CHP Umut Olmalı!

Yakın zamanda CHP içinde önemli bir hareketlilik başlayabilir. Çünkü CHP seçmeninde her geçen gün daha da artan umutsuzluğa, yaklaşan seçimlerden önce müdahale etme gereğine inananlar var.

Gerçekten de CHP’liler arasında, giderek artan karamsar bir hava egemen.

Hangi CHP’li ile konuşsanız – neredeyse söz birliği etmişçesine- partinin geleceğinde bir umut ışığı göremediğini söylüyor…

4 SEÇİM, 4 KAYIP

Kılıçdaroğlu’nun başlangıç döneminde CHP’de yöneticilik yapmış olan bir kişi, «Halimiz duman!” diyor ve devam ediyor;

«Kılıçdaroğlu, tam 4 yıldır CHP’nin başında. Bu süre içinde 4 kez seçim ya da referandum kaybetti. En son ‘çatı aday’ konusunda duvara toslayınca da, yitirmiş olduğu özgüvenini yeniden kazanabilmek umuduyla kurultaya gitti…”

Konuşmasının burasında gülmeye başladı…

«Neden gülüyorsun?” diye sordum.

«Kurultayda, Kılıçdaroğlu’nun hiçbir oyunun içinde olmayacağını sanmıştım. İşte bu saflığıma gülüyorum,” dedi ve konuşmasını sürdürdü;

«Kurultay’da ‘anahtar liste’ oyununu oynadı. Buna rağmen, adaylığı için imza verenlerin önemli bir bölümü ona oy vermedi. Genel başkanlığa yeniden seçilmesine seçildi ama CHP örgütlerinin de artık kendisinden vazgeçmekte olduğunu gördü.”

PİRUS ZAFERİ

Adını vermek istemediğim bu eski yönetici haklıydı. Çünkü Kılıçdaroğlu, dışa karşı yaşadığı seçim ve referandum yenilgilerinden sonra bir de CHP delegelerinden darbe yemişti. Kurultaydan genel başkan olarak çıkmıştı ama bu ‘Pirus zaferi’ gibi bir şeydi. 1218 delegenin 415’inin ona karşı oy kullanmış olması ve 26 delegenin de- protesto etmek için olsa gerek- geçersiz oy kullanması azımsanacak bir tepki değildi.

Kaldı ki, kurultayda oy kullananların baskı altında olduğunu gösteren önemli bir gösterge vardı;

Kılıçdaroğlu’nu aday göstermek için imza veren 944 delegenin 204’ü, kapalı oy kullanırken Muharrem İnce’ye oy vermişti. Muharrem İnce ise sadece 177 delege tarafından aday gösterilmesine karşın 415 oy almıştı.

KURULTAYDA «KORKU” EGEMENDİ

Her ikisinin adaylığı için imza verenlerin kapalı oy kullanırken karar değiştirmeleri ancak ‘korku’ ile açıklanabilir.

Evet, bu kurultayda delegeler üzerinde oluşturlan baskı bir korku ortamı yaratmıştı.

Bu korku ortamında kapalı oy kullanımında bile oluşturulan korkunun yönlendiriciliği oldu. Çünkü hangi illerin hangi sandıklarda oy kullandığı belli oluyordu. Ve il başkanlarının delegeleri bu yönde uyardığı söylenmektedir. «Aman dikkat edin! Farklı oy kullanırsak sandıklardan anlaşılır ve hepimizi görevden alırlar!” uyarısının delegeler üzerinde etkisi olmamış mıdır?

PARTİ MECLİSİNE SEÇİLENLERİN ALDIKLARI «KOMİK” OY

Kurultayda, Parti Meclisi’ne seçilenlerin aldıkları oy ise güldürülere konu olacak türden.

Çünkü çoğunluğu, 1218 delegeden ancak üçte birinin oyunu alarak seçilebildi.

CHP tarihinde bir ilk olan bu durum, sadece Kılıçdaroğlu’nun değil, onunla çalışacak olanların da parti örgütü tarafından onaylanmadığını hatta dışlandığını göstermiştir.

«ŞAKA GİBİ” BİR CHP YÖNETİMİ

Bir de, çoğu CHP’linin ‘akıl tutulması’ olarak adlandırdığı bir başka durum var:

Sayın Kılıçdaroğlu’nun PM’ye aldığı kimi isimlerin ilginç profilleri…

Bu bağlamda hemen şu soruyu soralım: Şu anda CHP yönetiminde CHP’li olanlar ve olmayanlar kimlerdir, bilen var mı?

