Dünya Basınından Türkiye / Almanya

21/08/2017

Franfurter Rundschau: Erdoğan Avrupa’nın değerlerini ayaklar altına alıyor Doğan Akhanlı’nın gözaltına alınması ve Erdoğan’ın Avrupa Birliği ülkelerine yönelttiği eleştiriler bugün Alman gazetelerinin yorum köşelerinde ele alınan başlıca konular arasında yer alıyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi donma noktasındaki Türk – Alman ilişkilerine şu satırları ayırmış:

“Tam ilişkilerin daha kötü olamayacağı sanılırken Erdoğan’dan bir salvo daha geliyor. Almanya’daki Türklere yaptığı genel seçimleri boykot çağrısı, Dışişleri Bakanı Gabriel’i yakışıksız bir şekilde azarlaması ve Alman yazar Doğan Akhanlı’nın İspanya tatili sırasında gözaltına alınması gibi. Türkiye’deki yönetim şimdiye kadar Almanları ve diğerlerini rehin almakla, en azından da geçici olarak alıkoymakla yetiniyordu. Şimdi ise Erdoğan tutuklama girişimlerini üçüncü ülkelere de yayıyor. Akhanlı olayı emsal oluşturmalı ve tekrarlanmamalıdır. Akhanlı 40 gün zarfında Türkiye’ye iade edilirse, Erdoğan’ı eleştirenleri seyahat korkusu sarar.”


Frankfurter Rundschau gazetesinin Akhanlı olayı ile ilgili yorumunda Erdoğan kadar AB de eleştiriliyor:

“Türkiye, Interpol üzerinden kırmızı bültenle arama emri çıkartmakla uluslararası sözleşmeleri kötüye kullanmış oldu. Devletler arası takibat anlaşması adli düzeni milli sınırlar dışına genişleterek hukuk devleti prensiplerini güçlendirmekti. Hukuk güvenliği ve yasaların geçerliği için hazırlanan mekanizma hukuksuz rejimlerin elinde imha silahına dönüşüyor. Erdoğan kendi ülkesinde uygulattırmadığı uluslararası standartlara ve kazanımlara acımasızca başvurabiliyor. Başkalarının saygı duyduğu değerleri istismar ediyor. Avrupa’nın değerlerini ayaklar altına alıyor. Ve bunu dünyanın en normal şeyiymiş gibi yapıyor. Ama aslında kendisine gösterilen olumsuz tepkilere ‘yalancı Avrupa’nın çifte standardı’ diyor. Erdoğan, Avrupa’nın hukuk ve değerler sistemine kendi iktidar çıkarlarına uygun düştüğü sürece ilgi duyuyor.”


Stuttgarter Zeitung gazetesi Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Avrupa Birliği politikasını mercek altına almış:

“Akhanlı’nın gözaltına alınmasıyla Erdoğan karşıtlarını susturma girişimleri bir basamak daha atladı. Avrupa Birliği’ne (AB) Erdoğan’ın sürekli provokasyonlarına birlikte karşı koyma görevi düşüyor. AB kendi kurallarını ciddiye alsaydı, Türkiye ile tam üyelik görüşmelerine çoktan son verirdi. Ancak AB köprüleri atarsa Türkiye’deki gelişmeler üzerinde nüfuzunu kullanma imkânını kaybeder. Türkiye politikasında atılacak adımların hassasiyetle dengelenmesi gerekiyor. AB bir yandan demokrasiye dönülmesi ve Avrupa perspektifinin kaybedilmemesi için mücadele veren muhalefete dayanışma borçludur. Diğer yandan ise Erdoğan’ın meydan okumasına açık karşılık verip böyle bir Türkiye’nin Avrupa’da yeri olmadığını ortaya koyması gerekir.”

© Deutsche Welle Türkçe

22/08/2017 Almanya’daki Türkler: Peki kimi seçeceğiz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye kökenlilere federal seçimleri boykot etme çağrısı, Almanya’da yaşayan Türkler arasında farklı tepkilere yol açtı. Köln’den Christoph Ricking’in izlenimleri.

Köln’ün Müllheim semtinde Türklere ait dükkânların yoğun olduğu Keup Caddesi’nde sıradan bir iş günü. Semt sakinlerinin yaklaşık yüzde 40’ı göçmen kökenli. Bu göçmenlerin yaklaşık üçte ikisini Türkiye kökenliler oluşturuyor. Türkiye ile Almanya arasındaki son zamanlarda esen soğuk rüzgarlar nedeniyle kendilerini arada kalmış hissediyorlar.

Peki, Keup Caddesi sakinleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’daki seçimlerde hangi partilere oy verilmemesi gerektiğine ilişkin Türkiye kökenlilere çağrısı hakkında ne düşünüyorlar?





