Londra’da Açılan 1492 Göke Sergisinin Tarihi Dersleri

Önce sergiyi anlatalım. Sonra dersler çıkaralım…

Hazırlıkları uzun zamandır süren “1492 Göke Türk Sefarad Sanatçıları Karma Sergisi”nin açılışı 2 Temmuz 2018 günü Londra’da, La Galleria Pall Mall’da gerçekleşti. Londra Yunus Emre Enstitüsünün organizatörlüğünde hayata geçen sergiye, Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçiliği, Kültür ve Tanıtma Müşavirliği başta olmak üzere Türk Hava Yolları, Cervantes İspanyol Kültür Merkezi ve Türk-Osmanlı Sefarad Araştırma Merkezi de destek verdi. Dostumuz Silvyo Ovadya’nın bizzat katılıp bir konuşma yaptığı ve izlenimlerini aktardığı sergi, bir anlamda Türk Tarihi’nin en önemli siyasi hümanizm örneklerinden birini gündeme taşıdı.

Bilindiği gibi “1492 Göke Gemisi”, Sultan 2.Beyazıt’ın emri ile yaptırılan ve Kaptan Kemal Reis’e teslim edilerek, İspanya’dan kovulan Musevilerin Anadolu’ya getirilmesinde görevlendirilen efsanevi ve romantik bir Türk kadırgasıdır.

Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Konuşması

Küratörlüğünü ressam Terry Katalan’ın üstlendiği sergide çoğu Türkiye’den olmak üzere toplam 35 Türk Sefarad sanatçının eserleri yer aldı. Serginin açılışında ilk konuşmasını yapan Londra Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Dr. Mehmet Karakuş, Anadolu’daki Yahudi varlığının Osmanlı İmparatorlundan önceye dayandığını, fakat Yahudilerin gerek Roma, gerekse Bizans İmpatorlukları zamanında baskıya maruz kaldıklarını, Osmanlı İmparatorluğunun tüm dinler ve etnik gruplar için koruyucu olarak ortaya çıktığını, bu hoşgörü çerçevesinde de Sultan II. Beyazıd’ın fermanı ile İspanya’dan kovulan Sefarad Yahudilerine kucak açtığını, onlara yeni yaşam kurmalarına imkân verdiğini dile getirdi. Dr. Karakuş, günümüze kadar, Sefarad toplumunun canlı kaldığını, kendi mirasını koruduğunu ve dahil olduğu toplumun ekonomik, sosyal, bilim ve sanat hayatına katkı sağladığını belirtti.

Türkiye’den gelen 35 Sefarad sanatçısının bu sergi ile geçmişte onları kucaklayan, günümüzde de dört milyona yakın sığınmacıya ev sahipliği yapan Türklere şükranlarını sunduklarını dile getiren Dr. Karakuş, bu sergiyi Londra’da organize ederek Sefarad sanatçılarının Türk kültürüne yaptıkları katkının tüm dünyaya gösterilmesinin amaçlandığını ve serginin de bu amaca hizmet edeceğine inandığını söylemiştir.

Küratör Terry Katalan Konuşması

Küratör Terry Katalan da yaptığı konuşmada, “1492 Göke” sergisinin amacının İstanbul ile Londra arasında kültürel bir köprü kurmak ve Sefarad sanatının tarihini vurgulamak olduğunu belirtti. Katalan, serginin İstanbul’un zengin kültürü ile Sefarad mirasının bir karışımı olduğunu dile getirdi.

Katalan’dan sonra söz alan, Cervantes Enstitüsü Müdürü Ignacio Perez Jimenez, İspanya’nın, İspanyol Yahudileri olmadan anlaşılamayacağını, Museviliğin İspanyol kültürüne büyük katkısı olduğunu belirtirken, Yahudilerin 15. yüzyıl sonunda İspanya’dan sürüldüklerinde Avrupa’ya dağıldıklarını, ancak Avrupa’da da birçok ülkeden sürüldüklerini ve bunun büyük bir insanlık suçu olduğunu hatırlattı. Öte yandan İspanyol Yahudilerinin sürgünden sonra kültürlerine güçlü bir şekilde bağlı kaldıkları ve bu sayede kendi kültürlerini ve Ladino dilini yüzyıllar boyunca canlı tuttuklarını sözlerine ilave ederken, çağdaş Sefarad sanatçılarının İstanbul’da olduğunu bu nedenle Londra’da açılan “1492 Göke” sergisinin çok önem taşıdığını belirtti.

Türk – Osmanlı Sefarad Araştırma Merkezi Müdürü Silvyo Ovadya, Sefaradların II. Beyazıd’ın izni ile Osmanlı topraklarına girdiğini, Sefaradların bu topraklar için faydalı olduklarını belirterek serginin kahramanının Sefarad sanatçısı Terry Katalan olduğunu vurguladı.   

Barış Ve Silahsızlanma Bakanı Konuşması

Barış ve Silahsızlanma Gölge Bakanı Fabian Uziell-Hamilton da açılışta söz alarak babasının Selanik’e göç eden bir aileden geldiğini, büyükannesinin İstanbul’da doğduğunu, 2002’de İstanbul’a ilk defa gittiğinde kendini evinde hissettiğini, bunun nedeninin de yediği yemeklerin büyükannesinin yaptıklarıyla aynı olduğunu, bu şekilde mutfak kültürlerinin Türkiye’ye dayandığını anladığını belirtti. Hamilton, Türk Sefarad sanatının Londra’nın merkezinde şereflendirilmesinin kendisini sadece parlamentodaki en gururlu siyasetçi yapmadığını, aynı zamanda Birleşik Krallık’taki en gururlu kişi haline getirdiğini söyledi.   