Böyle saçma soru olabilir mi demeyin lütfen. Soruda hiçbir saçmalık yok.

Şimdi de- canınızı yakacak- başka bir soru soralım:

Bugünkü CHP yönetiminde; Atatürk’e, altı oka ve (birinci) cumhuriyet değerlerine bağlı olmayanlar var mı, kimlerdir?

CHP YÖNETİMİ TÜRKİYE’NİN BATISINA SIRTINI DÖNMÜŞTÜR

Lafı dolandırmayalım; Kılıçdaroğlu’nun yeni yönetiminin en az yarısının, CHP değerlerinde buluşanlardan değil, AKP’nin hayat vermeye çalıştığı «açılım projesinde” buluşanlardan oluştuğu açıkça görülmektedir…

Atatürk’e «kefere” diyen mi ararsın…

Ülkenin bölünmesini doğal bir süreç kabul ederek, bu süreçte rol kapmaya çalışan mı…

Ya da Atatürk’ün kurduğu cumhuriyeti numaralandırarak, onu yıkmaya çalışanların ekmeğine yağ sürenler mi…

«Ben, Dersimli Kemal! Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın uygulanmasını destekleyeceğim,” diyen Kılıçdaroğlu, zaten birçok şeyi özetlemiş olmuyor mu?

SADECE DOĞU CHP’YE YETER Mİ?

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu nedense yüzünü hep doğuya dönerek konuşuyor…

Bu nedenle olacak, batıda nelerin olup bittiğinden habersiz; ne görüyor, ne de duyuyor.

Oysa Türkiye’nin aydınlık batısı, Sayın Kılıçdaroğlu’nun tavrından da, ekibinden de, söylediklerinden de, çok ama çok rahatsız…

Sayın Kılıçdaroğlu’nun, çevresinde bulunan sağ kökenli millici olanları bile temizleyerek CHP’yi açılımcılarla yönetmeye kalkması rahatsız ediyor herkesi.

Sayın Kılıçdaroğlu, Aytun Çıray’ı MYK’ya alırken onun millici olduğunu ve onun açılım politikasına uymayacağını bilmiyor muydu?

Ayrıca, ona yaptığı bu muamele insani açıdan hoş muydu?

Altmışıncı dakikada maça giren ama yetmişinci dakikada oyundan alınan bir oyuncu gibi, Aytun Çıray’ı sadece birkaç ay MYK’da ‘konuk’ etmenin, onun onurunu kıracağını Kılıçdaroğlu hiç düşünmedi mi?

PİŞMANIM…

Sayın Kılıçdaroğlu CHP’ye genel başkan olduğunda ona destek verenlerden biriydim. Çünkü onun Gandhi benzeri bir bilge tavrı var gibi gelmişti bana. Ayrıca o bilgeliğin altında, CHP’nin ve Türkiye’nin kırmızı çizgileriyle uyum içinde bir kişiliğin de bulunduğunu düşünüyordum.

Bu düşünceyle, ilk aylarda gösterdiği seçim performansını beğeniyle izlemiş ve onun parti başkanlığından ‘önderliğe’ doğru gitmekte olduğunu bile yazmıştım…

Yanılmışım! Kılıçdaroğlu’nun, lider olmak bir yana parti başkanlığında bile zorlandığını görmek üzücüdür…

2015 SEÇİMLERİ

Bir komutanın ‘Pirus zaferi’ kazandığından söz edildiğinde, o komutan artık ikinci bir savaşa giremez diye düşünülür. Girerse, geri kalan her şeyini yitirmesi kaçınılmaz olur…

Her seçimde beklenenin çok altında kalan ve ‘anlamlı artış’ beklentisi ile küçük rakamlara tutunmaya çalışan bir CHP Genel Başkanı, artık zamanını doldurmuş demektir.

«Hele bir seçim olsun. Ona göre gideriz ya da kalırız!” diye düşünüyorsa, bu düşünce kendisine yarar sağlamayacağı gibi CHP’ye de zaman ve güç kaybettirecektir.

Önemli iç ve dış tehlikelerle karşı karşıya olan Türkiye’nin, Atatürk ilkelerine ve ülke bütünlüğüne sıkı sıkıya sahip çıkacak bir CHP’ye her zamankinden daha çok gereksinimi vardır.

CHP’nin bu özelliklerine kim sahip çıkacaksa, CHP’yi yönetmeyi o hak etmiş demektir….

Bunları da sevebilirsiniz