Siyasetin Mevsimi Unutturduğu Ay: Haziran

Haziran ayının hem yakın tarihte, hem de uzağımızda çok önemli günleri var. Kurtuluş Savaşımızın fiili başlangıcı sayılabilecek Amasya Tamimi, bu ayın en önemli günü sayılabilir (22 Haziran 1919). Kitlesel mücadeleler açısından ise doruklar haziranda toplanmış. İlki, işçi sınıfı mücadelesinde bir milat olan 15-16 Haziran 1970 günleri. Ayrıntıya girmiyoruz ama şunu demeden de geçemeyiz, Türkiye’nin altüst olduğu iki önemli gün. Toplumsal gelişmenin ekonomik gelişmenin önüne geçtiğinin kanıtı olan bu iki gün, katılan-katılmayan kimsenin unutamayacağı kadar derin izler bıraktı. Diğeri, bellekler zorlanmadan anımsayacağımız o güzel, neşeli, “zekalı”, gazlı günler, hatta hala yaşadığımız günler; “Haziran Ayaklanması” (2013).

Haziran elbette daha çok şeyin yıldönümü, içinde doğumlar var, ölümler var, büyük olaylar var, dönüm noktaları var, çok şey var, her şey var.

Daha taze olduğundan mıdır nedir, bu yılın “Haziran”ı, her zamankinden daha sıcak geçti. Hararet çok yüksek. Sanıyorum olay akışı bakımından bütün haziranlara, santigrad ortalaması dışındaki bütün ölçümlerde fark atarak birinci gelir. Sıralamak bile insanı zorlar, o kadar çok şey var ki, hangisi akla gelmeyecek ve belirtilmeyecek diye kaygı duymamak mümkün değil.

Nitekim öyle oluyor.

Aşağıda hazirandaki her şey bulunmuyor.

ABD’nin Trump’ı Katar’a operasyon yaptı.

İran’ın hedef alındığı gösterilmek isteniyordu sanki, ama yalnızca gösterilmek. Maksat para.

Barzani eylül ayında bağımsız bir devlet kurma konusunda halkoylaması yapacağını ilan etti. Buna Türkiye, Rusya, İran ve Almanya derhal tepki gösterdi. Irak ve Suriye’nin de katılması, İsrail-ABD planının daha başındayken suya düştüğünü gösteriyor. Herkes Barzani’nin fırsattan yararlanmak istediğini sanıyor. Ama plan Amerika ve İsrail’in.

ABD, füze atışıyla bir Suriye uçağını düşürdü. İlk günlerde önemi anlaşılamadı. Rusya güvenlik kalmadı deyince, kaçışmalar başladı, en önce Avustralya tüydü. “Koalisyon” bu yüzden bile dağılabilir.

Rusya atak yaptı, ABD’ye “haber vermeden” IŞİD yerleşkesini bombalayarak yok etti. Meğerse sorun çok büyükmüş, haber vermemiş ya!

Dahası da var. Uzatmayalım. Amerika bölgede sıkıştı. İnsiyatifi kalmadı.

Trump, ABD’de de sıkıştı. Ona da bir çözüm bulunması lazım. Kurtarılması gerekiyor.

Avrasya dünyasından bayram sevinci gibi bir haber: Hindistan ve Pakistan Şanghay İşbirliği Örgütü’nün tam üyesi oldu (14 Haziran).

Çin Halk Cumhuriyeti’nin “Kuşak-Yol” projesi başka bir bomba, bütün dünya gözünü dikti. Yeryüzündeki en büyük katılımlı uluslararası bir toplantıyla yola çıkan ÇHC, sarsıyor, hayrete düşürüyor, hayranlık uyandırıyor ve aynı zamanda kızdırıyor.

Almanya, ‘ABD’yle ipleri nasıl gevşeteyim’ diye yol arıyor. Haziran bunun tepe noktasıydı.

NATO’nun suyu çıktı. Avrupa, ABD’nin emrindeki NATO ordusunu değil, kendi ordusunu kurmak istiyor. Mayıs sonu NATO toplantısının o günlerde öğrenilemeyen kararları ve bu yüzden toplantının geç anlaşılan amaçları tepkilerini haziranda ortaya çıkardı.

Avrupa Birliği’ne kim sonradan girdiyse pişman olmuş durumda. Kendini kurtarmak isteyenler “exit” kapısına yaklaşıyor. Bu yöndeki sözler de hep hazıranda duyuldu.

Toplam olarak büyük resim nedir?

Astana başarıyla devam ediyor. Asya cephesi sağlamlaşıyor, büyüyor, kendine güveni artıyor. Türkiye’ye “rezervasyon” yapılmış, saldalyesi hazır, ‘bir an önce gelsin, kavuşalım’ deniyor.

Atlantik cephesi çözülmenin eşiğinde.

“Batı uygarlığı” yerini başka bir uygarlığa bırakıyor.

Bütün bunları bugüne kadar anlamayanlar da herhalde bu haziranda anladı. Gene de anlamayan kaldıysa tıbbi müdahale ihtiyacı doğmuş demektir!

Bunları da sevebilirsiniz