Türkiye Büyükelçisi Konuşması

Londra Büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç de yaptığı konuşmasında, “1492 Göke” sergisi açılışında konuşuyor olmaktan ve katılımcıları misafir etmekten dolayı çok mutlu olduğunu, Sefaradların 500 sene önce topraklarını terk etmek zorunda kaldıklarını, Osmanlı topraklarında insanların onları kucakladıklarını, kalplerini sanata açtıklarını ve sanatın yanında mücadelelerini, profesyonel yeteneklerini, bilgilerini Osmanlı sosyal ve ekonomik hayatına getirdiklerini belirtti. “Kısaca, 500 yıldır sevgiyle birlikteyiz” dedi.  

Büyükelçi Bilgiç, Sultan II Beyazıt’ın yayınladığı ferman ile Kemal Reis komutasında Osmanlı deniz birliklerinin ilk insani yardım harekatını yaptıklarını ve tarihi belgelere göre yaklaşık 90 ila 150 arasında Sefaradın İberya bölgesinden Osmanlı İmparatorluğuna tahliye edildiğini ve bunun bugünkü standartlarda dahi çok büyük bir operasyon olduğunu söyledi. Büyükelçi Bilgiç, yüzyıllar sonra dahi Göke gemisiyle Osmanlı topraklarına gelenlerin torunlarının, toplumumuzun aynı hedefle yaşayan seçkin zenginliklerinden olduklarını, Göke’nin tarihi yolculuğuna devam ettiğini ve 500 sene sonra 35 Sefarad sanatçısını ve eserlerini Londra’ya getirdiğini belirtti. Büyükelçi Abdurrahman Bilgiç, serginin bizlere Sefarad geleneksel kültürel zenginliği ve derinliği gösterdiğini dile getirdi.

Sergi Ve Konser

Sergi açılışında yapılan konuşmalardan sonra müzisyenler Monica Acosta ve Adrian Sola tarafında seslendirilen ve Osmanlı – Türk musikisinin makam ve ezgileriyle Ladino dilinde icra edilen halk müziği tarzındaki Sefarad şarkılarından örneklerin sunulduğu küçük bir dinleti de gerçekleşti.

Sanat, siyaset ve iş dünyasından önemli isimlerin açılışına katıldığı sergide; cam sanatı, heykel, ebru, mozaik, seramik, takı, fotoğraf, yağlıboya, suluboya ve akrilik resim gibi birçok sanat eseri sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.

Sergi, 7 Temmuz 2018 tarihine kadar La Galleria Pall Mall’da sanatseverlere ve ilgililere ücretsiz olarak açık kaldı.

Alacağımız Dersler

“1492 Göke Sergisi”nin günümüz Türk insanına vereceği dersler şunlardır:

Türk Tarihi, yalnızca acımasız savaşlar ve fetihler toplamı değil, insanlık ülküsü ve hümanizm yolunda nice olayları ve gerçekleri saklayan bir evrensel süreçtir… Yeter ki gözlerimiz bir gerçeklerden hareketle yaratılacak yepyeni sanatsal etkinlik ve yapıtları izleme şansına kavuşabilsin. Atatürk’ü bile sadece savaşları ve zaferleri ile anlayan ve anlatan kısır siyasi Atatürkçü ideolojinin bile günümüzdeki çaresiz perişanlığı hala bizi ikaz etmiyorsa başka ne diyelim?

Osmanlı Tarihi’nde 1492 yılında İspanya’dan kovulan Musevilerin Anadolu’ya deniz yoluyla taşınması tarihte benzeri olmayan bir Hümanizm ve Barış politikasıdır ve başarıyla tamamlanmıştır. Katolik, saldırgan ve vahşi Avrupa’ya her zaman ders olacak bir Türk insaniyetçiliğidir.

Anadolu’ya gelen Museviler 1492 tarihi sonrasında Osmanlı İmparatorluğu’na büyük mali, teknik, ticari, sınai, ekonomik katkılarda bulunmuşlardır ve başı sıkışan Türk insanının her zaman yanında olmuşlardır. Yunan işgalinde işgalcilere katılmayan Musevi cemaati her türlü takdirin ötesinde bir vefa göstermiştir. Bu yüzden tarih boyunca Avrupa ve Ortadoğu’da birbiri ile savaş yapmamış “biricik iki millet olan” Museviler ile Türkler, Türkiye çerçevesi içinde ezeli komşu-kardeştirler ve öyle kalmalıdırlar. Türkiye’deki her türlü İsrail karşıtı hareketler, siyasal açıdan İsrail aleyhtarlığını aşıp ideolojik Yahudi düşmanlığına yani Anti-Semitizm’e dayandığı zaman, her Türk buna tüm gücüyle karşı çıkmalıdır.

Bitmez tükenmez İsrail-Filistin kavgasında, Araplar ile Yahudiler arasında günün birinde gerçek arabulucu olacak tek ülke, Filistin’i yüzyıllarca yönetmiş, İsrail kurulduğunda onu hemen tanımış olan ve Arap dünyasının aklı başında kesimlerinde kredisi bulunan Müslüman Türkiye ve Türk milletidir. Bu çatışmada kavgacı bir söylemle taraf tutmak barışa değil, savaşa hizmet eder. Nokta.

İşte Londra’daki bir sergiden çıkarılacak dersler bunlardır. Nokta.

Bunları da sevebilirsiniz