Ve Amerika Yine Sahnede

IŞİD terörü tüm Irak’ı kasıp kavururken herkesin aklında ABD’nin ne zaman devreye gireceği sorusu vardı. Zira ABD, IŞİD örgütünün Irak’ı bir biçer-döver gibi baştan ayağa temizlemesini, ardından da örgütün bir başka ülkede bir başka dehşet salması için bölgeden çekilmesini bekliyordu.

Göründüğü kadarıyla IŞİD’in şimdilik Irak’tan çekilmeye niyeti yok. ABD’nin de acelesi yok IŞİD’in bölgeden kovulması konusunda, ama ABD’nin başka bir acelesi var: 1 Temmuz’a kadar Irak’ta yeni bir hükumetin kurulması…

Erbil’de bulunan ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry dün yaptığı açıklamada yeni hükumetin kurulması için fazla zamanlarının olmadığını söyledi. Ne demek istedi? Kimin zamanı yok? Neden ABD kendi zamanı ile Irak hükumetinin kuruluşu arasında bir bağlantı kuruyor, sorulmadı.

«Bu kez dokuz ay bekleyemeyiz,” türünden de bir açıklama yapan Kerry, Iraklı liderlerin IŞİD tehlikesinin farkında olduklarına da dikkat çekti ve ekledi: «Bu işin (yeni hükümetin kurulması işinin) 1 Temmuz’da bitmiş olacağını umuyoruz.”

Bu arada dikkatten kaçan önemli olay ise Barzani’nin «Kendi kaderimizi tayin etme zamanı geldi” açıklamasının hemen ardından Kerry’nin «Birleşik Irak daha güçlü bir Irak” demesiyle Barzani’nin sözlerini boğazına tıkması oldu. Yani Barzani’nin hevesle kalkıp yeni bir devlet kurma girişimi, ABD’nin «otur oturduğun yerde, şimdi sırası değil” sopasıyla başka bahara kalmış gibi görünüyor.

Ama Barzani’nin bir an önce kendi «devletini” kurması ve IŞİD’in ani bir kararla Irak’ın kuzeyine dönmesi halinde peşmergeleriyle hareketi püskürtmesinin getirdiği bir telaşı olduğu da açık. Ortada günlük 2 milyon varil petrol üretimi sağlayan Kerkük gibi bir hazine varken, ABD’nin «tamam Barzani kardeşim, sen bu petrolün üzerine otur, devletini de kur,” demeyeceği çok açık.

Bağdat’ın yeni hükümet kurmak için elini çabuk tutmasını istemesi de bu yüzden. Kerry biliyor ki, Irak bir kez daha karışırsa, IŞİD terörü de onları yatıştırmaya, stabilize etmeye yetmeyecek.

Şimdilik IŞİD’in Irak’ın kuzeyiyle alıp veremediği yok. Onların derdi, ABD’nin Irak savaşında yapamadığını yapmak ve Bağdat’ta yeni bir hükümet kurulmasını sağlayarak tüm Irak’ın yönetiminin bu yeni hükumete devredilmesine ön ayak olmak. Böylelikle ABD, tüm bölgeye hakim olabilecek stratejik bir konumu ele geçirmiş oluyor ki, bunu Irak savaşında bir türlü elde edememişlerdi. Şimdi çok yakınlar.

Kendi beslemeleri olan IŞİD terör örgütü bir tehdit unsuru olarak Bağdat’ın ensesinde, ancak dikkatinizi çektiyse, Musul’a girdiği hıza Bağdat’a girmedi IŞİD. Beklemeye aldı. Oysa daha ilk gün, Musul düştükten sonra Bağdat’a yönelmişlerdi ve yüz elli kilometrelik bir yolları vardı. On gün geçmesine, New York Times’ın haberine göre Bağdat’ın kenar mahallelerinde kontrolü ele geçirmelerine rağmen, hala Bağdat yönetimini devreden çıkarabilmiş değiller.

ABD’nin en büyük korkusu ise, IŞİD’in tamamen kendi kontrolünden çıkarak Irak’ın kuzeyine de yönelmesi ve muhtemel bir peşmerge-IŞİD savaşının başlama tehlikesi. Bu durumda kontrol tamamen elden çıkacak ve Kerkük petrollerinin akıbeti belirsizliğe yönelecek. Hatta savaşın kızışması halinde Kerkük petrollerinin sevkiyatı bile önemli ölçüde aksayacak.

Barzani’nin şimdilik «kendi kaderini tayin etme” zamanını ertelemek zorunda kalacağı belli. IŞİD gibi gözü kara bir terör örgütünün kendilerine yönelecek bir harekata karşı koyma şansı yok. IŞİD, sanki düz ovada pikniğe gider gibi hiçbir önlem almadan, açıktan Bağdat’a yürüdü. Aşağılara kadar da aynı şekilde ineceği belli. Aklına geliyor insanın: Şu Irak ordusunun bir tek uçağı, bir tek pilotu yok mu da, açıktan yürüyen IŞİD militanlarının kafasına bomba yağdırmıyor?

ABD yapmaz, zira IŞİD onun takımından ve işini bitirinceye kadar da Sam Amca’dan izinli. Peki Irak merkezi yönetimi? Onlar başlarına gelecekleri bile bile neden IŞİD’in pervasızca yürümesine göz yumuyorlar?

Tabii bu arada Türkiye’deki Kürtlerin durumu da belirsizleşiyor. Merkezi hükumetin değişmesi ve Kerry’nin «birleşik Irak daha güçlü olur” mealinde söylediği ve ayrılmaya, bölünmeye izin vermeyecekleri sinyali taşıyan sözlerinden sonra, Irak’ın kuzeyinde oluşturulacak bağımsız bir Kürt devleti sıkıntıya giriyor. Bu durum, Türkiye’nin güney doğusundaki Kürt oluşumunu da etkileyecektir mutlaka. Suriye’de PYD’nin iflası, İran’da PEJAK’ın etkisizleştirilmesi sonucu PKK’nın da benzer sona hızla gittiğini söylemek falcılık olmaz. İran’ın ve Suriye’nin muhtemel bir Kürt devleti kurulması halinde topraklarından bir karış bile vermeyecekleri belli oluyor. Bu durumda Irak’ın kuzeyine sıkışmış durumdaki Barzani’nin bazı ödünler vererek ayakta kalması ancak mümkün. Üstelik olası büyük bir Kürt devleti kurma yolundaki en büyük engel de «lider” sorunu. Barzani’nin kolaylıkla çekilip de başka bir lidere Irak’ın kuzeyini teslim etmesi pek mümkün görünmüyor.

Anlaşılan o ki, Irak’ta suların şimdilik durulması mümkün görünmüyor. ABD Dış İşleri Bakanı Kerry’nin dünyanın bir ucundan kalkıp da dünyanın en tehlikeli bölgesi Irak’a gelip konuşlanması, durumun daha da vahim hale geleceğinin ve bunu ABD’nin önlemeye çalışmasının bir göstergesi.

Barzani’nin bundan sonra vereceği demeç çok önemli. Barzani konuştuğunda, Irak’ta neler olabileceğini kestirmek bir parça mümkün olabilecek.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın