyonluklarının elinden alınması bile gündeme gelebilir. CAS’tan çıkacak olan kararda, M.City küme düşme veya puan silme cezası almasa bile 2 yıl Avrupa Kupalarından men edilmesinin onaylanması, Şeyh Mansour’un foyasının ortaya çıkmasına ve mumunun yatsıya kadar yanmasına neden olacaktır.

İki dev Manchester ekibinin logolarında da şehirdeki ticareti kolaylaştıran gemi kanalını temsil eden bir gemi bulunmaktadır. M.City’nin cezasının CAS tarafından onaylanması durumunda, önümüzdeki 2 sezonda kulübü Avrupa’da temsil etme şansı olan tek bir Manchester ekibi kalacaktır. Bu durumda M.City’nin gemisinin batacağını öngörmek mümkündür. Asıl merak edilecek olan şey ise futbolcuların batan geminin malları olarak kaçmayı mı yoksa bir kaptan gibi davranarak gemiyi terk etmemeyi mi tercih edecekleridir.

Takımınızın bol gol attığı, üç puanların havada uçuştuğu bir ay dileğiyle…

 

Bunları da sevebilirsiniz