Emperyalizm, sömürgecilik döneli sonrasında 1789 Fransız Burjuva Devrimi ivmesi ile Sanayi Devrimi’ni başlatmış Batı Avrupa Kapitalizmi’nin, tüm dünyayı ekonomik, politik ve kültürel olarak egemenliği altına almak için oluşturduğu, zaman zaman kendi arasında da dünya savaşları çıkarttığı; insanlık düşmanı evrensel saldırı ve sömürü ideolojisidir.
Kuvayı Milliye ise, Anadolu topraklarında esir edilmek ve iliğine kadar sömürülmek istenen bir halkın, Emperyalizme karşı ihtilal yoluyla başkaldırması ve zafere kadar direnmesi demektir.
Kuvayı Milliye, ulusal kurtuluş savaşı yoluyla “Tam bağımsızlığa” yönelmek isteyen bir mazlum halkın topyekun direnişinin ismidir.
Yenik devlet, silahları elinden alınmış çökmüş ordu, tükenmiş ekonomi, işgal edilmiş vatan üzerinde yeniden bir Milli Kurtuluş Devrimi’ni örgütlemek anlamına gelen “Kuvayı Milliye”nin, Emperyalizme karşı kazandığı istiklal savaşı ve sonradan inşa edilen tam bağımsızlık sürecinin ilk başlangıç zamanları, kutsal tarihlerdir; Sütçü İmam’dan Karayılan’a, Şahinbey’den Ali Çetinkaya’ya, Kara Fatma’dan Ödemişli ilk kurşun fedailerine, gazeteci Hasan Tahsin’den Yörük Ali Efe’ye kadar uzanan bir kuşağın bu ilk direniş hamleleri, topyekun milli direnişin ilk kıvılcımlarıdır ve bu kıvılcım 1919 senesinde ateşlenmişti.
1919 başından itibaren yerel kongreler ve Reddi İlhak Heyetleri vasıtasıyla yaşama geçen Kuvayı Milliye, daha sonra vatan denilen mübarek ananın bağrından kopup gelen halk savaşçıları, milisler, efeler, zeybekler, kızanlar, yarenler, milli çeteler, bin bir cephenin yorgunu zabit ve askerlerimizin ve de yerel halk önderlerinin omuzları üzerinde yükselmiştir.. Ve, kahraman ecdadın alın teri, göz nuru, emeği, kanı, gazilik mirası ve şehit kanlarının manevi desteği ile Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın başında bulunduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları’nın, Emperyalizme karşı zafere giden hak ve istiklal yolunu inşa etmiştir.
Kuvayı Milliye’nin evrensel önemi
Başkumandan Mustafa Kemal’in dediği gibi, “Kapitalizmin Emperyalizmi’ne karşı verilen bu destansı mücadelede, Kuvayı Milliye, anti-emperyalist mayası sebebiyle yalnız Anadolu halkının değil, dünya üzerinde nerede Emperyalizmin sultası altında inleyen bir halk varsa, o halklara da ulusal kurtuluş, tam bağımsızlık ve özgürlük ışığı olmuştur.
Türk milli kurtuluş hareketi, bu bakımdan sadece ulusal değil, aynı zamanda uluslararası bir eylemdir; evrensel önemi sahiptir. Tarihte başarıya ulaşmış ilk milli kurtuluş savaşı olan bu hareket, Asya’da, Afrika’da, Ortadoğu’da, Latin Amerika’da Emperyalizmin saldırısına karşı göğüslerini siper eden halklara ilk başarılı örneği vermiştir.
İşte bunun içindir ki, Fransız Emperyalizmine karşı savaşan ve şehit olan Cezayir bağımsızlık savaşçılarının göğüslerinden Mustafa Kemal’in kalpaklı fotoğrafları çıktı. Uzak Asya’da, karanlık Afrika’da, mazlum Ortadoğu’da, Latin Amerika’da, nerede Emperyalizm varsa, oradaki vahşet coğrafyalarında, Mustafa Kemal’in kalpaklı fotoğraflarında somutlaşan Kuvayı Milliye direnişi, halkların özgürlük bayrağı olarak dalgalanmıştır.
Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığı tarih olan 1919’dan tam yüzyıl sonra, yani Kuvayı Milliye’nin ilk kurşunlarının atılmasının tam 100.
Yıldönümünde, ilk kurşunların yalnızca bireysel ve yerel değil, yalnızca ulusal değil, çok daha geniş ve zengin bir içerikte evrensel öneme haiz anti-emperyalist direniş çağrıları olduğunu burada önemle vurgulamak zorundayız.
Filistin, Hindistan (Gandi), Çin, Vietnam, Küba, Latin Amerika, Şili, Afrika veya dünyanın neresinde olursa olsun tüm esir halkların özgürlük mücadelelerinin, yani dünyanın zulüm coğrafyasının her hangi bir köşesindeki direnişlerin, DNA kodlarının ilk halkası Kuvayı Milliye’dir. Ne mutlu onu yaratan halk savaşçılarına..
Ne mutlu Hasan Tahsin’lere..
1919’un anlamı nedir?
Genç kuşağın en önemli Atatürkçü yazarlarından Sinan Meydan’a katılmamak olanaksız.. 7 Ocak 2019 tarihli Sözcü gazetesinde yayınlanan “Atatürk ve Bağımsızlık Yılı” isimli yazısından bir bölümü aktaralım:
“.. Peki, ama nedir 1919? Türk Milleti için neden çok önemlidir?
1- İşgal ve direnişin yılıdır 1919… Yunan orduları İzmir’i 15 Mayıs 1919’da işgal
ettiler. İlk ciddi direnişler, İzmir’in işgalinden hemen sonra 1919’da başladı.
2- Kuvayı Milliye’nin kurulduğu yıldır 1919… Sarayın/sultanın sessiz kaldığı bir ortamda milletin kendi kaderini kendi eline aldığı yıldır 1919…
3- Türk Milleti’nin üstüne çöken o karanlık umutsuzluk bulutları arasında, Anadolu’da, ansızın Atatürk güneşinin parladığı yıldır 1919…
4- Atatürk, Milli Mücadele’yi büyük oranda 1919’da örgütledi: Samsun’a çıkış, Amasya Genelgesi’nin yayımlanması, Erzurum ve Sivas kongrelerinin toplanması, manda ve himayenin reddedilmesi, “Ya istiklal ya ölüm” parolasıyla “tam bağımsızlık” kararının verilmesi, Temsil Heyeti’nin kurulması, Ankara’nın mücadele merkezi yapılması, “milli iradeye” dayanılması, Atatürk’ün askerlik görevinden ayrılıp sine-i millete dönmesi, Atatürk’ün Milli Mücadele’nin önderi kabul edilmesi… Hepsi 1919 yılında oldu.
5- Sakarya’sıyla, Büyük Taarruz’uyla, Lozan’ıyla; bu toprakları yeniden vatan yapan Milli Mücadele, 1919 ruhunun eseridir.
6- Atatürk, Nutuk’ta 19 Mayıs 1919’da Anadolu’ya ayak basarken kafasında iki
aşamalı bir plan olduğunu belirtiyor: Bu plana göre emperyalizme karşı tam bağımsızlık savaşı, saraya/sultana karşı milli egemenlik savaşı verecekti. 1919 ruhuyla gerçekleşen ilk hedef Akdeniz, ikinci hedef cumhuriyetti. Vatanın “bağımsızlığı” gibi milletin “egemenliği” de 1919 ruhunun eseridir. Bu nedenle hem işgalci emperyalizmin ve işbirlikçilerinin hem de milli egemenliği gasp etmek isteyenlerin korkulu rüyasıdır 1919 ruhu…
7- Atatürk’ün ifadesiyle aynı zamanda tüm “mazlum milletlerin” özgürlük ve bağımsızlık ateşinin yakıldığı yıldır 1919… Demem o ki, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, 1919 ruhunun eseridir. O ruhun baş mimarı ise Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Allah aşkına! 1919’un yüzüncü yılı olan 2019’da Atatürk’ü ve onun “tam bağımsızlık” mücadelesini (Milli Mücadele’yi) unutan bir anlayış, nasıl yerli milli olmaktan veya milliyetçilikten söz edebilir?”