Önce İnsan Olmak

Geçtiğimiz seçimler oldukça düşündürücü geçti. Bu seçim sonuçlarında Türkiye’de seçilen kadın oranları nedir diye merak edip baktığımda, oranın oldukça düşük olduğu katıksız bir gerçek. Kadına seçme ve seçilme hakkı verildiği ilk yıllardaki orana baktığımızda, kadının seçilme oranında dünya ikincisiyiz. Günümüzdeki oranlarda ise dünya ortalamasının epey altındayız. Bu durum, korkutucu bir şekilde gerilediğimizin göstergesi. Medyada “kadın muhtar adayı kazandı”, “ kadın belediye başkanı rakiplerini solladı” vs gibi söylemlerin yer aldığını görüyoruz. Uzaktan bakıldığında iyi niyetli hatta kadını ön plana çıkaran bir haber gibi mi gözüküyor? Bir de yakından bakalım. Hiç medyada “erkek muhtar adayı kazandı!” ya da “kadın adayları geride bırakarak seçimi kazanan erkek belediye başkanı!” gibi bir başlık gördünüz mü? Ben görmedim. Söylemlerdeki bu değişimler zihnimizdeki şemalardan kaynaklanmaktadır. Temellendirilmemiş bu kanaatler önyargıları besler. Hatta davranışa dökülerek ayrımcılığa neden olabilmektedir. Farkında olarak veya olmadan söylediğimiz, medyada gördüğümüz bu dil, ayrımcılığı pekiştiren bir dil.

Ayrımcılık, bireyin bir gruba aidiyeti nedeniyle olumsuz tutum ve davranışlara maruz kalması anlamına gelmektedir.(Bilgin,2003). Bireyin, kadın olduğu için bir toplumu bir kesimi temsil edecek vasıflara sahip olamayacak inancının davranışa dökülmüş hali diyebiliriz. Muhtar kelimesinin önüne konan kadın sıfatı da tam da ayrımcılık örneğidir. Söylenen, yazılan, hatta yapılan espriler bile ayrımcılığı pekiştirir. Seçimde istatistiki verilerine ulaşabildiğimiz ayrımcılık, gündelik hayatta nasıl karşımıza çıkıyor acaba? Örneğin, bir fabrikada “kadın” mühendis olmak kişinin işini sürdürmede önüne engeller çıkartıyor mu? Ya da “kadın” otobüs şöförü olmak haberlere yine konu oluyor mu? Kadın pilot, kadın yönetici, erkek hemşire gibi örnekleri çoğaltabiliriz. Çalışma hayatında bu tür sınıflandırma ile karşılaşan ve emeğinin karşılığını maddi veya manevi alamayan ya da almak için daha çok çaba sarfetmesi gereken maalesef çok fazla insan var.

Cinsiyet eşitsizliği olmadan, bir ekmeği eşit bir şekilde paylaşabileceğimiz, emeğin ve adaletin yerini bulduğu yarınları düşlemek, eşitliği dilemek ve umut etmek en büyük görevimiz. “İstikrarlı hayal hakikattir.” derler. Emeğin ayrımcılığı olmaz. Kadın değil, erkek değil, önce insan olmak gerek.

Bir sergiyle geldi bahar

Ne don vurur, ne meyve verir

Öylece bir çiçek düşlemesi

Ne güzel bir oyundur canım

Taşlara bakan gözün çiçeği görmesi

Ruhi Su

Kaynakça:

Bilgin, N. (2003), Sosyal Psikoloji Sözlüğü Kavramlar, Yaklaşımlar. İstanbul:Bağlam Yayıncılık.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın