Okumasak Da Dinlesek

Okumayan bir ülke olduğumuz son haftalarda iyiden iyiye ortaya çıktı. Farklı gazetelerde köşeyazarlarının söyledikleri, söyleyenlerin işlerinden oldukları; tırlarda bulunan ama bulunamayan silahlarda kendini gösteren kimi iddialar meydanlarda söylendiği değil ancak gizlice dinlendiği ve sosyal medyada paylaşıldığı ölçüde gündemde kendine yer bulabildi.

Gülen cemaati ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yakın isimler arasındaki gerilim ve çekişme nicedir kendini gösterirken seçimlerin yaklaşması ile birlikte maçın son dakikası heyecanıyla herkes son hamlelerini yapmaya, yeni iddialar ortaya atmaya başladı. Hep birlikte bunu sosyal medyadan takip ediyoruz. Bir de daha çok magazin boyutuyla ilgileniyoruz. O kadar ilgileniyoruz ki, ciddiyetini kaybetmeye başladığı noktalar oluyor bu konunun da, başka konularda olduğu gibi.

Öncelikle yöntem bakımından dinlemenin hukuki olup olmadığı kısmını, devamında eğer hukuki ise zamanında gereğinin yapılmayışını ve çok da düşünülmüş bir zamanda sunulmasını yeterince tartışmıyoruz. İkinci olarak içeriği gerçek ise neler yapılması gerektiği ve bir tepkinin verilip verilmeyeceği yönünde bir karmaşa yaşıyoruz.

Tüm bunları bir iddia olarak alıp kenara koysak dahi şu ortaya çıkıyor, bu ülkede biz birbirimizi yüzyüzeyken dinlemiyoruz, mümkünse ‘dinlenmişi var’ denerek önümüze sunulanların daha çekici olduğunu görüyoruz.

Tape’den Kodese: ‘Sus Ulan Polis Dinliyor’

Dinlemelerin eğlenceli yanına duyulabilecek ilgiyi daha önceden farkeden iki gazeteci var: Savaş Akın ve Lokman Dağ. Gerçek polis dinlemelerini alıp 2012’de bir kitap çıkarıyorlar. Siyasiler yok bu kitabın içinde ama uyuşturucu satıcıları, hırsızlar falan var. Kimisi kısık sesle konuşuyor telefonu dinleniyor diye; kimisi önce şifreli konuşup sonra şifreyi açıklıyor ‘bak peynir gönder dedim ama gerçekten peynir gönderme, ötekinden’ benzeri sözlerle açıklıyor söylediklerini.

Bu konuşmalar, sonrasında polisin suçu kanıtladığı çoğu sabitlenmiş suçlara ilişkin konuşmalar. Yazarlar, yaklaşık on bin sayfa içinden, dört yılda; hukukçularla birlikte çalışarak bu kayıtları çıkardıklarını ifade ediyorlar önsözde. Yazıların sonunda da durumun akibeti açıklanıyor zaten. ‘Çete çökertildi’, ‘baskın yapıldı’ şeklinde. Otobüste giderken okunabilecek, çocukken arada baktığımız fıkra kitapları tadında bir kitap. Gördüğü ilgiden olsa gerek ilk kitap 2012’de ikincisi de 2014’te yayımlanmış.

Kitabın arkasında, Zülfü Livaneli’nin ‘böyle bir kitap insanların düşgücünden değil ancak hayatın içinden kaynaklanabilirdi. Çünkü hayat, düşgücünden daha zengin.’ sözlerine yer veriliyor. İnansak da inanmasak da dinlediklerimiz de öyle gibi geliyor: Düşgücünden zengin hayatlar ve hayatta düşgücümüzün üstünde zengin olanlar sayfalarda yerini alıyor.

Tape’den Kodese: ‘Sus Ulan Polis Dinliyor’

Savaş Akın-Lokman Dağ

Postiga Yayınları

2012, 188 s.

Bunları da sevebilirsiniz