Yaşar Kemal
onun için
“Dil Anamız”
diyordu… O dediğim
Sevgi
Özel
. Türkçe emekçisi, dilbiliminde uzman bir yazar, yurttaşlık bilincini kadınların dirilteceğine inanan, bu yolda çalışmalarını yıllardır sürdüren, Dil Derneği Başkanı, aydın insan…
Önceki gün 2017 PEN Duygu Asena ödülünü Alman Kültür Merkezi Kütüphanesi’nde ona verirken
Duygu
Asena
’yı andık, Cumhuriyet devrimlerini, kadınların eşitlik mücadelesini, direnme güçlerini yücelttik.
Sevgi Özel bir köyde doğmuştu, okuma yazma bilmeyen bir anayla çifçi bir babanın tek kızıydı.
“Küçükken 3 ağabeyimin çok özgür
olduğunu düşünür, üzülürdüm. Gökkuşağının
altından geçersem, erkek olacağıma
inanırdım. Her yağmur sonrası
gökkuşağını beklerdim. Birçok kez gökkuşağı
oluştu, ben koştum; gökkuşağı
uzaklaştıkça ben büyüdüm. Büyüdükçe,
okudukça,
Atatürk
’ü ve devrimleri tanıdıkça,
Türkçenin müziğini içselleştirdikçe
kendi gökkuşağımı oluşturdum.”
Kadınların gökkuşağı devrimler
Sevgi Özel’e göre Cumhuriyet’le gelen devrimler, özellikle kadınlar açısından gökkuşağıydı…
Çocukken, çocuklarını döven komşularla çatışan Sevgi Özel, nicedir, Atatürk’le, devrimlerle hesaplaşarak, ülke çocuklarını ve kadınlarını ağlatan, en çok kadınlara bedel ödeten, laik eğitime, Türkçeye savaş açanlara karşı direniyor, onlarla çatışıyor.
“Bir tutam saçın, kılık kıyafetin, kahkahanın
karşı cinsi, hatta aile içindeki insan
görüntülü yaratıkları kışkırttığı, kadın
ve çocuklara cinsel saldırıların boyutlandığı
günümüzde beni çıldırtan kadınların
aymazlığı, ikiyüzlülüğüdür. Yaşadığım
sürece gerici, ikiyüzlü siyasayla
savaşımı sürdüreceğim. Bu nedenle
bu ödül Duygu Asena’ya, onu unutturmadan
bütün savaşımcı kadınlara gönül
borcumu pekiştirdi.”
Ödül töreninde Sevgi Özel’in son sözleri ise şöyleydi:
“Cumhuriyetin değerleriyle
yetiştim; Cumhuriyete borcum
var; bu nedenle Cumhuriyet, demokrasi,
adalet, bilim sanat, özgürlük
karşıtlarına yaşadığım sürece HAYIR diyeceğim…”
Bedel ne olursa olsun
Beni en çok şaşırtan, kitaplarıyla, yazılarıyla farklı kuşaklara yurttaşlık bilincini öğreten Sevgi Özel’in, ilk kez bir ödül alıyor oluşuydu… Değerbilmezliğimizin bir örneği ve kimi kazanılmış hakların neden parmaklarımızın arasından kayıp gittiğine dair hepimizin üzerinde durması, düşünmemiz gereken bir gerçekti.
Sevgi Özel, ödülünü
İnci Asena
ve
Nazım
Alpman
’ın elinden alırken, hepimiz hapisteki meslektaşları anmadan edemedik.
Tören boyunca en çok eksikliğini duyduğumuz kişi ise hiç kuşkusuz
Turhan
Günay
’dı… Kitap kurdu, edebiyat dünyamızın soylu efendisi ama aynı zamanda tepeden tırnağa halk çocuğu Turhan Günay, Sevgi Özel’in bin yıllık arkadaşı, dostuydu! (Turhaaaaaan! Sana sesleniyorum: Sana tonlarca sevgi yolladık. Duydun değil mi?)
Bir 8 Mart haftası daha sona erdi. İstanbul’un göbeğinde Bilgi Üniversitesi’nde tekbir getirerek kadınlara saldıranlar serbest bırakıldı. Yaralanan kadınlar hastanede…
ABD’de New Jersey’de AKP’nin düzenlediği etkinlikte eski bakan
Sema
Ramazanoğlu
’na, (hani bir kerelikten bir şey olmaz demekle ünlenen bakana) Ensar Vakfı’nda yaşanan çocuk tecavüzleri soruldu. Vay efendim sen misin soran!
Soruyu soran iki kadın tekme yumruk darp edilip salondan çıkarıldı, neredeyse linç ediliyorlardı…
Bunlar gibi daha nice örnekler yaşandı bu hafta boyunca…
Diyeceğim, kadınların sorgulamasından, konuşmasından, sokağa dökülmesinden AKP hâlâ çok korkuyor!
Bu nedenle sakın susmayın! Sorun soruşturun! Hele hele kadınsanız, yurttaşsanız daha çok ses verin! Bedeli ne olursa olsun! Susmayın!