“Kimi seçelim?”

Caddenin sakinlerinden Mustafa Beyhan, Erdoğan’ın sözlerinin “hiç de diplomatik” olmadığını düşünüyor. “Eğer Hristiyan Demokrat Birlik’i (CDU) veya Sosyal Demokrat Parti’yi (SPD) veya Yeşilleri seçmememiz gerekiyorsa, kimi seçelim? Hür Demokrat Parti’yi (FDP) mi hatta yoksa Almanya için Alternatif’i (AfD) mi?” diye soruyor.


Almanya’daki Türkiye kökenli seçmene seslenen Erdoğan, Hristiyan Demokratlar, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller’in “Türkiye düşmanı” olduğunu belirterek, bu partilere oy vermeme çağrısında bulunmuştu. Türkiye kökenli seçmenden “Türkiye’ye karşı düşmanlık yapmayan siyasi partileri desteklemesini” isteyen Erdoğan, “Bu artık Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarımın onur mücadelesidir” şeklinde konuşmuştu.

Keup Caddesi sakinlerinden Mustafa Beyhan, Erdoğan’ın bu sert sözlerine destek vermiyor ve “Erdoğan belki de doğru söylüyor ama bunu daha diplomatik bir şekilde dile getirebilirdi” diyor. Beyhan, Türkiye ile Almanya arasında yaşanan gerilimden rahatsız olduğuna işaret ediyor. “Önce bu gerilimin nasıl aşılacağına, sonra da ileriye bakmamız gerekiyor” diyen Beyhan, iki ülkenin birbirine ihtiyacı olduğunu hatırlatıyor.

“Karışmaya hakkı yok”

Aceleyle metroya yetişmeye çalışan Sedat Yıldırım ise Erdoğan’ın sözlerine tepkili. “Erdoğan’ın (Almanya’daki) seçimlere karışmaya hakkı yok. Zaten normal bir tip değil” diyor. Sedat Yıldırım, Erdoğan’ın sözlerinin Almanya’daki birçok Türkiye kökenliyi etkileyeceğine inanıyor. Yıldırım, bu görüşünü şu sözlerle açıklıyor: “Buradaki insanlara bir bakın. Yoksulluk nedeniyle 60’lı yıllarda buraya çalışmaları için gönderilen insanlar. Eğitimsizler, üniversite mezunu değiller. Ve bu Erdoğan’a uygun bir durum.”

“Cumhurbaşkanımın sözünü tutacağım”

Ancak Türkiye kökenliler arasında Erdoğan’ın sözlerine destek verenler de var. Adının tam olarak açıklanmasını istemeyen Hakan B., Erdoğan’ın çağrısını doğru buluyor. “Türkiye kökenli bir Kürt olarak Cumhurbaşkanımın sözünü dinleyeceğim” diyor. Hakan B. “Hangi partinin Türkiye’yi NATO ortağı ve dost olarak gördüğünü araştırıp, o partiye oyunu vereceğini” söylüyor.


Hakan B., Alman hükümetine de tepkili. Erdoğan’ın Almanya’ya yönelik suçlamalarına hak veren Hakan B., Almanya’nın PKK ve Gülen yapılanmasının yandaşlarına barınma imkânı sağladığına inanıyor.

İlişkilerin normalleşmesi isteniyor

Ancak Hakan B. gibi düşünenlerin sayısı pek fazla değil. Keup Caddesi sakinlerinin çoğu, Ankara ile Berlin arasında yaşanan gerginlikten bıkmış durumda ve artık ilişkilerin yeniden normale dönmesini diliyor, yaşanan gerilim karşısında sürekli görüşlerini açıklamak zorunda kalmak istemiyorlar.

© Deutsche Welle Türkçe

Christoph Ricking








23/08/2017 Eğitimde Türkiye ile işbirliğine devam

Alman Akademik Değişim Servisi, Ankara ve Berlin arasındaki siyasi gerilime rağmen Türk üniversiteleri ile işbirliğine devam ettiklerini açıkladı.

Alman Akademik Değişim Servisi (DAAD), Türkiye ile Almanya arasında süren siyasi gerilime rağmen Türk üniversiteleri ile işbirliğini sürdürmeyi planlıyor. DAAD Strateji Bölümü Direktörü Christian Müller, “Zor dönemlerde de bağlantımızın sürmesini, diyalogda kalmaya önem veren, uluslararası bakış açısına sahip eleştirel zihinlerle işbirliğini devam ettirmek istiyoruz” dedi.

