Gözden Kaçanlar

Kadına Yönelik Şiddet Karnemizde Bir Kırık Not Daha: Doğum Yapan Karısını Bıçakladı

24/08/2019

DHA’nın haberine göre dün gece Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde üçüncü çocuğunu dünyaya getiren sekiz yıllık evli Güldane Y., şiddet gördüğü için boşanma açtığı kocasının saldırısına uğradı.

Yeni doğan oğlu doğunca hastaneye gidip onu gören matematik öğretmeni Ahmet Y. gece saatlerinde yeniden hastaneye gitti ve altı ay önce babasının yanına taşınan eşini eve dönmesi konusunda ikna etmeye çalıştı. Güldane Y. eşinin teklifini kabul etmeyerek, hastaneden ayrılmasını istedi. Ahmet Y., yanında getirdiği bıçakla Güldane Y.’yi başından, kolundan ve yüzünden yaraladı ve dövdü.

Güldane Y.’nin yanında refakatçi olarak kalan ablası Seda Güvercin’in araya girip, yardım istemesi üzerine gelen hastane güvenliği Ahmet Y.’yi etkisiz hale getirdi. Hastaneye giden polisler, Ahmet Y.’yi gözaltına aldı. Dişleri kırılan, başından, kolundan ve yüzünden bıçaklanan Güldane Y. ise yoğun bakıma alındı.

‘Bıçağı çıkarıp kardeşimin göğsüne saplamak istedi’

Seda Güvercin, Ahmet Y.’nin hastaneye ikinci kez gidince yine çocuğunu görmeye gittiğini düşündüklerini belirterek şöyle devam etti: “Bağırıp çağırmaya başladı. Güldane’ye, ‘Evine dönmezsen, boşanırsan seni ben öldürürüm, cezanı kimseye bırakmam’ dedi. Biz sakinleştirmeye çalıştık fakat belinden bıçağı çıkararak kardeşimin göğsüne saplamaya çalıştı. Ben de elini tuttum araya girdim, boğuştuk. Ben tutmasaydım öldürecekti.”

Kardeşinin başından en az altı-yedi bıçak darbesi aldığını söyleyerek, “Yanağına vurdu, dört-beş dişini kırdı. Ben boğuşma sırasında elini bırakmadım. Çığlık atıp güvenliği çağırdım. Hastane güvenliği geldi Ahmet’i etkisiz hale getirdi. Yatak kan içinde kaldı” dedi.

İddia: Kanadalı Şirket İzmir’de Yanan Alanda Maden İçin Başvurmuş

24/08/2019

Geçen hafta İzmir’in Karabağlar ilçesinde başlayan, daha sonra Menderes ve Seferihisar ilçelerindeki ormanlık alanlara sıçrayan yangın üç gün sonra kontrol altına alınabilmişti. Tarım ve Orman Bakanlığı, Türk Hava Kurumu’nun elindeki yangın söndürme uçaklarının kullanılmaması nedeniyle eleştirilmiş, Bakan Bekir Pakdemirli uçakların ‘arızalı’ olduğunu öne sürmüştü.

Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre, bir grup avukatın oluşturduğu Hukukçu Dayanışması, İzmir’deki orman yangınının söndürülmesi konusunda ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle, Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar hakkında suç duyurusunda bulundu.

Başvuru dilekçesinde Kanadalı şirketle ilgili iddiaya ilişkin şöyle dendi: “Yangının çıktığı/çıkarıldığı bölgenin, son günlerde Kaz Dağları’ndaki ağaç katliamıyla gündeme gelen, Kanadalı altın ve madencilik şirketi Alamos Gold’un, maden sahası için izin başvurusu yaptığı yerler içinde bulunduğu yönündeki duyumlarımız ise meselenin çok yönlü bir hukuki soruşturmaya tabi tutulması gerektiğini ortaya koymaktadır. Somut ve bilinen gerçekler ise böylesi bir afeti büyümeden engellemesi, her türlü devlet olanağını, kurumlarını ve araçlarını kullanarak bertaraf etmesi gereken ilgililerin, bu kamusal görevlerini ihmal ettikleri ya da kötüye kullandıklarıdır.”

Kaz Dağları’nda ağaç katliamı

Alamos Gold’un Türkiye’deki taşeronu Doğu Biga Madencilik aracılığıyla Çanakkale Kirazlı’da yürüttüğü çalışmalar, bölgede yapılan ağaç katliamıyla gündeme gelmişti. Uzmanlar, altın madeni siyanürle çıkarılacağı için hem bölgedeki doğal yaşamın hem de bölge halkının sağlığının tehdit altında olduğu yönünde de değerlendirme yapıyor.

Davutoğlu: Eski Defterler Açılırsa İnsan İçine Çıkamazlar

24/08/2019 Diken.com.tr

Davutoğlu’nun başbakanı olduğu AKP hükümeti, 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde tek başına iktidar olamamış, koalisyon kurulamayınca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından 1 Kasım 2015’te yapılmak üzere ‘tekrar seçim’ kararı alınmıştı. AKP tekrar çoğunluğu sağlayarak iktidar olmuştu.

İki seçim arasında İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok ilde bombalı ve silahlı saldırılar sonucu 242’si sivil, 197’si güvenlik görevlisi, toplam 439 kişi hayatını kaybetmişti.

Davutoğlu Sakarya Dostlar Platformu’nun etkinliğinde bu konuya ilişkin şöyle konuştu:

“Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar, açık söylüyorum. Neden mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olacaktır. Başbakanlık görevini aldığım zaman -bunu izah etmek zorundayım, kampanya dolayısıyla bu soruları aldığım için- 6-8 Ekim olayları oldu. O olaylar esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye’nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk.”


Konya’da Kadın Cinayeti: Uzaklaştırma Kararı Olan Eşi 20 Yerinden Bıçakladı

22/08/2019

DHA’nın haberine göre, cinayetten sonra iki çocuğuyla annesinin evine giden Bekir Erkol, polisi arayarak teslim olmak istediğini söyledi. Erkol, suç aleti bıçakla birlikte, gelen polislere teslim oldu.

Gözaltına alınan Erkol, Emniyet Müdürlüğü’ne götürülürken, basın mensuplarının “Neden öldürdün? Pişman mısın” sorusuna, “Namus için pişman mı olunur?” yanıtı verdi.

Erdoğan, Teyzesinin Oğlunu Bir Kere Daha Danıştay Üyesi Yaptı

22/08/2019 Diken.com.tr

AA’nın haberine göre, Erdoğan’ın teyzesinin oğlu olan Er’in, yeniden Danıştay üyeliğine seçilmesine ilişkin karar Resmi Gazete’de yayımlandı.

Böylece 2011’de 12 yıllığına Danıştay üyeliğine seçilen, 2018’de Milli Eğitim Bakan Yardımcılığına atanan Er, kalan süresini tamamlamak üzere tekrar Danıştay üyeliğine seçilmiş oldu.

