Gıda Fiyatlarındaki Artışları Piyasa Ekonomisi ile Düşürmek Olası mı?

Yerel seçimlerde ağırlıklı olarak öne çıkan konularımızdan birisi, başta et olmak üzere gıda fiyatlarındaki olağanüstü artışlar idi. Muhalif partiler ve de iktidar dahil olmak üzere her kez bu konuyu gündeme getirdi.

Kimileri, “Piyasa ekonomisinin doğası gereği spekülasyona açıktır ve bu nedenle aşırı kar hırsının tüketici yani halkın lehine dengelenmesi gerekir. Ancak bu amaçla piyasaya müdahale değil, kurallar getirilmesi gerekir.” derken, kimileri de “Devlet fiyatlara kesinlikle müdahale etmemeli” diyerek fiyatın serbest piyasada ürün ve hizmetlerin ve paranın fiyatı (faiz) tüketici ve üretici/satıcıların ortak davranışları sonucunda arz ve talebe göre oluştuğunu dile getiriyor.

Her iki yaklaşım, bir miktar farklı gibi gözükse bile özünde sihirli bir elin fiyatlar dâhil her şeyi düzeltebileceğini öngörüyor.

Bu açıklamaları “Piyasa Ekonomisi Fetişizmi” (*) olarak nitelendirebilir miyiz?

Gıdada Öne Çıkan Rakamlar

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Şubat 2019 ayına dair Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verilerini göre; yıllık artış yüzde 19,67 olduğunu bildiriyor. Yıllık bazda en fazla artış ise yüzde 29,95’lik artış ile gıda ve alkolsüz içeceklerde olmuş.

İktisatçılar ne diyor?

Ümit Akçay: “Döviz krizinin etkisinin sonuna geliniyor. Halen Ağustos rakamlarına dönülebilmiş değil ama Ekim’deki zirveden sonra Ocak hariç gerileme sürüyor. Döviz krizi, 2018-2019 krizinin ilk aşamasıydı, sonrasındaki aşamalar sürüyor. Mevcut durumda halen stagflasyon mevcut. Seçim sonrasında atılacak adımlar kritik. Enflasyonun düşmesi, piyasadaki malların fiyatının düşmesi, ucuzlaması değil artış hızının azalması demek. Yani yıllık enflasyon 25’ten 19’a gerilediğinde fiyatlar ucuzlamıyor, daha az pahalılaşıyor. Tersi için deflasyon gerekir.” demiş.

Mustafa Sönmez: “Tanzim tiyatro çadırlarına rağmen sebze meyve fiyatları Şubat’ta yüzde 2’ye yakın arttı ve geçen Şubat’a göre fiyat artışı yüzde 60’a yakın. Geçen aylarda pusuda yatan hizmet fiyatları Şubat’ta ayaklandı. Şubat artışı sağlıkta yüzde 2,5, eğitimde yüzde 2’ye yakın. Yıllıkta lider yüzde 29,5 ile gıda. Onu dışa bağımlı dayanıklı ev eşyaları izledi. Lokanta fiyatları da yüzde 20’ye yakın arttı. Fiyatı en az artan içki ve sigara” şeklinde açıklamada bulunmuş.

Yetkililer Ne Yapıyor?

Yetkililer, büyük şehirlerde tanzim satışları düzenliyor. Yaptırımlarla fiyatlara müdahale edilmeye çalışılıyor. Ancak fiyatlar direnişini sürdürüyor.

Örneğin, ette uygulanmaya başlanan tavan fiyatını market/kasaplar dinlemiyor. Halkın en önemli besini ekmek de, bütün çabalara karşın İstanbul’da birçok noktada en az 1.25 TL’den pazarlanıyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da fiyatlardan şikâyet ediyor. Bayraktar, kırmızı etin özel sektör tarafından ESK tarafından verilen fiyatın 4-5 katı kârla sattığını açıklıyor.

Sorgulanması ya da Tartışılması Gereken Ne?

Görünen köy, kılavuz istemiyor. Konuya bütünsel bakmaksızın, geçici ve yaptırımı olmayan, sözle yapılan müdahaleler, ne üreticiye ve dahi tüketiciye yarar sağlamıyor.

Tekel ya da oligopol (**) duruma gelmiş bir ekonomi, geçici önlemler ve iyi temennilerle gıdada da halkın lehine dönüşebilir mi?

Piyasa ekonomisi ne? Kimilerinin kafamıza çakmaya çalıştığı gibi her şeyi mükemmel bir duruma getirecek sihirli bir el mi, yoksa bir tapınmacılık mı?

Acaba, bu soruya cevap aranmaksızın şikâyetçi olmak, timsahın gözyaşları (***) anlamına mı geliyor?

Ne dersiniz? Bütün partiler bu konuya nasıl cevap veriyor?

——————————————————————————————————————–

(*) Fetişizm; sözlüklerde “İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesnelere tapınma, tapınmacılık, putperestlik.” şeklinde tanımlanıyor.

(**) Oligopol piyasası; genelde 2, 3 ya da 4 oyuncunun (üretici, aracı ya da satıcı) egemenliğinde şekillenen piyasadır.

(***) Timsahın göz yaşları deyimini, bir kişinin ya da grubun içten olmadığını düşündüğümüz söylemi ya da davranışını ifade etmek için kullanıyoruz. Bu deyimin bilimsel açıklaması şu; timsahın avını yemesi sırasında sinir ipliklerinin rejenerasyonu boşta kalır ve fasiyal paraliz gelişir, böylece tükürük bezine giden sinirler gözyaşı bezine gider ve timsahın gözlerinden akan salya, gözyaşı gibi görünürmüş.

Bunları da sevebilirsiniz