DAAD’nin Ankara’dan gelen verilere dayanarak verdiği bilgilere göre, Türkiye’deki Erasmus öğrencilerinin sayısı 2014’te 6 bin 600 iken, 2016’da 2 bin 260’a geriledi. Bu konuda güncel siyasi durumun rol oynadığından yola çıktıklarını söyleyen Müller, Türkiye’den yurt dışına giden öğrenci sayısında ise bir artış kaydedildiğini ifade etti. 2016’da Almanya’daki yüksek öğrenim kurumlarında okuyan Türk lise diplomalı öğrenci sayısı ise 6 bin 930.


“Resmi seyahat uyarısı yok”

DAAD, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra Türkiye’deki üniversitelerde yaşanan toplu işten çıkarmalara rağmen, ülkede bir sömestr okumak veya bilimsel araştırma yapmak isteyenlere gitmemeleri yönünde bir uyarıda bulunmayı planlamıyor. DAAD yetkilisi Müller, “Alman Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılmış bir resmi seyahat uyarısı yok, o yüzden biz de böyle bir adım atmayı öngörmüyoruz” diye konuştu.

2014 ve 2015 yıllarında DAAD’nin Türkiye ile akademik değişim için teşvik bütçesi 13 milyon Euro idi. Türkiye böylece DAAD’nin en önemli 10 partner ülkesi arasında yer alıyor.

Müller yine de güncel gelişmelerin ışığında biraz temkinli davranmanın yerinde olacağını belirterek “Kamusal alanda nasıl davranılacağına, tabii ki herkesin mantıklı ve zekice düşünerek karar vermesi gerek” şeklinde konuştu.

© Deutsche Welle Türkçe







18/08/2017 AB Türkiye’ye yardımda kesintiye gidecek

Almanya Türkiye üzerindeki ekonomik baskıyı artırmaya çalışıyor. Berlin’in girişimleri sonucu sonbaharda AB’nin Türkiye’ye yaptığı mali yardımlarda yüzlerce milyon euroluk kesintiye gitmeye hazırlandığı belirtiliyor.

Türkiye-Almanya ilişkilerinde yaşanan gerginlikliklerin ardından Ankara üzerindeki baskıyı arttırmak için ekonomik önlemleri devreye sokan Almanya, Avrupa Birliği nezdinde de girişimlerde bulunuyor. DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre Berlin’in girişimleri sonucunda Avrupa Birliği, Türkiye’ye mali yardımda kesintiye gitmeye hazırlanıyor.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Türkiye’ye 2014-2020 yılları arasında yaklaşık 4 milyar 450 milyon euro yardımda bulunmayı planlayan AB, son gelişmelerin ardından sonbaharda yapacağı ara değerlendirme toplantısında bu kaynakta kesintiye gitmeye hazırlanıyor.

Kısaca “IPA II” olarak adlandırılan, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı’nın ara değerlendirme toplantısının, Eylül ya da Ekim ayında yapılacağını belirten AB diplomatik kaynakları, toplantı sonrasında bu kaynakta birkaç yüz milyon euroluk kesinti yapılmasını beklediklerini ifade etti.

Amaç hükümet üzerinde baskı

Almanya, aralarında gazeteci ve insan hakları aktivistlerinin de bulunduğu 10’dan fazla vatandaşının Türkiye’de tutuklanması nedeniyle geçen ay Türkiye politikasını sertleştirmiş, AKP hükümeti üzerinde ekonomik baskı oluşturacak bir dizi önlem açıklamıştı. Merkel hükümeti, bu kapsamda AB mali yardımlarının da gözden geçirilmesini, bunların sınırlandırılmasını talep etmişti.

AB kaynakları, IPA II fonlarının Türkiye’nin AB standartlarına yakınlaşması, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü gibi değerlerinin geliştirilmesi ve kamu kurumlarının bu yönde kapasitesinin geliştirilmesi amacıyla verildiğine dikkat çekerken, “Bu yönde gitmeyen bir Türkiye’ye bu mali kaynak verilemez, verilemiyor” vurgusunu yaptı.

Almanya kopuş istemiyor

AB’nin Türkiye’ye mali yardımlarda kesintiye gitmesine imkân verebilecek bir başka yol ise üyelik müzakerelerin kesilmesi.

Ancak AB kaynakları, böyle bir yola gitmeyi, Almanya’nın da AB Komisyonu’nun da istemediğini vurguluyor.

Alman hükümeti, atılacak adımların AKP hükümeti üzerinde etkide bulunmasını, demokrasi, hukuk devleti, insan hakları, basın özgürlüğü gibi alanlarda pozitif adımlara yol açması beklentisini taşıyor.


© Deutsche Welle Türkçe

Değer Akal / Berlin

Bunları da sevebilirsiniz

Bir cevap yazın