Anketler ve Sandık Düzenbazlığı Söylentileri
HAYIR demenin YASAK olduğu, EVET’in var güçle (devlet olanaklı) desteklendiği eşitlikten, adaletten ve namustan yoksun bu sürece seçim bile denemez gerçekte. Bu süreçte EVETÇİ takım tarafından yapılan seçeneklerin sunulmasından öte zorlama kampanyasıdır. Hollanda ve Almanya’da doğrudan CB RTE tarafından kurgulanan senaryo gereği yaşananlar ülkemizin saygınlığının sıfırlanması pahasına EVET oyu devşirmeciliğinde varılan noktanın ibret belgeleridir. Örnekleri çoğaltmak, dehşeti büyütmek olasıdır.
Ancak, gelinen noktada millete güvenmek ve bununla da yetinmeyip o güvenin yansımasını sağlayacak bir tutum sergilemek gerekmektedir.
Boş teneke örneğince çok gürültü çıkartmayı hüner bilen EVETÇİ’lik karşısında HAYIRLI yurttaşların sergilediği ölçülü ve olgun duruş son derece yerindedir. EVET uğruna ülke saygınlığını hiçe sayabilenlerin şiddet ortamından beslenmeyi göze alabilecekleri düşünüldüğünde bu duruşun değeri daha da iyi anlaşılacaktır.
HAYIRLI cephenin HAYIRCI üyeleri olarak daha çok çalışmak, bir an olsun gevşememek durumundayız.
16 Nisan’a yaklaşırken birkaç önemli noktaya değinmekte yarar var!
İlk olarak, geçmişte anketler yoluyla yaratılan baskı bu referandum sürecinde vidaları gevşetme yöntemi olarak kullanılıyor. Anketlerde HAYIR’ın önde gittiği yansıtılarak HAYIRLI kimselerin rehavete kapılması amaçlanıyor. Anketleri elbette okuyalım, bilelim. Hatta, anket sonuçlarının yüzümüzü güldürmesinde de sakınca yok!
Ancak, bu sonuçların gevşemeye değil çalışmalarımızı daha da tutkuyla sürdürmeye yaraması gerek. Bu iş bitti, gelsin 16 Nisan yaklaşımı tehlikelidir. Tersine, evetçiler gibi işe daha sıkı sarılmalı ve disiplin bozulmamalıdır.
HAYIR ağırlıklı kimselerden oluşan sosyal topluluklarda geçmiş seçimlere de 16 Nisan referandumuna da “DÜZENBAZLIK” yaftası yapıştırılmaktadır. Elbette, geçmişte yaşanmış olabilir bu gibi düzenbazlıklar. Ancak, yaşanmış olsa da ortaya konmadığı için bu söylemlerin ne geçerliliği vardır, ne de 16 Nisan’da HAYIR sonucu çıkmasına yararı vardır. 16 Nisan referandumundaki düzenbazlık kaygılarını gidermenin yolu bu gibi savları iki de bir de yinelemek yerine uyanık olmaktan geçer. Bu doğrultuda çalışan oluşumlar üzerinden gözlemci ve izleyici olmak en iyisidir. Ayrıca siyasi partiler aracılığıyla da gözlemci olmak söz konusu olabileceği için sandıkların boş bırakılmamasını sağlamak zor değildir. Bu gibi yollarla etkin konum almak yerine düzenbazlığı dilimize dolayarak yerli, yersiz paylaşımlarda bulunmak sandığa gitmemek için gerekçe arayan HAYIRCI kitleyi sandıktan uzak tutmaya yarayacaktır. Güncel bir çalışmaya göre % 85’in üzerine çıkacak her yüzde 1’lik fazla katılım olduğu gibi HAYIR oylarına yansıyacaktır. Ayrıca, bu referandumda seçim çevresi söz konusu değildir. Ülkenin herhangi bir yerinde verilecek bir oy bile havuza dökülecektir. Dolayısı ile bir (1) oy bile kendince son derece değerlidir.
Son söz umutsuzlar topluluğunun sağaltımı olanaksız üyelerine gelsin!
Sizler için “militan iyimserlik” ya da “eylem oranında umut” söylemlerinin yararı olmayabilir. Ancak, hiç olmazsa son 15 günde sessiz kalmayı deneyiniz. En azından olumsuz enerji pompalamaktan uzak durunuz!
Özetle milletimize güveniyoruz! Milletimizin oylarıyla ülkemizi bölen bir niteliğe erişen BAŞKANLIK tiyatrosuna son verilecektir.
Akılcı ve bilimsel düşünen pek çoğumuzun aklına “diyelim ki evet çıktı” olasılığı gelmiyor değildir. İçimizden gelmese de olasılıklardan birisidir.
Böyle bir sonuç da pek çok HAYIRCI’nın düşündüğü gibi dünyanın sonu demek değildir. Mücadele kaldığı yerden sürdürülür. Böylesi sevimsiz olasılıklar söz konusu olduğunda kişilerin insanlık tarihinin aydınlığa çıkan karanlık sayfalarını anımsamaları, anımsamıyorlarsa okumaları biricik öneridir.