“Vatanım Sensin” dizisi Kanal D’de, 7 Haziran 2018 akşamı, siyasi sistemin baskıları sonucunda İzmir’in kurtuluşuna adım adım gelemeden, Sakarya Savaşı’ndan sonra hemen İzmir’in kurtuluşuna 5 dakika içinde ulaştı ve sona erdi. Ardından Cumhurbaşkanı ile Özel Program başladı. “Vatanım Sensin” dizisinde emeği geçen başta Albay Cevdet, Hemşire Azize ve Leon olmak üzere tüm oyuncular, senaristler, Yağmur ve Durul Taylan kardeşler olmak üzere yaratıcı yapımcıları ve tüm emekçilerini gönülden kutluyoruz.
Dizinin başlangıcında Hasan Basri isimli, isimsiz bir kişiye ilk kurşunu attıran Fetocu senaristleri şiddetli eleştirilerimiz sonucunda görevden aldırmıştık. Daha sonra dizi, milli bir ruha büründü. Gerçekte Albay Cevdet, İzmirli Gavur Mümin isimli bir milli mücadele casusunun çarpıtılmış karakteri idi. Bunu da şiddetli şekilde eleştirdik, isteyenler sosyal medyaya bakabilir. Hatta bazı şovcu, devlet maaşlı tarihçiler bizim ağzımızdan sızdırdıkları bilgiler sonucunda Gavur Mümin’in Balçova’daki mezarının başında TV şovları bile düzenlediler. Yani bir gerçek milli mücadele kahramanı kişisel kariyerlere basamak yapıldı. Sonunda hepsini eleştirdik. Sözcü gazetesi, sevgili Gökmen Ulu ve gazetenin internet sorumlusu Yücel Arı bu eleştirilerimizi topluma yaydı. Ama başardık. “Vatanım Sensin” her aşamasında gözlerimi yaşartarak bu güne ilerledi ve sona erdi. Hepsine şükran borçluyuz. Mustafa Kemal’e, Fevzi Çakmak’a, Kazım Karabekir’e, İsmet Paşa’ya, Fahrettin Altay’a ve tüm milli mücadele kadrolarına ve şehitlerimize kanımızın son damlasına kadar şükran borçluyuz.
“Vatanım Sensin” dizisi, Yeşilçam melodramlarını andırır biçimde nice ucuz, eksik ve sıradan sahnelerine rağmen milli ateşi yaşatabilmiştir. Keşke sürekli Yunan düşmanlığı yapacağı yerde arada sırada Batı ve Amerikan Emperyalizmini gündeme getirebilseydi, keşke Anadolu’da Yunan istilasına karşı çıkan Yunan komünistlerini de aktarabilseydi. Yapmadı, yapamazdı. Bu kadarına da şükür.
Şimdi Milli Mücadalenin 1 numaralı casusu Gavur Mümin’in gerçek hikayesinin sahneleneceği kutlu günler ufukta gözükmekte…
Bir romancı veya senarist Kemal Tahir’in “Yorgun Savaşıcı”sını, İlhan Selçuk’un “Yüzbaşı Selahattin’in Romanı’nı”, Samim Kocagöz’ün “Kalpaklılar ve Doludizgin” romanlarını, Tarık Buğra’nın “Küçük Ağa”sını ve daha nice milli mücadele romanını okumadan senaryo yazmamalı. Yine de şükür.
Sağolsun “Vatanım Sensin” ve Taylan kardeşler…
Artık ufku daha geniş ve direkt Emperyalizmi hedef alan kuvvacı milli mücadele televizyon dizilerine gebe bir ortam oluşmakta. Haydi ha gayret… “Kahrolsun Emperyalizm” diyebilmeliyiz..