‘Eşi eve dönsün’ diye dayısı ve ağabeyiyle birlikte dehşet saçtı: Altı ölü, dokuz yaralı

21/08/2019

DHA’nın haberine göre Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde, Fatih Poyraz, şiddetli geçimsizlik nedeniyle üç çocuğuyla birlikte babası Enver Tekin’in evine sığınan eşi Gülşen Poyraz’ı almak için gece mahalleye gitti. Tekin ailesinden olumsuz yanıt alan Fatih Poyraz, ağabeyi ve dayısıyla birlikte, Tekinlerin evine, pompalı ve kalaşnikof tüfekle ateş açtı.

Tekin ailesinin yardım istemesi üzerine gelen mahalleliden altı kişi hayatını kaybederken, dokuz kişinin tedavisi sürüyor.

Tekin ailesi, yakınları Narin ailesini arayıp yardım isterken silah seslerini duyan mahalleli de eve gitti. Bu sırada yardım için Narin ailesi de eve geldi. Olayda tüfeklerden çıkan saçmaların isabet etmesiyle Narin ailesinden Münevver, Gökhan, Halise, Aziz, Felhat, Mevlüt, Cevat, Dukhan, Ferhat ve Mehmet, mahallelilerden Edip Okraş, Süleyman Eleftoz, Teğmen Yapıcı, Münevver Bağlı ve Ferhat Tekin yaralandı.

Fatih Poyraz, ağabeyi ve dayısıyla birlikte araçla kaçarken, ihbar üzerine mahalleye çok sayıda jandarma ve sağlık görevlisi sevk edildi. Sağlık görevlilerince olay yerinde ilk müdahaleleri yapılan yaralılar, ardından Silvan ve Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanelerine kaldırıldı.

Tedaviye alınan yaralılardan Aziz (20), Halise (32), Gökhan (19), Münevver Narin (63), Edip Okraş (42) ve Süleyman Eleftoz (28) kurtarılamadı. Ölen altı kişinin, Tekin ailesiyle akraba olmadığı, yardım çağrısı üzerine gelip saçmalara hedef olduğu öğrenildi.

Ağabeyi yakalandı, kendisi ve dayısı aranıyor

Olay yerinde ve hastanelerde güvenlik önlemi alan jandarma ekipleri ise giriş- çıkışları kapattı. Eve ateş açanlardan Fatih Poyraz’ın ağabeyi M.P., hafif ticari araçta iki kalaşnikof ve iki pompalı tüfekle yakalanıp gözaltına alındı.

Fatih Poyraz ve dayısı S.E.’nin yakalanması için de çalışmaların devam ettiği bildirildi.

Özel sektör, bir yıl içinde 59.5 milyar dolar dış borç ödeyecek

20/08/2019 Diken.com.tr

MB tarafından yapılan açıklamaya göre özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi borcu gelişmeleri incelendiğinde 2018 yıl sonu itibariyle,

  • uzun vadeli kredi borcu 7.8 milyar dolar azalarak 201.7 milyar dolara,

  • kısa vadeli kredi borcunun (ticari krediler hariç) ise 3,0 milyar dolar azalarak 12,4 milyar dolara geriledi.

Özel sektörün dış borcu haziran sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde bir yıl içinde gerçekleştirilecek anapara geri ödemeleri toplam 59.5 milyar dolar oldu.

Borçluya göre dağılıma bakıldığında,

  • Uzun vadeli kredi borcuna ilişkin olarak, bir önceki yıl sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmaları 5.1 milyar dolar azaldı,

  • Tahvil ihracı biçimindeki borçlanmaları ise 912 milyon dolar artışla 29.5 milyar dolara yükseldi.

  • Aynı dönemde, bankacılık dışı finansal kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları 2.0 milyar dolar azaldı, tahvil stoku ise 545 milyon dolar azalarak 3.7 milyar dolara geriledi.

  • Söz konusu dönemde, finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları 890 milyon dolar azaldı, tahvil stoku ise 474 milyon dolar artarak 6.9 milyar dolara yükseldi.

  • Kısa vadeli kredi borcuna ilişkin olarak ise, 2018 yıl sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmaları 1.7 milyar dolar azalışla 7.7 milyar dolar; finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları ise 431 milyon dolar azalışla 2.9 milyar dolara geriledi.

Alacaklıya göre dağılım incelendiğinde,

  • uzun vadeli kredi borcuna ilişkin olarak, haziran sonu itibarıyla tahvil hariç özel alacaklılara olan borç, bir önceki yıl sonuna göre 8.6 milyar dolar azalarak 136.8 milyar dolara geriledi.

  • Kısa vadeli kredi borcuna ilişkin olarak ise, tahvil hariç özel alacaklılara olan borcun bir önceki yıl sonuna göre 3.1 milyar dolar azalarak 11.9 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiği gözlenmektedir.

Döviz kompozisyonuna bakıldığında,

  • 201.7 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli kredi borcunun yüzde 60.2’si dolar, yüzde 34.4’ü avro, yüzde 3.9’u Türk lirası ve yüzde 1.5’i ise diğer döviz cinslerinden oluştu.

  • 12.4 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli kredi borcunun ise yüzde 47.6’sı dolar, yüzde 33’ü avro, yüzde 19.2’si Türk lirası ve yüzde 0.2’si diğer döviz cinslerinden oluştu.

Kısa vadeli dış borcun yüzde 72.9’u bankaların

Sektör dağılımı incelendiğinde, haziran sonu itibarıyla, 201,7 milyar dolar tutarındaki uzun vadeli toplam kredi borcunun yüzde 47.6’sını finansal kuruluşlar, yüzde 52.4’ünü ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturdu.

Aynı dönemde, 12.4 milyar dolar tutarındaki kısa vadeli toplam kredi borcunun yüzde 72.9’unu finansal kuruluşlar, yüzde 27.1’ini ise finansal olmayan kuruluşların borcu oluşturdu.

THK Eski Başkanı: Yangınlarda Uçak Kullanılsaydı Bir Hektar Bile Yanmazdı

20/08/2019

Cumhuriyet’ten Tuncay Mollaveisoğlu’nun haberine göre Orman Bakanlığı yangınla mücadelede Türk Hava Kurumu’ndan ‘masraflı’ olduğu gerekçesiyle uçak kiralamayıp yangın söndürme işini bu alanda deneyimi olmayan ve yurt dışından helikopter kiralayan özel bir şirkete devretmiş.

Habere göre, Türk Hava Kurumu’nda altısı faal dokuz uçak, Türk Hava Kuvvetleri’nde ise altı adet büyük yangın söndürme uçağı bulunuyor. Türk Hava Kuvvetleri’ne ait her biri 12 ton su taşıyabilen C-130 tipi uçaklar, Kayseri’deki ikbal bakım merkezinde özellikle yangınla mücadele için geliştirilmiş.

