An’ı Sevmek

Doların tırmanan yükselişi sonucunda ekonominin dibe çöküşü, artan genç işsizlik oranları, eğitimde kalitesizleşme sonucu öğrencilerin kayıp giden gelecekleri, doların etkilediği bir diğer alan olan sağlık sektöründe yaşanan ilaç temini sıkıntısı, yapılan ithalatlar sonucu yerli üreticinin yaşadığı dram ve bunun sonucunda tüketicinin alım gücünün azalması, cezaevinde adalet bekleyen gazeteci ve iddianameleri bile hazırlanmayan cezaları henüz kesinleşmemiş diğer mahkumlar, adalet arayışında 700 haftayı geride bırakan cumartesi anneleri….Nadide ülkemizin ufak tefek gündem maddelerinin her biriyle ilgili bir şeyler yazsak, sayfalar alır yazdıklarımız. Hüzünlü bir mevsime girerken bu iç karartan tabloların gerçekliğini, gerçekten gazetecilik yapan medyaya bırakalım… Ve bir topluma iyi gelebilecek, belki de en iyi alan olan ve ülkemizde hep göz ardı edilip yok edilmeye çalışan sanata kulak verelim. Belki bir nebze de olsa iyi gelir ruhumuza…


Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,

İkincisinde daha çok hata yapardım.

Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.

Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,

Çok az şeyi

Ciddiyetle yapardım.

Temizlik sorun bile olmazdı asla.

Daha çok riske girerdim.

Seyahat ederdim daha fazla.

Daha çok güneş doğuşu izler,

Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.

Görmediğim birçok yere giderdim.

Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.

Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.

Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım.

Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.

Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.

Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.

Hiçbir yere yanında su, şemsiye ve paraşüt almadan,

Gitmeyen insanlardandım ben.

Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.

Eğer yeniden başlayabilseydim,

İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.

Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.

Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,

Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.

Ama işte 85’indeyim ve biliyorum…

ÖLÜYORUM….

Arjantin-1985


Yukarıdaki dizeler Jorge Luis Borges’in Anlar şiirine ait. Dört mevsimin belirgin olarak yaşandığı 36° – 42° Kuzey enlemleri, 26°- 45° Doğu boylamları arasında yer alan ve pek de stratejik bir konumda bulunan ülkemizde kışın habercisi, yazın yolcu edeni, yaprakların azraili, hüzünlü sonbahar mevsimine Borges’in dizeleriyle merhaba diyelim, o vakit. Umutla gökyüzüne ve yeşillenen ağaçlara baktığımız bahar mevsiminin aksine, solup giden ağaç yapraklarının üzerinden geçtiğimiz bir mevsimin ruh haline bürünüyoruz. Kaç mevsim daha geçip gider ömrümüzden kim bilir. Bilinen bir şey varsa da yaşanan hiçbir anın aynı şekilde ve aynı koşulda bir daha tekrarlanmayacağıdır. Hayat kalıplara ve olmazlıklara hapsedilmeyecek kadar anlamlı ve güzel. Ama hayatı anlamlı ve güzel sağlayacak olan ise kendimiziz. Bunun için yapmak gereken ise çok basit: sevmek…. İnsanı, doğayı, hayvanı, çocuğu, kitabı, müziği, sinemayı, tiyatroyu ve hayatında seni sen yapan her şeyi….

Bunları da sevebilirsiniz