Analiz 100

2008 yılında Amerika’da yaşanan yapısal ekonomik krizin üzerinden 10 yıl geçti. Büyük finans balonu patlamış, dev banka ve kuruluşlar iflas etmişti. ABD kendi krizini dah çok dolar basarak Avrupa ve dünyanın diğer yerlerine ihraç etti. Ancak krizin nedeni zaten fazla dolar basmaktı. Yani şişmanlıktan kurtulmak için daha çok börek ve pasta yenildi.

Bugün dünyadaki tüm ülkelerin yarattığı gayri milli hasılanın üç katından fazla küresel bir borca ulaşıldı. 2008 ‘de ABD’nin dış borcu 9.4 trilyon dolarken Nisan 2018’de bu rakam 21 trilyon oldu. Çözüm olarak ABD Merkez Bankası FED, faiz oranlarını yükseltmeye başladı. Oysa faizlerin yükselmesi, hükümetleri, şirketleri ve hane halkını daha da zor bir sürece sokmuş oldu. Türkiye’nin toplam brüt dış borcu 438 milyar dolar. Bu yıl 40 milyar dolar cari açıkla birlikte 200 milyar dolardan fazla dolar bulmamız gerekiyor.

ABD dünyayı nükleer savaş ile tehdit etse de asıl kur savaşı üzerinden adımlar atıyor. İlk hedef İran oldu. Şubat ayından bu yana Riyal sürekli değer kaybediyor. Geçen yıl 1 dolar 36 bin Riyal iken şimdi 1 dolar 60 bin Riyal oldu. İran’nın nükleer programı üzerindeki uluslararası anlaşmayı bozmaya hazırlanan ABD İran’a yeni yaptırımların peşinde. ABD aynı operasyonu Rusya ve Çin’e karşı da yürürtüyor. Rusya’ya siyasi yaptırım , Çin’e ise ticaret savaşı başlattı. Ruplede de hızlı bir değer kaybı gözlemleniyor. Petroldeki fiyat artışına dayanamayan cari açık altındaki kırılgan Türk lirası da en ufak olumsuz bir havada değer kaybı yaşıyor.

ABD, yen, yeni oluşmaya başlayan Çin-Rusya-İran –Türkiye bloğunu içeriden yıkmaya çalışıyor. Suriye’ye atılan füzelerin hedefi Esad’dan çok, oluşmaya başlayan bu blok ve Doğu Akdeniz enerji yataklarıdır. Avrasya’ya doğru yaklaşan AKP iktidarını, Suriye’ye gerçekleştirilen füze saldırısıyla test ettiler ve kendilerince başarılı sonuçta aldılar. AKP hükümeti her zamanki Esad bahaneleriyle, saldırıda ABD’nin yanında yer aldı. Bu durum ABD’de de bloğu bölmek adına temkinli bir iyimserlik yaratmış olmalı. Ancak oluşturulan bu bloğun bölünmesi demek, ABD ve onun yıkıcı emperyal sömürgeceliğinin , yeniden Asya’ya hakim olması demektir. Türkiye’yi Suriye’ye karşı kullandılar, sonuçlarını hep beraber yaşadık.

24 Haziran seçimleri bu yüzden çok önemli. Seçimlerden sonra oluşacak iktidar tablosunun ABD’ye teslim olması halinde, bu kez İran’a yapılacak operasyonların payandası haline gelebiliriz. Suriye ve İran’dan sonraki hedef Türkiye’dir. Avrasya demek emperyalizme karşı ortak savaş demektir.

İngiltere ve İsrail de dahil ABD’nin yanında yer alan hiç bir ülke onun zaferinden menfaat elde edemeyecektir. Çünkü dünya’da oluşan yeni tablo buna izin vermez.

24 Haziran Türkiye için bir varoluş seçmidir. Emperyalizme payandalık ile emperyalizme direnme arasında bir tercihtir. 16. Türk Devleti emperyalizmepayanda olmayacaktır. Zaman erozyona uğrayan Cumhuriyet değerlerine sahip çıkma zamanıdır.

Aydınlık bir ay dileğimle,

Bunları da sevebilirsiniz