Kaçmayacağız ve Korkmayacağız

Nazım bir şiirinde «tavşan korktuğu için kaçmaz kaçtığı için korkar” der.
13 yıldır ülkeyi ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen AKP hükümeti insanları daha çok korkutmak daha da fakirleştirmek amacıyla devamlı hamleler yaparak amacına ulaşmaya çalışmaktadır.
Nihayet 7 Haziran seçimleri ile bir parça gerileme gösterseler de yeniden harekete geçtiler. Her şey eski hamam eski tas.
7 Haziran seçimlerinin ortaya koyduğu tabloda MHP yeniden AKP’ye koltuk değneği olmaya soyunmuş, bazı aymazların sol olarak tanımlayarak oy verdiği etnik kökenli ABD-İsrail projesi olan HDP (PKK’nın siyasi uzantısı) hala İstiklal Marşına, Atatürk’e, Türk Bayrağına saldırmaya devam etmektedir. Daha önce Türk Bayrağını yaktıkları, Atatürk heykellerini parçaladıkları gibi,
Bu ne utanmazlık hem göğsünüze ay yıldızlı TBMM rozeti takacaksınız, TBMM de yemin edeceksin
Atatürk’e saygı duruşunda dışarı kaçacaksın, TBMM de söylenen İSTİKLAL MARŞINI söylemeyeceksin. Olmadı İstiklal Marşını bir dayatma olarak göreceksin ve hala talimatları bebek katili Öcalan’dan, Kandil’deki eli kanlı katillerden alacaksın sonrada Türkiye partisiyiz diye ortalarda dolaşacaksın.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım bu olayların tek nedeni, karşımıza çıkan sorunlardan kaçmak, bana değmeyen yılan bin yaşasın safsatasını benimseme, bana necilik olgusu ve sonuç ortada,
13 yıldır gerici ortaçağ kalıntısı. 12 Eylül’ün dayatması AKP, tüm Cumhuriyet kazanımlarını yandaşlarına, Emperyal güçlere ve Arap şeyhlerine peşkeş çekerek ülkeyi talan etmişler ve ettirmişler.
Şimdi Ünlü ozanımız Enver GÖKÇE’NİN Bir Milli Kurtuluş Türküsü şiirine göz atalım.
Zalım!
Hemi de kötü dinli gavur,
Nasıl da bağdaş kurmuş toprağıma
Gülümü harmanımı savurur!
Kara gözlerini
Sevdiğim oğlan,
Bize oldu olan
Topla Antep´i, Çukurova´yı
İzmir´i, Urfa´yı, Konya´yı,
Haydi ha!
Ne durursun Munzur!
Engini de deli gönül engini
Kutluyalım şol kurtuluş cengini
Hayını,
Kompradoru, pezevengini,
Vur
Kara yeğenim vur!
Evet ülkemizin tüm kazanımlarını ele geçiren bu karanlık güçler gülümüzü harmanımızı savurmaya, kardeşi kardeşe kırdırmaya devam etsinler. Bizler yine sorunlardan kaçalım, kaçtıkça da korkalım çocuklarımızın, torunlarımızın, güzelliklerimizin geleceğinden.
Oysa yıllar önce Ahmet Arif Yazmış kurtuluş reçetesini, ANADOLU Şiirinde, Kaçmamayı- korkmamayı. Yolsuzlukların, hırsızlıkların, rüşvetinve namussuzlukların üstüne gitmeyi,
Anadolu şiirinden bir bölüm.
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip…
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne – üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının…
Dayan kitap ile
Dayan iş ile.
Tırnak ile, diş ile,
Umut ile, sevda ile, düş ile
Dayan rüsva etme beni.
Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
Namuslu, genç ellerinle.
Kızlarım,
Oğullarım var gelecekte,
Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim,
Bir umudum sende,
Anlıyor musun ?

Nazım bir şiirinde «tavşan korktuğu için kaçmaz kaçtığı için korkar” der.

