Küresel sermayenin gezegenimizde yarattığı yıkımın sonuçları her geçen yıl artıyor. Doğayı, aslında kendini yok eden bu anlayışın bedelini yine dünyanın yoksulları ödüyor. İklim değişikliğinin sonuçları doğanın isyanıyla geri dönüyor. Yıkımların, felaketlerin sayısı ve boyutları büyüyor.
Mevsimler değişiyor, hasat tarihleri değişiyor.
Bu yıl iklim değişikliğinin bir yansıması olarak Çeşme yarımadasında zeytinler zamanından önce olgunlaşmaya başladı. Şunun şurasında bir aya kalmaz erken hasat yapılacak büyük olasılıkla. Zeytinler sıkılacak, yağa dönüşecek. Çizme, kırma, yuvarlama, salamura zeytinler sofralara gelecek.
Geçen sezonun ürünü hala elde olanlar var; var da endüstriyel bu ürünlerin içinde ne gibi katkı ve koruyucu maddeler yer alıyor, kaç kişi bunu biliyor?
Kaçımız önlem alıyor?
Zeytin Kutsaldır…
Aman dikkat diyeyim yeni hasat öncesi, erkenden…
Bu sağlık iksiri, hayat ağacı zeytin ve yağı, bilinçsizce heba ediliyor.
Bununla kalsa iyi!
Yanlış kullanımdan ötürü zehir, kanser olup insan sağlığını tehdit ediyor.
Siz “afiyetle besleniyorum, sağlıklı ürün, sağlıklı yağ tüketiyorum” derken aslında zehirleniyor olabilirsiniz…
Farkında mısınız?
Peki neden?
Evde yaparken, çarşı, pazarda satın alırken zeytinler, zeytin yağı hangi kapta sunuluyor size?
Genellikle plastik bidonlarda, hatta bir kullanımlık pet su şişelerinde değil mi? Tıpkı turşu gibi, tıpkı şarap gibi: bu doğanın bize verdiği en değerli besinler naylon kaplarda, plastik ve pet su şişelerinde hazırlanıyor ve size sunuluyor.
Farkında mısınız?
Bir düşünün?
Şunun şurasında naylonun, pet şişenin hayatımıza gireli, olsa olsa yarım yüzyıl hepsi. Oysa zeytin, insanlık tarihinde binlerce yıl var; yüzyıllardır zeytin yapılıyor, saklanıyor…Zeytinyağı eski dönemlerde küplerde, amforalarda, deri kırbalarda taşınırdı.
Saklanmasına gelince: Genellikle, içi 100-300 kilo yağ alabilen, içleri sırlı, ağız ve tabanları dar, ortası geniş geniş küpler tercih edilirdi. Söz konusu büyük küpler, serin, güneş görmeyen mahzenlerde, yarıdan fazlası toprağa gömülü olarak dururdu. Ya şimdi?
Malum…
Durumu, biraz daha açalım…
Zeytinyağının kendine özgü tat, koku, renk ve aromasını değiştirebilecek dört şeyden hoşlanmadığını vurgulayalım:
Işık, sıcak, hava ve yaşlanma.
Ne Yapmalı?
Çarşıda, pazarda, üreticiden alsanız da pet ambalajlı zeytinyağlarından uzak durun. Sızma zeytinyağının pet ambalajları birleştirici özellik taşıyan kimyasalları çözdüğü, bu kimyasalların sızma zeytinyağına geçtiği ve insan sağlığına zararlı olduğu bilimsel bir gerçek.
Ayrıca şeffaf cam şişelerden ışık geçerek sızma zeytinyağının içerisinde bulunan klorofili parçalayarak yağın bozulmasına sebep olur. Ürünün cinsi, toplama ve sıkma şekli, fabrikanın kullandığı teknoloji ve dinlendirme süresinin yanı sıra saklama şekli de son derece önemlidir çünkü. Yapılan bilimsel araştırmalar en doğru saklamanın cam ya da teneke kutularda olacağını ortaya koyuyor.
Plastik şişede saklanması halinde bir ay içinde zeytinyağı özelliğini kaybediyor. Yağın koku ve tadındaki bozulma ilk tadımda kendini gösteriyor. Çünkü, plastik şişelerin zararları, insan sağlığını doğrudan etkiliyor. Yapısında yer alan ve sonradan katılan yüzlerce kimyasal madde insan sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor.
Hangi Kimyasallar ?
Plastik şişelerin zararları hakkında kimyasalları sayalım:
Plastik şişe ve kaplarda plastifiyan, (esnek yumuşak), stabilizan (sağlamlaştıran) homojenleştiren, librifiyan (parlak ve şeffaf görüntü veren) boya, katalizör maddelerdir. Plastik şişe ve kapların; sıcak su, sıvı ve asit içeriklerle temas ettiğinde çok tehlikeli bir kanserojen olan BISFENOL-A (BPA) ve DİOKSİN maddesi ortama geçmektedir. Kanser hastalığı yaptığı birçok bilimsel çalışma tarafından ortaya konulmuş ve Uluslararası Kanser Araştırma Enstitüsü tarafından da açıklanmıştır. Bisfenol-A ve Dioksinler vücuda girer ve vücutta yağ dokusunda depolanır ve uzun süre atılamaz.
PVC ve PET
Geri dönüşsüz (iade edilmeyen) plastik kap ve şişeler polietilen (PET) ve polivinilklorür (PVC) olarak bilinen polimerlerden, iadeli plastik kaplar ise polikarbonat adı verilen polimerik malzemeler kullanılarak üretilmiş damacanalardan oluşmaktadır. Bu polimerler üretilirken sağlık açısından çok riskli ham maddeler ile yola çıkılır. Hatta polikarbonatın üretimindeki ham maddelerden biri de çok tehlikeli olan fosgen’dir* (fosgen, en çok bilinen kimyasal silahtır).
Suyla etkileşimi minimal derecede olacak şekilde üretilse de yumuşak (memba) suyu her zaman iyi bir çözgendir, asitli içeceklerde ise çözücü karakter daha da baskındır. Böyle olunca da tüketicilerin uzun süre polimerik malzemeli ambalajda beklemiş içecekleri tercih etmemeleri önerilir. Polimerin çözünmesi ile ortaya çıkan monomer haricinde, polimerin üretilmesi sırasında polimerik yapıya hapsolmuş safsızlık ve katalizör denilen kimyasalların da içeceğe geçmesi, dolayısı ile tüketicilerin oldukça tehlikeli kimyasallara maruz kalması olasıdır. Pet şişelerin tekrar tekrar kullanıldığında insan sağlığına zararlı toksik bileşen BPA denilen bir maddenin salınımını gerçekleştirdiğini, bunun vücuda fazla alımıyla prostat, beyin gelişimi, karaciğerde enzim bozuklukları ve diyabet, kalp hastalıklarına değir farklı etkileri olabileceği kaydediliyor.
İnternette kısa bir araştırma yapın göreceksiniz.
Sonuç olarak sağlığınız için, çocuklarınız, torunlarınız ve gelecek kuşaklar için, pet ve naylon şişelerde zeytin, zeytinyağı, şarap, turşu, yoğurt, sirke, pekmez, salça gibi yaşayan, çalışan, işleyen gıda ürünlerini satın almayın, tüketmeyin.
Hatta su bile içmeyin…