THK’nın eski başkanı Karakuş, uçakların yangın bölgesine helikopterlerden üç kat daha hızlı ulaşabileceğini ve daha yüksek su boşaltma kapasiteleriyle söndürme işleminde çok daha etkili olabileceğini vurguladı.

Karakuş, 2002’de Marmaris’te yaşanan yangına dair bir örnek vererek söndürme işleminde uçakların önemini şöyle açıkladı: “2002’de Marmaris’teki bir orman yangınında Bakanlık sadece helikopterleri denemek istedi. Beni arayıp ‘THK uçakları bu yangına karışmasın’ dediler. Marmaris tam üç gün yandı ve alevler kontrol edilemeyince bizi yeniden göreve çağırdılar. Biz müdahale edince söndürdük. Tam 165 yangına uçaklarımızla müdahale ettik ve tamamını kısa sürede söndürdük.”

Ege’deki yangınlar Meclis’e taşındı

Orman Bakanlığı’nın söndürme işlemlerinde devlete ait uçakları kullanmamasını TBMM’ye taşıyan CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemir’e “Yangınla mücadele devletin görevi olmasına rağmen neden ve nasıl bir gerekçe ile özelleştirilmiştir” sorusunu yöneltti.

Türkiye’de her yıl 3 bine yakın orman yangını yaşandığını belirten Girgin, önceden yangınlara devlete ait uçaklarla müdahale edilirken, son 17 yıldır bu işin ihaleyle özel şirketlere devredildiğini vurguladı.

Pakdemir’e “Orman yangınları ile ilgili olarak özel şirketlerle yapmış olduğunuz sözleşmeleri kamuoyu ile paylaşacak mısınız” sorusunu soran Girgin, ayrıca söz konusu şirketlerin yangın söndürme alanındaki tecrübe ve yeterlilikleriyle ilgili bilgi de istedi.

Geçen ay Muğla’nın Dalaman ilçesindeki orman yangınında, Eski CHP milletvekili Haluk Pekşen, gece uçuşu yapabilen uçakların neden söndürme işleminde kullanılmadığını sormuş, Pakdemirli ise “Gece olduğunda yangın söndürme helikopterlerini kullanamıyoruz” diye yanıt vermişti.

Temiz Hava Hakkı Platformu: Türkiye Hava Kirliliğinde 10’uncu Sırada

20/08/2019 Diken.com.tr

Tüm dünyadaki kükürtdioksit emisyonuyla ilgili veriler içeren raporda, kirliliğin önlenmesinde en önemli engel olarak, enerji sektörünün kömür, petrol ve doğalgaza dayalı olması gösterildi.

Greenpeace Hindistan’ın NASA Ozon Görüntüleme Aracı’ndan faydalanarak hazırlanan raporda, 2018 yılında asit yağmurları ve erken ölümlere sebep olan kükürtdioksit emisyonunun en yüksek 10 ülke sırasıyla şöyle:

1. Hindistan

2. Rusya

3. Çin

4. Meksika

5. İran

6. Suudi Arabistan

7. Güney Afrika

8. Ukrayna

9. ABD

10. Türkiye

‘Erken ölümlere ve hastalıklara yol açıyor’

Türkiye’de kükürtdioksit emisyonunun yüzde 90’ının kömür kaynaklı olduğu belirtilen raporda, hava kirliliğinin sebep olduğu sağlık sorunlarına dikkat çekildi.

Reklam

Raporda şu ifadeler yer aldı: “Kömürlü termik santrallar ve fosil yakıt kullanan sanayiler insan kaynaklı kükürtdioksit emisyonlarının üçte ikisinden sorumlu. Hava kirliliği yaratan kükürtdioksit, ölümlere ve hastalıklara yol açan maddeler arasında yer alıyor.”

Temiz Hava Hakkı Platformu bileşenlerinden Halk Sağlığı Uzmanları Derneği temsilcisi Dr. Melike Yavuz da şunları söyledi: “Tüm kirletici limitlerinin Dünya Sağlık Örgütü’nün limitleri ile uyumlu hale getirilmesi için mevzuat düzenlemesinin tamamlanmasını ve bu limitlerin işletmedeki sanayi tesisleri için istisnasız uygulanmasını talep ediyoruz.”

Rapor: Şanlıurfa’da İlk Altı Ayda 378 Çocuk İstismara Maruz Kaldı

20/08/2019 Diken.com.tr

Raporda yaş aralığı 12-16 olan çocuklardan 21’inin hamile kaldığı belirtilirken, kent merkezi ve ilçelerde 2019’un ilk altı ayında pedofili ve enseste maruz kalan 378 çocuğun 287’sinin kız, 91’inin oğlan çocuk olduğu belirtildi.

‘Şanlıurfa’da tablo vahim’

Rapordaki sayının vahim olduğunu belirten Şanlıurfa Barosu Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Zeynep Dilek Polat, “Söz konusu sayı, sadece yargıya yansıyanlar olurken, gerçek sayının bunun çok üstünde olduğunu biliyoruz. Çocuk istismarının hiçbir mazereti ve gerekçesi olamaz. Çocuklar bizim geleceğimiz bir an önce harekete geçmeliyiz” dedi.

Açıklamaya Şanlıurfa İl Kadın Platformu, Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği, İnsan Hakları Derneği, Şanlıurfa Barosu, Urfa Eğitim-Sen, Urfa SES, CHP Kadın Kolları, HDP Kadın Meclisi ve Urfa Ekoloji Derneği destek verdi.

Diyanet, Bugs Bunny’ye Karşı: Bazı Çizgi Filmler Şiddete Yöneltiyormuş

19/08/2019

Diyanet’in aylık Aile Dergisi’nde bazı çizgi filmlerin çocukları ‘şiddete yönelttiği’, bazılarının da ‘dini ve milli duygulara aykırı olduğu’ öne sürüldü.

Sözcü’den Ali Ekber Ertürk’ün haberine göre dergide çizgi filmlerin çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerine değinilen bir yazıda, uzun süre çizgi film izlemenin ‘riskli davranışlara yönelme, fiziksel gelişimi kısıtlama, yanlış beslenmeye yol açma’ gibi sorunlar yaratabileceği belirtildi.

Çocukları ‘şiddete yönelten’ çizgi filmler arasında He-Man, Voltran, Ninja Kaplumbağalar, Bugs Bunny ve Temel Reis gibi ünlü çizgi filmler sıralandı. Bu yapımlarda ‘kötüyü yenmek için her yolun mübah’ olduğu fikrinin çocuklara aşılandığı öne sürüldü.

Bazı çizgi filmlerin de ‘dini ve milli duygulara aykırı olduğu’ belirtildi, ancak isim verilmedi.

Dergide yer alan yazıda şu ifadelere yer verildi: “He-man, Voltran, Bugs Bunny, Ninja Kaplumbağalar, Temel Reis… Çocukluğumuzun çizgi filmlerine dönüp baktığımızda birçok çizgi filmin ekseninde şiddetin durduğunu görmekteyiz. Ana karakterin şiddet eylemi sonrası ödüllendirilen bir konumda olması, çocuğun şiddeti kabul edilebilir görmesine yol açmaktadır.”

