Teknoloji ve Eğitim

Teknoloji her geçen gün artarak hayatımızın önemli bir parçası olmaya devam ediyor. İlk cep telefonu 1973 yılında Martin Cooper tarafından geliştirilmiş olsa da kullanımının yaygınlaşması 1990’lı yılları bulmuştur. Ülkemizde ise cep telefonu 1994 yılında kullanılmaya başlandı. Aradan geçen zaman içinde telefonun kullanımı oldukça değişti. İlk zamanlar sadece arama yapmak için kullandığımız telefonlarımız, şu anda küçük birer bilgisayar olarak farklı işlemler yapmamıza olanak sağlıyorlar. Ve bu da bizim alışkanlıklarımızın değişmesine neden oluyor. Örneğin önceden yakınlarımızdan haberdar olmak için yazılan mektupların, kartların yerini sosyal medyada paylaştığımız iletiler, fotoğraflar alıyor. Ve tüm bunları sadece telefonlarımızla yapabiliyoruz. Peki, teknoloji ve telefonlar bu kadar hayatımızın içindeyken onları çocukların eğitiminden uzakta tutmak ne kadar doğru? Birçok aile ve öğretmen cep telefonlarının, tabletlerin çocukların dikkatini dağıttığını, onların öğrenimini etkilediğini soyluyor. Hatta her gün internette karşımıza bunlarla ilgili birçok yazı, paylaşım çıkıyor. Peki, bununla savaşmak yerine bu teknolojiyi çocukların eğitimi için kullanmak daha mantıklı olmaz mı? İşte eğitim için kullanılabilecek uygulamalardan bazıları ve olası kullanım şekilleri. Bu uygulamalar bilgisayarlarda, tabletler de ve hatta cep telefonlarında kullanılabilir. Simülasyonlar TDK’nin tanımıyla benzetimlerdir. Dijital ortamda gerçek dünyada olan bir sürecin benzetilmesine denir. Simülasyonlar özellikle öğrencilerin gözlemlemeyeceği olayları –süre nedeniyle veya boyutlar nedeniyle– anlamasında oldukça yardımcı olabilirler. Mesela öğrenci rahatlıkla bit atomun yapısını ve isleyişini simülasyonlar yardımıyla gözlemleyebilir. Eğitici oyunlar da yine simülasyonlar kullanılarak, öğrencinin gerçekte yapmasının tehlikeli olduğu bir deneyi yapmasına olanak sağlayabilir. Örneğin çeşitli kimyasallarla yapılan deneyler. Popüler video kanalları da birçok eğitici video bulundurmaktadır. Öğretmenler bu kanalları kullanarak öğrencilere gerçek hayattan kesitler sunarak öğrettikleri konuları pekiştirebilirler. Yine öğretmenlerin fikir alışverişi yapabileceği bir çok forum vardır. Bu forumlarda öğretmenler aktiviteleri, fikirleri ve hatta sorunlarını paylaşarak öğrencilere en iyi şekilde eğitim vermeye çalışmaktadır. Lave ve Wegner’in de söylediği gibi öğrenmek bir topluluğa uyum sağlayarak, orda öğrendiklerini hayatinin bir parçası haline getirmek demektir. O halde hayatımızın bir parçası olan teknolojiyi kopartıp atmaya çalışmak yerine onu akıllıca nasıl kullanacağımızı bilmek gerek. Sonuçta eğitimde asıl olan öğrenci ve öğretmendir, teknoloji, telefonlar, tabletler, web siteleri aynı kalem, defter gibi birer araçtır. Kaynaklar: 1) https://en.wikipedia.org/wiki/History_of_mobile_phones#The_cellular_concept 2) http://www.mobiletisim.com/dosyalar/cep-telefonunun-tarihcesi 3) http://www.tdk.gov.tr 4) Lave, J., & Wenger, E. (1991). Situated learning: Legitimate peripjeral participation. New York, NY: Cambridge University Press

Bir cevap yazın