Bu yeni yılda alışılmış dilekleri bir yana bırakıp toplumsal saygınlığımızı geri kazanmalıyız diyeceğim. Bir kuruş bize rehberlik edecek!
Bozuk paranın Osmanlı’da mangırla başlayan serüveni metelikle sürmüş ve Cumhuriyet’le birlikte kuruş en küçük para birimi olarak dolaşıma sokulmuş. Enflasyonlu yıllarda paramızın sağındaki sıfırlar çoğaldıkça kuruşun da adı anılmaz olmuş ve hatta dolaşımdan da kaldırılmıştı. En küçük alışverişte alınan verilen para binlerle ifade edildiğinde kuruşu sorgulamaya gerek kalmamıştı.
Çocukluğumdan belleğimde kalan en küçük para bakır 5 kuruşlardı. Paramızın sağındaki sıfırların atılmasıyla birlikte kuruşla hem de 1 kuruşla tanışmış olduk. İlk çıktığında bir süre dolaşımda boy gösteren bakır-çinko alaşımı parlak sarı kuruşlar çok geçmeden sırra kadem bastı. İyi ki elime geçenleri bir kenara koymuşum. Bugün numunelik olsun 1 kuruş bulmak olanaksız gibidir.
Bir kuruşa ilişkin söylentiler çeşitli. Adı var kendisi yok 1 kuruşun metal değerinin değişim değerinden fazla olduğu ve bu nedenle dolaşımdan toplanarak eritilip metal olarak el değiştirdiği yolunda yazılara bile rastlanabilmekte basında.
Bunları bir yana bırakıp 1 kuruş yokluğunun parasal değerinden öte dersler vermekte olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz.
Çarşıya, pazara çıktığınızda özellikle süpermarketlerdeki etiketlerin 1 kuruşun kullanıldığı varsayılarak etiketlendirildiğini görüyorsunuz. Ödemenizi kredi kartıyla yaparsanız sorun yok. Ancak, nakit ödediğinizde bir kaç kuruş para üstünüzün satıcıda kalmakta oluşu artık kanıksanan bir durum. Bu fazlalıklar kimin cebine girerse girsin “haksız kazanç” olarak nitelenmelidir. Pek çok insandan kesilen kuruşların hatırı sayılır niceliklere erişmesi hiç kimseyi şaşırtmamalı.
Yurtdışı deneyimlerinden anımsayacaktır çoğumuz. Avrupa’da ya da ABD’de nakit ödeme yaptığınızda tek bir sentiniz bile kalmaz satıcıda. Oralarda bozuğum yok, sizde var mı türünden konuşmalar da geçmez alış veriş ortamlarında.
Bir kuruşun biz insanlara verdiği ders hiç kuşkusuz parasal değişim değerinden kat kat fazla!
Bir kuruş dolaşımdaymış ve kullanılıyormuş varsayımıyla etiket koyan satıcı ödeme sırasında hak etmeden üzerine konduğu kuruşlarla satın alamayacağı bir saygınlık yitimine uğradığının farkında mıdır acaba? Daha açık ifade etmek gerekirse “iş ahlâkı” denen yüce değerin yerlerde süründürülmesi eylemine katkıda bulunmakta olduğunu aklına getiriyor mudur söz konusu kişi ve kurumlar?
Suçu yalnızca açıkgöz satıcının sırtına yüklemek elbette kolaycılık olur! Bu akıl almaz ve kabul edilemez tutumun oluşmasında ve yerleşikleşmesinde tüketicilerin hiç sorumluluğu yok mudur? Kaçımız bu haksızlığı sorgulamaktadır ve parasının üstünü eksiksiz alma duyarlılığı sergilemektedir?
Bu önemsiz görünen ama çok önemli olumsuzlukta; satıcı kadar tüketicinin de bir o kadar sorumluluğu yok mudur?
2018 sağlık, barış ve esenlik getirsin.
Yeni yılda “iş ahlâkı” ve “yurttaş duyarlılığı” da yükselen değerler olsun!
Saygınlığımız kuruşlarla ölçülmesin!