İddia: Tank Palet Fabrikası ‘ASFAT’ Formülüyle Katar Ortaklı BMC’ye Verilecek

19/08/2019

Tepkiler üzerine vazgeçilen Sakarya’daki tank palet fabrikasının özelleştirilmesi için yeni formül uygulanacağı iddia edildi.

Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberine göre, fabrika Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) alınarak, Askeri Fabrika ve Tersane İşletme A.Ş.’ye (ASFAT) resmen devredilecek. İddiaya göre, fabrika, bu işlemden sonra BMC’ye kiralanacak ya da fabrikanın işletmesi doğrudan BMC’ye devredilecek.

İktidara en yakın işadamlarından Ethem Sancak’ın sahip olduğu BMC’nin yüzde 49 hissesi Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamas el Sani’ye ait.

BMC, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) Çukurova Holding’e el koyması sonucu fonun mülkiyetine geçmiş, daha sonra Sancak tarafından satın alınmıştı.

Resmi işlemler 21 Aralık’ta tamamlanacak

Habere göre, tank palet fabrikasının ASFAT’a devrine yönelik resmi işlemler 21 Aralık’ta tamamlanacak. Böylece fabrikada çalışan işçilerin tamamı Milli Savunma Bakanlığı (MSB) kadrosundan çıkıp ASFAT kadrosuna geçecek. İşçilerin maaşları da 14 Eylül’den itibaren ASFAT tarafından ödenmeye başlanacak.

Reklam

Askeri fabrikalar genel müdürlüğü ise komutanlarının fabrikada işçilere açıklama yapıp devir ve yeni işletme yöntemini açıkladı.

Türk Harb-İş Sendikası Sakarya Şube Başkanı Yaşar Yavuz, komutanların yaptığı açıklamalardan fabrikanın ASFAT’a devredilmekle birlikte işletmesinin BMC’ye verileceğini, dolayısıyla Fırtına Obüsü ve Altay tankının BMC tarafından yapılıp ASFAT’a, oradan da MSB’ye satılacağını anladıklarını söyledi.

Uygulama başlamadan sistemin nasıl işleyeceğini anlamanın mümkün olmadığını ifade eden Yavuz, yeni sistemde işçilerin haklarının büyük ölçüde korunduğunu, ancak milli güvenliği yakından ilgilendiren fabrikanın geleceği konusunda ciddi kuşkularının oluştuğunu ifade etti.

Söz konusu fabrikada askeri birlik statüsünde olan ve TSK’nın elindeki tanklar başta olmak üzere tüm paletli silah araç ve gereçler onarılırken, Fırtına Obüsleri’nin de üretimi yapılıyor.

Üniversitelerdeki 273 Bölümde Profesör, Doçent ve Doktor Öğretim Üyesi Yok

18/08/2019

Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tercih kılavuzuna göre, 122 devlet üniversitesinin 78’inde bulunan 273 bölümde profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi bulunmuyor.

Birgün’den Anıl Ataş’ın haberine göre, 1434 bölümde profesör, bunların 743’ünde doçent dahi yok.

Kılavuza göre, profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi bulunmayan bölümler 14 bin 421 kontenjana sahipken, 694 bölümde beş kişiden az akademisyen bulunuyor. Bunların 642’sinde üç, 96’sında iki, 24’ünde ise bir akademisyen görev yapıyor.

Kadrosunda profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi bulunmayan bölümlerin çoğunluğu eşit ağırlıktan öğrenci alan bölümlerden oluşurken, bunlar arasında ise 21 tane bankacılık bölümü ve 20 tane uluslararası ilişkiler/ticaret bölümü öne çıktı.

Toplamda 37 bankacılık bölümü bulunurken, bunların 21’inde akademik kadro yok.

Bu konuda birinci sırada ise hemşirelik bölümleri yer aldı. Toplam 98 hemşirelik bölümünün 26’sında akademik kadro bulunmuyor.

Cep Telefonunda Başka Erkeklerle Fotoğrafı Var Diye Eşini Öldürdü

15/08/2019

Samsun’un Vezirköprü ilçesinde yaşayan Murat Şahin (33), cep telefonunda başka erkeklerle çekilen fotoğraflarını görünce eşi Emine Şahin’i (25) av tüfeği ile vurdu. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan kadın, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

DHA’nın haberine göre dün gece Şahin, iki çocuk annesi eşi Emine Şahin ile fotoğraflar nedeniyle tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine eşine ateş etti. Karın ve sırtına isabet eden kurşunlarla ağır yaralanan Şahin, komşuların ihbarı üzerine gelen sağlık ekiplerince Vezirköprü Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. İlk müdahalesinin ardından Samsun Eğitim Araştırma Hastanesi’ne sevk edilen Şahin, yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

İşsizlik Oranı Yüzde 12.8; Genç İşsizliği 5.5 Puan Artarak Yüzde 23.3 Oldu

15/08/2019 Diken.com.tr

İşsizlik oranı nisan-mayıs-haziran aylarını kapsayan mayıs döneminde, bu yılın başında görülen 10 yılın en yüksek seviyesinden gerilemeye devam ederek yüzde 12.8 oldu. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı ise bir önceki döneme göre 5.5 puanlık artarak yüzde 23.3’e yükseldi.

İşsizlik yıl başında, yüzde 14.7 ile 10 yılın en yüksek seviyesini görmüştü. Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı mayısta bir önceki döneme göre 0.2 puan artışla yüzde 14 oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, işsizlik geçen yılın aynı dönemine göre 3.1 puan artış gösterdi. Bir önceki ay olan nisan döneminde ise işsizlik yüzde 13 olmuştu.

Verilere göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 1.2 milyon kişi artarak 4.16 milyon kişiye yükseldi. Bu oran bir önceki ay olan nisan döneminde 4.2 milyon olmuştu.

Tarım dışı işsizlik oranı bir önceki yıl aynı döneme göre 3.4 puanlık artış ile yüzde 15 oldu. Tarım dışı işsizlik bir önceki ay da yüzde 15 olmuştu.

İstihdam edilenlerin sayısı 2019 yılı mayıs döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 869 bin kişi azalarak 28.3 milyon kişi, istihdam oranı ise 2 puanlık azalış ile yüzde 46.1 oldu.

İşgücü 2019 yılı mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 152 bin kişi artarak 32.4 milyon kişi, işgücüne katılma oranı ise 0.4 puanlık azalış ile yüzde 52.9 olarak gerçekleşti.

Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı ise nisandaki yüzde 53.1’lik gerçekleşmenin ardından mayıs döneminde 52.8 oldu.

AKP’li Malatya Belediyesi 254 Misafire 11 Milyon Lira Harcamış

10/08/2019

Cumhuriyet’ten Seyhan Avşar’ın haberine göre, belediyenin ‘misafir‘ harcamasına tepki gösteren CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “Bu nasıl mide? Ne yiyip, ne içirdiniz? 53 bin kayıtlı işsizin olduğu kentte bir kişi için ortalama 45 bin lira harcamak aymazlıktır, vicdansızlıktır. Nereyi deşsek pislik akıyor” dedi ve ‘hukuki olarak gerekeni yapacaklarını’ ifade etti.

Faaliyet raporuna göre Malatya belediyesi 2015 yılında 50, 2016 yılında 70, 2017 yılında 89, 2018 yılında 45 misafir ağırladı.

Hakkında Uzaklaştırma Kararı Olan Koca, Eşinin Boğazını Keserek Öldürdü

10/08/2019

Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre, PTT’de çalışan Yıldız işe gelmedi. Arkadaşlarının polise bildirmesi üzerine çilingir yardımıyla eve giren ekipler, Yıldız’ın cansız bedeni ile karşılaştı.

Kafasına poşet geçirilen Yıldız’ın başının sağ tarafında sert bir cisim darbesi ve sağ boyun kısmında kesici alet yarası tespit edildi.

Yıldız’ın bir süre önce eşinin kendisine şiddet uyguladığı gerekçesiyle boşanma davası açtığı, mahkemenin koruma kararı verdiği öğrenildi.

AKP’nin 23 Haziran Seçim Finansmanı Çin’den Gelmiş

09/08/2019

Bloomberg’in haberine göre, adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, söz konusu nakit akışının, Türkiye ile Çin arasında 2012’de imzalanan lira-yuan ‘swap’ anlaşmasından bu yana ilk kez, Türkiye’nin aldığı en önemli miktar olduğunu söyledi.

Bloomberg, söz konusu nakit akışının, 23 Haziran İstanbul seçimleri sırasında, uluslararası yatırımcıların, ülkenin siyasi ve mali istikrarının aşındığına ilişkin düşüncelerinin yoğunlaştığı bir anda, Türkiye’nin yabancı kaynak rezervlerini arttırdığına işaret etti.

Bloomberg’in görüş aldığı ABD’deki Alman Marshall Fonu’nun Türk Başkanı Özgür Ünlühisarcıklı, söz konusu nakit akışının, Erdoğan’ın, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini, Rusya ve Çin gibi yeni ortaklıklarla yeniden düzenleme çabalarının başarısı olduğunu belirterek, ancak bunun Türkiye’nin Batılı müttefikleriyle geleneksel bağlarını etkileyecek boyutta olmadığını söyledi.

Ancak Ünlühisarcıklı, “Bu tip kısa dönemli finans kaynaklarının, Türkiye’nin uzun dönemli ihtiyaçlarını karşılayamayabileceğini” de belirtti.

Açlık Sınırı 2 Bin, Yoksulluk Sınırı 7 Bin Liraya Dayandı

08/08/2019 Diken.com.tr

BİSAM verilerine göre, temmuzda yetişkin bir kadının sağlıklı beslenmesi için yapması gereken harcama tutarı 16.98 lira olurken, yetişkin bir erkek için 17.56 lira, 10-18 yaş arası bir çocuk için 18.73, 4-6 yaş arası bir çocuğun için 12.78 lira oldu.

Buna göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenebilmek için yapması gereken aylık gıda harcaması 1,981 lira olurken, aynı hesaplamaya göre dört kişilik ailenin sağlıklı beslenmek ve diğer ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yapması gereken asgari harcama tutarı ise aylık 6 bin 854 liraya yükseldi.

Araştırma sonuçlarına göre sağlıklı beslenmek için günlük olarak yapılması gereken harcamalar;

– peynir, çökelek vb. ürünler 18.09 lira,

– sebze ve meyve 9.12 lira,

– et, tavuk ve balık 12.42 lira,

– süt ve yoğurt 8.33 lira,

– ekmek 4.45 lira,

– katı yağ 2.59 lira,

– sıvı yağ 1.29 lira,

– yumurta 0.73 lira,

– şeker, bal, reçel ve pekmez 2.15 lira oldu.

BİSAM’ın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Daha dar bir gruplandırmaya göre harcamalarda süt ve süt ürünlerinin payı yüzde 40 ile en yüksek paya sahip. Sebze ve meyvenin harcamalar içindeki payı yüzde 13.8 oldu. Sağlıklı beslenmek için yapılması gereken gıda harcaması tutarı 1 yılda 237 lira arttı.

Açlık sınırı 2003 yılı temmuz ayında 413 lira idi. Buna göre 16 yılda açlık sınırındaki artış yaklaşık 4.8 kat oldu. Aynı dönemde resmi enflasyondaki artış ise 4.2 kat oldu. Resmi enflasyon oranındaki artış mutfakta yoksullaştırdı.”

Araştırmada, Bisam tarafından Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyabetik bölümünün hazırladığı Türkiye’ye Özgü Beslenme Kalıbı’nın, farklı kaynaklardan elde edilen verilerle değerlendirilerek yenilenmesi sonucunda elde edilen BİSAM beslenme kalıbı dikkate alındı.

Elde edilen beslenme kalıbı her ay açıklanan TÜİK madde fiyatları ile değerlendirilerek, kişinin ihtiyacına göre yapması gereken gıda harcamasının tutarı tespit ediliyor.

Hesaplamada esas alınan kalori miktarları, 4-6 yaş çocuk için 1963 kalori, 15-18 yaş çocuk için 3 bin 244 kalori, yetişkin bir kadın için 2 bin 658 ve yetişkin bir erkek için 2 bin 953 kalori olarak hesaplandı.

Urfa’da Kadın Cinayeti: Eşini Ve Kızını Pompalı Tüfekle Öldürdü

08/08/2019 Diken.com.tr

Şanlıurfa’da yaşayan 43 yaşındaki C.E. eşini ve kızını pompalı tüfekle yaraladı. Halfeti ilçesindeki olayda C.E.’nin 40 yaşındaki eşi ve 17 yaşındaki kızının hayatını kaybettiği belirlendi.

Koruma altına alınan yedi çocuğun psikolojik destek almaları için yetkililerin çalışma başlattığı öğrenildi.

Altun Çiftinin ‘Çifte Maaş’ Haberlerine Erişim Engeli

07/08/2019

Cumhuriyet’in haberine göre mahkeme, Fahrettin Altun’un talebi üzerine, kişilik haklarının zarar görebileceği, paylaşımların görev yaptığı Cumhurbaşkanlığı’nın kurumsal itibarını da zedeleyebilecek nitelikte olduğu gerekçesiyle altı ayrı hesaptan yapılan paylaşımlar için ‘erişim engelleme’ kararı verdi.

Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği, 1 Ağustos’ta yapılan başvuruyu 2 Ağustos’ta karara bağladı. Kararda, Fahrettin Altun’un erişime engellenmesini talep ettiği altı ayrı twitter hesabından yapılan paylaşımların 5651 sayılı yasanın 9. Maddesi gereğince Altun’un kişilik haklarının zarar görebileceği, ayrıca görev yaptığı Cumhurbaşkanlığı’nın kurumsal itibarını da zedeleyebilecek nitelikte olduğu belirtildi.

AKP’li Belediye Başkanının Kızı İşe Gitmeden 251 Bin Lira Maaş Almış

06/08/2019

Sözcü’den Ali Ekber Ertürk’ün haberine göre, Tuğçe Atilla babasının başkan olduğu dönemde istisnai kadrodan belediyede özel kalem müdürü yapıldı. Tuğçe Atilla’nın işe gitmediği, mesai takip çizelgesinde adının bile olmadığı belirlendi.

Tuğçe Atilla, Haziran 2015’te özel kalem müdürü olarak sınavsız işe alınmış, daha sonra da mühendis ve işletmen kadrolarına atanmıştı.

Atilla’nın 29 Mart 2019 tarihine kadar işe hiç gitmediği de ortaya çıktı.

Bakanlık maaşı geri istedi

Son seçimde Ceylanpınar Belediyesi’ni AKP’li Abdullah Aksat kazanmıştı.

İçişleri Bakanlığı müfettişleri, başkanın kızına ödenen toplam 251 bin 803 liralık maaşın geri alınmasını istedi.

Termik Santral ‘Zehir Saçıyor’: 10 Kişiden Dokuzu Kanser, Ürünler Eridi

04/08/2019

BirGün’den Dilara Şimşek’in haberine göre, Yatağan’da termik ve madenler yüzünden beş köy taşınmış. Ancak köylüler topraklarını terk etmek istemiyor.

Madenlerin hafriyatlarının Kaltun’da mezarlıkların üzerine döküldüğünü aktaran köylüler yakınlarının mezarlarının yok olduğunu söyledi.

‘100 kişiden 90’ı kanser’

Yöre sakini Fatma Karabaş, ürünlerinin veriminin düşmesinin yanısıra sağlık sorunlarına da dikkat çekerek şöyle konuştu: “10 yıl önce zeytinlerimiz daha çok verimliydi. Ağaçlarımız güzeldi, bu durumdan çok rahatsızız. Köyde 100 kişi varsa 90 kişisi kanser. Kanser olmayan kimse yok. Sularımızın da kesilmesini istemiyoruz.”

‘Tüm ürünlerim eridi, organlarım bitik durumda’

Bahçesinde bulunan tüm ürünlerin eridiğini aktaran Raziye Ortan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Termik santraldan en çok zarar gören benim. Bahçeme giremiyorum, bahçede bulunan tüm ürünlerim eridi. Bahçeme girdiğim zaman vücudumda kaşıntı oluyor, sabahları uyandığımda genzim yanıyor. Organlarım bitik durumda, kan tahlillerim sürekli eksik çıkıyor. Tarlalarımız çok kötü durumda.”

‘Santral zehir saçıyor, yaşam süremiyoruz’

Fatma Karaderen yer altındaki suların yok edilerek köyün kurutulacağını dile getirirken, Gülşen Ortan, “Termik santral kurulduğundan beri çocuklarımız ve yaşlılarımız hep hasta. Zeytin ve badem ağaçlarımız, bahçelerimiz verimsiz durumda. Termik santral zehir saçıyor”diye konuştu.

Suzan Ortan ise zeytinliklerin ve bahçelerin tahrip edildiğini aktararak, “Havamız çok kirli, bir yaşam sürdüremiyoruz” ifadelerini kullandı.

Kaynak suyu santrale kiralandı

Son olarak DSİ’nin Yatağan bölgesine verilen içme suyunun 13 katına denk gelen kaynak suyunu termik santrala kiraladığı ortaya çıktı.

Yapılan protokole göre Yatağan Termik Santralı 10 yıl boyunca Dipsiz Kuyuları’ndan su alabilecek.

Suudilere 2 Milyon Metrekare Toprak Satıldı

26.08.2019 Hüseyin Şimşek/Birgün.com.tr

Yabancı ülke vatandaşlarına toprak satışını kolaylaştıran 4916 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2003 yılından bu yana yabancılara toprak satışının detaylarını soran CHP’li Sezgin Tanrıkulu’na yanıt veren Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Suudi Arabistan vatandaşlarının “ilk sırada” yer aldığını ifade etti. Kanunun yürürlüğe girdiği 2003 yılına kadarki toprak satışlarıyla 2003 sonrasındaki arazi satışlarını soran Tanrıkulu’na yanıt veren Bakan Kurum, “Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü İstatistik Bilgi Sistemi kayıtlarına göre 2003 tarihine kadar yabancı gerçek kişilerin edinmiş oldukları arazilerin toplam yüzölçümü 1 milyon 476 bin 523 metrekaredir. 2019 tarihine kadar yabancı gerçek kişilerin edinmiş oldukları arazilerin toplam yüzölçümü ise 16 milyon 779 bin 838 metrekaredir” dedi.

AKP’den Sonra Arap İlgisi

Arazi satın alan yabancıların uyrukları hakkında da bilgi veren Kurum, 2003 yılına kadar 57 bin 652 metrekare arazi satın alan Suudi Arabistan vatandaşlarının 2019 yılına gelindiğinde satın aldığı arazi büyüklüğünün 2 milyon 611 bin 274 metrekareye yükseldiğini bildirdi. Dikkati çekici bir diğer artış, Ürdün vatandaşlarında yaşandı. Bu ülke vatandaşları 2003 yılına kadar sadece 15 metrekare arazi satın alırken bu rakam AKP döneminde 941 bin 991 metrekareye yükseldi. Yanıtta ayrıca 2003 yılına kadar Türkiye’den hiç toprak satın almayan Kuveyt vatandaşlarının AKP döneminde 893 bin 434 metrekare, Katar vatandaşlarının 504 bin 910 metrekare, Birleşik Arap Emirlikleri 456 bin 189 metrekare ve Pakistan vatandaşlarının ise 18 bin 507 metrekare alan satın aldıkları bildirildi. Listede Alman vatandaşlarının sahip oldukları arazilerdeki artış da dikkati çekti. Buna göre, 2003 yılına kadar Türkiye’den 377 bin 487 metrekare arazi satın alan Almanlar, 2019 yılına gelindiğinde bu alanı 1 milyon 665 bin 441 metrekareye yükseltti.

274 Çocuk Doğum Yaptı!

26.08.2019 Hüseyin Şimşek/Birgün.com.tr

Antalya Kepez Devlet Hastanesi’nde iki yılda yaşları 14 ile 17 arasında değişen 274 çocuğun doğum yaptığı ortaya çıktı.