13 yıldır ülkeyi ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyen AKP hükümeti insanları daha çok korkutmak daha da fakirleştirmek amacıyla devamlı hamleler yaparak amacına ulaşmaya çalışmaktadır.

Nihayet 7 Haziran seçimleri ile bir parça gerileme gösterseler de yeniden harekete geçtiler. Her şey eski hamam eski tas.

7 Haziran seçimlerinin ortaya koyduğu tabloda MHP yeniden AKP’ye koltuk değneği olmaya soyunmuş, bazı aymazların sol olarak tanımlayarak oy verdiği etnik kökenli ABD-İsrail projesi olan HDP (PKK’nın siyasi uzantısı) hala İstiklal Marşına, Atatürk’e, Türk Bayrağına saldırmaya devam etmektedir. Daha önce Türk Bayrağını yaktıkları, Atatürk heykellerini parçaladıkları gibi,

Bu ne utanmazlık hem göğsünüze ay yıldızlı TBMM rozeti takacaksınız, TBMM de yemin edeceksin

Atatürk’e saygı duruşunda dışarı kaçacaksın, TBMM de söylenen İSTİKLAL MARŞINI söylemeyeceksin. Olmadı İstiklal Marşını bir dayatma olarak göreceksin ve hala talimatları bebek katili Öcalan’dan, Kandil’deki eli kanlı katillerden alacaksın sonrada Türkiye partisiyiz diye ortalarda dolaşacaksın.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım bu olayların tek nedeni, karşımıza çıkan sorunlardan kaçmak, bana değmeyen yılan bin yaşasın safsatasını benimseme, bana necilik olgusu ve sonuç ortada,

13 yıldır gerici ortaçağ kalıntısı. 12 Eylül’ün dayatması AKP, tüm Cumhuriyet kazanımlarını yandaşlarına, Emperyal güçlere ve Arap şeyhlerine peşkeş çekerek ülkeyi talan etmişler ve ettirmişler.

Şimdi Ünlü ozanımız Enver GÖKÇE’NİN Bir Milli Kurtuluş Türküsü şiirine göz atalım.

Zalım!

Hemi de kötü dinli gavur,

Nasıl da bağdaş kurmuş toprağıma

Gülümü harmanımı savurur!

Kara gözlerini

Sevdiğim oğlan,

Bize oldu olan

Topla Antep´i, Çukurova´yı

İzmir´i, Urfa´yı, Konya´yı,

Haydi ha!

Ne durursun Munzur!

Engini de deli gönül engini

Kutluyalım şol kurtuluş cengini

Hayını,

Kompradoru, pezevengini,

Vur

Kara yeğenim vur!

Evet ülkemizin tüm kazanımlarını ele geçiren bu karanlık güçler gülümüzü harmanımızı savurmaya, kardeşi kardeşe kırdırmaya devam etsinler. Bizler yine sorunlardan kaçalım, kaçtıkça da korkalım çocuklarımızın, torunlarımızın, güzelliklerimizin geleceğinden.

Oysa yıllar önce Ahmet Arif Yazmış kurtuluş reçetesini, ANADOLU Şiirinde, Kaçmamayı- korkmamayı. Yolsuzlukların, hırsızlıkların, rüşvetinve namussuzlukların üstüne gitmeyi,

Anadolu şiirinden bir bölüm.

Öyle yıkma kendini,

Öyle mahzun, öyle garip…

Nerede olursan ol,

İçerde, dışarda, derste, sırada,

Yürü üstüne – üstüne,

Tükür yüzüne celladın,

Fırsatçının, fesatçının, hayının…

Dayan kitap ile

Dayan iş ile.

Tırnak ile, diş ile,

Umut ile, sevda ile, düş ile

Dayan rüsva etme beni.


Gör, nasıl yeniden yaratılırım,

Namuslu, genç ellerinle.

Kızlarım,

Oğullarım var gelecekte,

Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.

Kaç bin yıllık hasretimin koncası,

Gözlerinden,

Gözlerinden öperim,

Bir umudum sende,

Anlıyor musun ?

Bunları da sevebilirsiniz