Türkiye’nin zücaciyeci dükkânına giren fil örneği bölge politikasının yarattığı onarılması güç sonuçları 7 yıldır yaşıyoruz. Son zamanlardaki U dönüşüyle bölgeye yüzünü dönmeyi anımsayan Türkiye biraz olsun hataların üstesinden gelme yoluna girmiş oldu.
Bu dönemde dikkat çeken bir başka ayrıntı sözlere ve yansıyan kabalıklar oldu.
Babadan oğula yarım yüzyıllık ESAD adı ESED’e dönüştürüldü. Her ne kadar son zamanlarda bölge politikası değiştirildiyse de; ESED söyleminden vazgeçilmedi. Fırsat bulundukça ESED çemkirmesi sürdürüldü.
Cumhurbaşkanı kaynaklı ESED söyleminin dalga dalga yayıldığı ve bir bakıma kimlik kartına dönüştürüldüğü de çok açık.
Saraya yakın ya da yakın olma hevesindeki siyasetçi, gazeteci ve başka kesimlerin ESED söylemine alışmış durumdayız.
Benzer durumun akademiyi etki altına almış olması sıra dışı geldi bana. Aralık 2017 tarihinde basıldığı anlaşılan Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi “Modern Orta Doğu Tarihi” kitabının ESED’lerle bezenmiş olması üzerine bir şeyler yazmak kaçınılmaz oldu.
Söz konusu kitabın 3. Ünite’sinde (sayfa 66-67) Suriye’den söz edilirken baba Esat’tan oğul Esat’a uzanan dönemin tarihi anlatılırken başlangıçta bir kez Esat söylemi kullanılmış. Sonrakilerde ESED nitelemesi yapılmış olması ürpertici ve düşündürücüdür.
Günümüz siyaset insanlarının ağzına geleni söyleme alışkanlığı hemen herkesi etkisi altına alıyor bu örnekten de anlaşıldığınca.
Hemen her kesimden ve her meslekten insanın iktidarın dilini kullanması da sıradanlaştı.
Ama, sıranın akademik unvanlılarca yazılmış olan bir ders kitabında kullanılan dile gelmiş olması varılan noktayı ortaya koyması bakımından ilginç olduğu kadar irkilticidir.
Bilim insanlarının görevi gerçeği araştırmak, bulmak ve bu gerçeği paylaşmak olduğuna göre bu yapılana ne ad vereceğiz?
Hiç kuşkusuz yandaş da olabilirsiniz, destekçi de, iktidar sever de!
Ancak!
Yazdığınız kitapla tarihte iz bırakmış olduğunuz da göz önüne alındığında iktidarın ağzıyla yazıp, çizmek anlaşılır ve hoş görülebilir bir durum olabilir mi?
Keşke sorunları çözmek sözcükleri ve söyleniş şekillerini değiştirmek kadar kolay olsa!
Teslimiyetin ve yağcılığın böylesi hiç kuşkusuz bunu yapanların tercihidir! Bu onur verici olmayan anlayışın ders kitaplarına geçirilmesinde sakınca görmeyen sınır tanımazlığa ve gerçeğe ihanet tutumunu tanımlayacak uygun bir sıfat bulunmalı!
Anadolu’yu emperyalistlerin özendirmesiyle işgal eden Yunan ordularının komutanını esir eden ama esir ettiği komutanın ülkesinin bayrağına saygıda kusur etmeyen yakın geçmişimizi anımsadığımızda sözlere ve söyleyişlere yansıyan saygısızlığı ve nezaketsizliği kabullenmek iyice zorlaşıyor. Her hangi bir ülkeyle olan sorununuzu çözmek için aşağılamaktan başka çareniz kalmamışsa diplomasi denen incelikten yararlanmıyor olduğunuz anlaşılır.
Ders kitaplarına yazmaya vardırılan saygısızlık ve kabalık örnekleriyle toplumun bu türden davranışlara alıştırılmak istendiği görülüyor.
Günümüzde inceliğin yerini kabalığa bıraktığını içimiz sızlayarak izliyoruz. Akademinin bu değirmene su taşımaya başlamış olması son derece üzücü bir düzeysizlik örneği!