Hastane kaynaklarından edinilen bilgiye göre, 15 Mart 2017 tarihi ile 26 Mayıs 2019 tarihine kadar Kepez Devlet Hastanesi’nde doğum yapan 274 çocuğun 115’i Türkiye, 159’u ise Suriye ve Afganistan başta olmak üzere yabancı ülke vatandaşlarından oluşuyor. Hastane kaynakları ayrıca yaşanan tüm çocuk doğumlarının adli makamlara intikal ettirildiği bilgisini paylaştı.

Baro Müdahil Oluyor

Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı avukat Serap Ertuğrul, aileler talep etse de etmese de, yargıya intikal eden istismar olayları hakkında “müdahillik” talebinde bulunduklarını anlattı.

Yasa gereği çocuk doğumu gerçekleştiren uzmanların tutanakları Cumhuriyet Savcılığı’na ya da İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Çocuk Şube Müdürlüğü’ne bildirmek zorunda olduğunun altını çizen avukat Ertuğrul, polis ekiplerinin ise yabancı ya da Türk olduğuna bakmadan işlem başlatma mecburiyetinin bulunduğunu ifade etti: “Yabancı ülke vatandaşlarının sağlık güvenceleri ile ilgili sıkıntılar var. Tedavilerde çeşitli sıkıntılar yaşayabiliyorlar ancak doğum başka bir konu. Türkiye vatandaşı da olsa, yabancı ülke vatandaşı da olsa çocukların korunması ilkesi gereği adli işlem başlatılıyor. Eğer doğumlar gizlenmezse mutlaka hukuki süreç işletiliyor.”

Son yıllarda başta yabancı çocuklar olmak üzere çocuk istismarına ilişkin çok sayıda olayın takipçisi olduklarını aktaran Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Ertuğrul, “Kumluca’da istismara uğrayan Suriyeli çocuk olayı hakkında sorumluları şikâyet ettik. Suriyeli bir çocuğun dört hastaneye götürüldüğü ve kabul edilmediği iddialarının ardından suç duyurusunda bulunduk. Çocuk doğumlarla ilgili de gerekli girişimlerde bulunacağız. Aileler olayın üstünü örtmek istese bile biz buna müsaade etmeyeceğiz” diye konuştu.

Ders Alınmadı

Urfa’da bu yılın ilk yarısında 21 kız çocuğunun hamile kaldığı açığa çıkmıştı. Şanlıurfa Barosu, mağdur çocukların çoğunun 12 yaşından küçük olduğunu duyurmuştu. Yine geçen yıl, İstanbul Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 392 çocuk gebeliği vakasının adli makamlara bildirilmediği anlaşılmıştı. Ülkenin gündemine oturan 115 hamile çocuk ile ilgili kayıtların polise bildirilmediğini ortaya çıkaran hastane personeli İclal Nergis sürgün edilirken, valiliğin soruşturma izni vermediği doktor, skandalla ilgili ön incelemeyi yürüten başhekimin yardımcılığına getirilmişti.




‘Pahalı’ Diyerek Yangın Söndürme Uçağı Kiralamayan Bakanlık Yarım Milyon Lirayı Eşantiyona Yatırmış!

26.08.2019

Son dönemde yaşanan yangınlarla ve Bakanın THK’yi CHP’ye bağlamasıyla gündeme gelen Orman Bakanlığı’nın 520 bin liralık eşantiyon almak için iki ayrı sözleşme imzaladığı öğrenildi. Buna göre ilk sözleşmede 307 bin liraya bitki çayı, nazarlık ve kristal tül, ikincisinde ise 213 bin liraya şapka, bez çanta, kolonya ve satranç takımı alınması öngörüldü.

Ülke genelinde yaşanan yangınlarda Türk Hava Kurumu (THK) uçaklarını ‘pahalı olduğu’ gerekçesiyle kullanmayan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 502 bin TL’lik eşantiyon alımı için iki ayrı sözleşme imzaladığı ortaya çıktı.

Sözcü’den Deniz Ayhan’ın haberine göre bakanlık, sadece temmuz ve ağustos aylarında tanıtım için 520 bin lira harcadı. Tanıtım için alınanlar arasında nazarlık, bitki çayı, kolonya ve satranç takımları yer alıyor.

Orman Genel Müdürlüğü tarafından 8 Ağustos 2019’da sözleşmesi imzalanan ihalelere göre 42 bin 500 TL’ye 5 bin adet küçük boy şapka satın alındı. 23 bin 500 TL’ye 10 bin adet büyük boy bez çanta, 10 bin TL’ye 5 bin plastik şişe çam kolonyası, 104 bin 350 TL’ye 5 bin adet flash bellek, 33 bin TL’ye de 5 bin tane satranç takımı alındı. Sözleşmenin toplam bedeli, 213 bin 350 TL oldu.

170 Bin Tl’ye Bitki Çayı

12 Temmuz’da sözleşmesi imzalanan bir diğer ihaleye göre de 170 bin TL’ye 50 bin adet Orman Genel Müdürlüğü logolu orman bitki çayı, 59 bin 250 TL’ye 15 bin adet nazarlık, 78 bin 384 TL’ye on bin metre kristal tül alındı. Bu ihalelerin toplam bedeli ise 307 bin TL oldu. Benzer tanıtım materyalleri, hediyelik sepet ve orman bitki yağları almak için de 23 Temmuz’da bir ihaleye daha çıkıldı ancak bu ihale henüz sonuçlanmadı.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli söndürme uçaklarının orman yangınlarında kullanılmaması eleştirilerine ilişkin “Benim THK’ya bir kuruş borcum yok ayrıca bu hizmeti almak zorunda da değilim. Uçakların saatlik maliyeti 71 bin lira iken, helikopterlerin saatlik maliyeti 26 bin lira” demişti.

“Yeni Havalimanında 179 Uçak Pisti Pas Geçmek Zorunda Kaldı”

01 Ağustos 2019 Bianet.org

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, Türk Hava Yolları’na (THY) ait bir uçağın kuş sürüsüne çarpıp, hasar almasına ilişkin CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin verdiği soru önergesini yanıtladı.

Turhan, İstanbul Yeni Havalimanı ve yakın çevresinde özellikle ilkbahar ve sonbahar gibi mevsim geçişlerinde kötü hava şartları meydana geldiğini itiraf ederek bu dönemde trafik akışında uzun süreli beklemeler, pas geçme ve devamında uçuşların yedek meydana yönlendirilmesi gibi olumsuzluklar yaşanacağını açıkladı.

“17 rüzgar kesmesi, 7 şiddetli türbülans”

Turhan, “Bu hadiselerin yaşandığı zaman dilimlerinde, ilgili Hava Trafik Kontrol Birimleri ile uçuş aşamasındaki pilotların, uçuş emniyetleri ilkesinden taviz vermeden standart prosedürleri uygulamakla yükümlü olduklarının bilinmesinde fayda görülmektedir” dedi.

