Referandum Rehberi

Türkiye “var olma savaşı” verirken Anayasa tartışmalarına boğuldu. Yapılan tartışmaları anayasa ile etiketlemek anayasanın yüce ruhuna da aykırı. Ama konulan bu adı silmek de eldeki olanaklarla olası değil.

Anayasa değişikliği tasarısının TBMM görüşmeleri ve oylamaları sırasında sahnelenen tiyatro bile bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesi’nce iptaline yeter de artar! AYM’nin güncel bileşimi gözler önüne getirildiğinde bu olasılığın yüksek olmadığı da gerçektir. Bu olasılık neredeyse olmadığı için TBMM’de tiyatro oyunu sahnelenebilmiştir dersek yanılmamış oluruz.

Anayasa adındaki yasayla özdeşleştirildiğinde yanılsama kendisini göstermiş olur. Yasaysa eğer güncel gereksinimlere göre kolayca değiştirilebilir. Bu da parlamento tarafından her hangi bir yasa için söz konusu olabilecek yasalaştırma yöntemini akla yakın kılabilir.

Oysa Anayasa’nın her hangi bir yasa olmadığı, aynı zamanda bir Toplumsal Sözleşme olduğu göz önünde tutulursa geçtiğimiz günlerde TBMM’de sergilenen tiyatronun geçersizliği anlaşılmış olur.

Gelinen noktada Anayasa değişikliği Anayasa’ya aykırı yol ve yöntemler kullanılarak TBMM’den geçirilmiştir. AYM’nin bu aykırılıkları değerlendirme ve bunlara dayanarak iptal kararı vermesi olasılığı piyangoda büyük ikramiyenin rastlaması kadar düşük olasılıktır.

Milletvekilinin kendi varlık nedeni olan TBMM’yi ortadan kaldırmaya yardımcı ve katkıcı olabilmiş olmasının eşyanın doğasına aykırı olduğuna kuşku yoktur. Bu durumda iş başa düşmüştür! Her türlü baskıya, yıldırmaya ve kandırmaya karşı eğilip, bükülmeyenler Türkiye’nin varlığına son verebilecek bu duruma karşı harekete geçmek durumundadırlar.

Şu anda onaylamak/onaylamamak halkın elinde olduğuna göre doğrudan halka yönelik çalışma gerekli ve anlamlıdır.

Vereceği oyun rengi belli olanların üzerine çalışılmasının, kapalı kapılar ardında propagandacılık oynamanın kimseye yararı yoktur. Bu yaklaşımın tek ayrıcalığı halkın HAYIR’a yönlendirilmesi için çalışacaklara yönelik eğitim, öğretim verilmesi olabilir.

Bilinçli HAYIR yandaşlarının kendi aralarında kullandıkları dil kararsız durumdakileri etkilemede yetersiz olabilir. Hatta bu dil kimi zaman tersine sonuçlara bile yol açabilir.

Öncelikle hem Evet hem de HAYIR oyu vereceklerin arasında siyasi yelpazenin hemen her eğiliminden insanlar olacağı akıldan çıkartılmamalıdır. Örneğin, HAYIR yanlısı bir sol eğilimlinin kullanacağı sol söylemler ortadaki ya da sağa eğilimli kimseleri Evet demeye yöneltebilir.

Diğer yandan, 15 Temmuz darbe girişiminin ortaya çıkarttığı gerçek de bu halkoylamasını etkileme potansiyeline sahiptir. Gerekçe ne olursa olsun! HAYIR cephesi cemaatçilikle hiçbir şekilde yan yana bulunmamalıdır. HAYIR’a eğilimlileri olumsuz yönde etkileyecek kötü bir sicildir cemaatçilik. Meclisini bombalayabilmiş, halkın üzerine ateş açabilmiş bir gözü dönmüşlüğe dokunanın yanacağı kesindir.

Bir başka önemli nokta etnik ayrılıkçılık ve onun siyasetteki uzantısı HDP ile ilişkilerdir. Tıpkı cemaat gibi HDP/PKK de uzak durulması, yan yana gelinmemesi gereken bir başka yapıdır. Kanlı eylemleriyle son bir buçuk yıla bir kez daha damga vuran PKK ile arasına mesafe koyamayan HDP’yle birliktelik bir yana; yan yana duruyor izlenimi vermek bile intihara eşdeğer bir hata olacaktır.

Son olarak!

Ülkenin esenliği ve yok olmasının önüne geçmede bir başka önemli ayrıntıya değinmekte yarar var. Türkiye’de muhalefet edenlerin, muhalif konumda bulunanların geçmişte sıkça düştüğü hataya bu kez düşmemesinde yarar vardır. Karşıtlaşmanın omurgasını RTE olarak belirlemek geniş kitlelerde savunma düzeneğini harekete geçirmekte; RTE çevresinde birleşme ve yoğunlaşmaya yol açabilmektedir. Yaşamsal halkoylamasında hiç olmazsa pragmatik gerekçelerle bundan uzak durulmasında yarar vardır. HAYIR oyları yararına stratejik bir duruş olacağı göz ardı edilmemelidir bu farklı duruşun.

Çabaladığımız yönde HAYIR çıkması durumunda Türkiye derin bir nefes alacaktır. Hatta, uzunca aradan sonra Cumhuriyet moral kazanacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkma kararlılığındakilerin yenilmezliği efsanesi sona erecektir.

Evet çıkması durumunda ise ülkenin bölünmüşlüğü ve felakete giden yürüyüşü TBMM üyelerinden sonra halk tarafından onaylanmış olacaktır. Ancak, oranı ne olursa olsun Türkiye’nin Evet’i özümsemesi söz konusu olamayacaktır. Evet, kendi heveslilerinin de sonunu getirecektir. Türkiye’nin bu durumdan olumsuz etkilenmemesi olasılık dışıdır.

Özetle, HAYIR için çalışmak, çabalamak yaşamsal önemdedir.

Elbette, akılcı, sabırlı ve sonuç alıcı yöntemlerle…



Bunları da sevebilirsiniz