Bakan Cahit Turhan açıkladığı verilere göre; İstanbul Havalimanı’nın iniş ve kalkışlara açıldığı nisan ayında 59, mayıs ayında 89, haziran ayının ilk 15 gününde ise 31 olmak üzere toplam 179 uçağın iniş esnasında çeşitli sebeplerle pisti pas geçmek zorunda kaldı.

Öte yandan yaşanan pas geçme vakalarının 15’inin wind shear (rüzgâr kesmesi), 7’sinin ise şiddetli türbülans kaynaklı olduğunu ifade eden Bakan Turhan, diğer 157 uçuşla ilgili herhangi bir bilgi vermedi.

“13 uçak yeni havalimanına inemedi”

İstanbul Havalimanı’nın kullanıma açıldığı günden itibaren toplam 13 uçağın meteorolojik şartlar nedeniyle İstanbul Havalimanına inemediğini açıklayan Bakan Turhan, bu uçuşların sekiz adedinin 17 Mayıs 2019 tarihinde meydana gelen olumsuz meteorolojik şartlar nedeniyle yaşanan yoğun beklemelerden kaynaklandığını belirtti.

Turhan açıklamasında, uçuşların olumsuz hava şartları nedeniyle divert etmelerinin (uçuşların yedek havalimanına yönlendirilmesi) normal bir durum olduğunu söyledi.(RT)

“Otobüs Yangınlarında Bir Numaralı Şüpheli: 10 Numara Yağ”

İstanbul – BİA Haber Merkezi 04 Ağustos 2019

Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri İbrahim M. Tataroğlu, Edremit-Balıkesir Karayolu’nun 22. kesiminde 34 yolcu taşıyan bir yolcu otobüsünde çıkan yangında 5 kişinin hayatını kaybettiği, 15 kişi yaralandığı olay üzerine yazılı basın açıklaması yaptı.

“Denetimleri arttırın”

Yangına sebebiyet veren unsurların işaret edildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Yangının çıkış nedeni araştırılırken, 10 numara yağ bir numaralı şüpheli. Ticari araçlarda mazot yerine 10 numara yağ kullanımı ve bundan kaynaklanan yangınların yol açtığı ölüm ve zararlar hakkında yetkilileri, denetimleri artırmaları için tekrar uyarmak istiyoruz.

“Ölümlerin nedeni akaryakıt fiyatındaki artıştır”

“Ülkemiz yaşanan ekonomik kriz ve hemen her kaleme gelen büyük fiyat artışları akaryakıt fiyatlarına da yansımaktadır. 10 numara yağ sorunu ve yol açtığı ölüm ve zararların nedeni akaryakıt fiyatlarındaki artış ve denetimsizliktir.

“10 Numara yağ satışı yasaklanmalı”

“Otobüslerde (Şehirlerarası ve Halk otobüsü) Ad Blue Emülatörü kullanımı ve satışı önlenmelidir. 10 Numara yağ satışı ve ticari (Otobüs, kamyon, minibüs vs) araçlarda kullanımı önlenmelidir. AdBlue Emülatörü takan ve yakıt sistemini 10 Numara yağa göre değiştiren merdiven altı atölyeler kapatılmalıdır.

“Binlerce ‘bomba otobüs’ yollarda dolaşıyor”

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin de son dönemde artan otobüs yangınları hakkında açıklamada bulundu.

Tekin, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Her biri bir katliama neden olabilecek binlerce “bomba otobüs”, her gün Türkiye yollarında dolaşmakta ve yetkililer de bu durumu sadece seyretmektedir.

“10 numara yağ ucuz diye tercih ediliyor”

“Bu yangınların sorumlusu, fiyatı 7 TL ye dayandığı için otobüsüne mazot yerine, 10 numara madeni yağ atmak zorunda bırakılan şoför değil, iktidarın kendisidir.

”Ucuz diye sürücüler tarafından tercih edilen bu kalitesiz mazot-motorinin ‘parlama noktası’ denilen ve en az 55 derece olması gereken alevlenme noktası daha düşük olmakta, 20 ile 30 derece arasında olduğu durumlarda da yangınlara neden olmaktadır. standartlara uygun motorin, yani mazot, normal olarak patlamaz yani yanmaz.” (RT)

Greta İklim Krizi için Tekneyle Yola Çıktı: Sarsıntılı ama İyi Uyudum

İstanbul – BİA Haber Merkezi 15 Ağustos 2019

ABD’deki iklim zirvesine, uçakla ulaşımı reddettiği için okulundan bir yıl izin alarak yelkenli tekneyle yola çıkan İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg, bugün yolculuğunun ikinci gününde.

Yarış teknesi ile İngiltere’den Atlantik’e geçen aktivist, duşu ve tuveleti olmayan tekneyle 24-30 Eylül tarihleri arasında New York’ta yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi’ne katılacak.

BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 25. Taraflar Konferansı’na gidecek olan Greta’nın bindiği yarış teknesi, karbon salınımını sıfıra indirmek için güneş panelleri ve su altı elekrik tribünlerinden enerji elde ediyor.

İkinci gün notu: Şaşırtıcı şekilde iyi uyudum

Greta’nın sosyal medya hesabından ikinci gün notu ise şöyle oldu:

“Gün 2. Cape Finisterre’nin batısından 100 deniz mili mesafedeyiz. Çok inişli çıkışlı bir gece ama şaşırtıcı derecede iyi uyudum. Bazı yunuslar geldi ve dün gece tekne boyunca yüzdüler!”

Trump ile görüşecek mi?

Önceki BM ve AB zirvelerine de katılan Greta’ya yolculuk öncesi, ülkesini Paris Anlaşması’ndan çeken ABD Başkanı Donald Trump ile görüşüp görüşmeyeceği soruldu.

Greta, onunla konuşmanın vakit kaybı olacağını savunurken,

“O kadar özel değilim. Herkesi ikna edemem” dedi ve ekledi:

“Benimle birlikte okul grevi yapan çocuklar ya da ergenlerle konuşmak yerine gerçek bilim insanları ve alanında uzman insanlarla konuşmaları gerekir.”

Greta hakkında:

Greta Thunberg henüz 15 yaşındayken, yani geçen yıl Eylül’de yapılacak genel seçim öncesi Stockholm parlamentosu önünde ilk okul grevini başlattı.

“Bunu yapıyorum, çünkü bu konuda başka hiç kimse bir şey yapmıyor. Elimden geleni yapmak benim sorumluluğum.

“Politikacıların iklim değişikliğine odaklanmasını ve bu sorunu gerçek bir kriz olarak ele almasını istiyorum” diyen Greta’ya son bir yıl içinde Türkiye de dahil dünyanın pek çok ülkesinden çocuklar katıldı.

Birleşmiş Milletler (BM) zirvesinde “Size yalvarmaya gelmedik” diyen Greta, AB toplantısında ise “Ev ödevimiz sizin pisliğinizi temizlemek” ifadelerini kullandı.

Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen Greta, Z kuşağının iklim krizi farkındalığının sembolü oldu.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın