Beraber Yürüdünüz!..

Aydınları, askerleri, gazetecileri, bilim adamlarını, muhalifleri, düzmece operasyonlarla, sahte delillerle, gizli tanıklarla cezaevi hücrelerine, hapislere atarken…
Birbirleriyle ilgisiz, birbirini tanımayan, görüşmeyen insanları sabaha karşı gözaltına alırken, çete ve örgüt üyesi yaparken..
Dinlemeler ve takiplerle kişi hak ve özgürlüklerine darbe üstüne darbe vururken…
Türkiye’yi korku imparatorluğuna döndürürken…
Ülkenin varını yoğunu özelleştirmelerle yandaşlara ve yabancılara peşkeş çekerken…
Despotik yönetim adım adım büyürken…
***
Genç subayları, bir ülkenin Deniz Kuvvetleri’nde görevli komutanları fuhuş yapmakla, topluca ajanlıkla suçlarken..
Soruşturmanın gizliliği ihlal edilirken, insanların özel yaşamlarıyla ilgili konuşmalarının yer aldığı iddianameler çarşaf çarşaf yayımlanıp itibarsızlaştırma operasyonları sürdürülürken…
Gazetelerinizde, televizyonlarınızda «onu da tutuklayın, bunu da içeri alın” derken…
Muhalefet belediyelerine özel yetkili mahkemeler aracılığıyla çete davaları açarken…
Ülkeyi dünyanın tutuluklu gazeteciler sıralamasında ilk sıraya sokarken…
***
Terör örgütlerine sıcak, terörle mücadele edenlere soğuk yaparken…
Gezi eylemlerinde gencecik çocuklar ölürken, polis orantısız güç uygularken, gaz fişekleriyle insanların gözleri kör edilirken..
«Polisimiz destan yazıyor” derken…
Parasız eğitim istediği, kırmızı kaşkol taktığı, anma törenlerine katıldığı gerekçeleriyle çocukları, gençleri gözaltına alıp tutuklarken…
Seçim öncesi seks kasetleriyle CHP ve MHP dizayn edilirken…
Asrın yolsuzluğu Deniz Feneri davası örtbas edilirken…
Hepsinde, her birinde ortaktınız, beraber yürüyordunuz bu yollarda…
***
Paralel devlet, yargı ve poliste çeteler, örgütler yok muydu o zaman?
Şimdi öküz öldü, öyle mi?
Yolsuzluk dosyaları, kasetler, tapeler, karşılıklı ağır suçlamalar…
«Ne istedilerse vermiştin” hani.
Dün sizleri iktidara taşıyan dış güçleri, bugün kendinize operasyon yapmakla suçlamalar…
Ne oluyor?
Daha yolsuzluk soruşturması bitmeden devreye girmeler…
«Poliste ve yargıda çete var, örgüt var, komplo” demeler…
Bu suçlama doğruysa hani bunun soruşturması? Görev değişikliği ve atamalarla çete ve örgüt yapılanması dağıtılmış mı oluyor bu durumda ?
***
Dindarlık, inançlı olmak!
Sosyal medyada tıklama rekoru Gülen’in, «Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın” bedduası bir yanda, «devletin içindeki çetelere müsaade etmeyeceğiz, didik didik onları inlerinden çıkaracağız” diyen Erdoğan’ınki diğer yanda.
Dindar ne yapsın şimdi?
Cemaat diyor ki:
«Firavun, nemrut, seviyesiz, şer cephesi, harami, kara ruhlu, kara vicdanlı, çirkin, seviyesiz!”
AKP diyor ki:
«Paralel devlet, çete, şebeke, eşkıya, kirli oyun, edepli ol, uluslararası merkezlerin taşeronu…”
Millet ne desin artık?

Aydınları, askerleri, gazetecileri, bilim adamlarını, muhalifleri, düzmece operasyonlarla, sahte delillerle, gizli tanıklarla cezaevi hücrelerine, hapislere atarken…

Birbirleriyle ilgisiz, birbirini tanımayan, görüşmeyen insanları sabaha karşı gözaltına alırken, çete ve örgüt üyesi yaparken..

Dinlemeler ve takiplerle kişi hak ve özgürlüklerine darbe üstüne darbe vururken…

Türkiye’yi korku imparatorluğuna döndürürken…

Ülkenin varını yoğunu özelleştirmelerle yandaşlara ve yabancılara peşkeş çekerken…

Despotik yönetim adım adım büyürken…

***

Genç subayları, bir ülkenin Deniz Kuvvetleri’nde görevli komutanları fuhuş yapmakla, topluca ajanlıkla suçlarken..

Soruşturmanın gizliliği ihlal edilirken, insanların özel yaşamlarıyla ilgili konuşmalarının yer aldığı iddianameler çarşaf çarşaf yayımlanıp itibarsızlaştırma operasyonları sürdürülürken…

Gazetelerinizde, televizyonlarınızda «onu da tutuklayın, bunu da içeri alın” derken…

Muhalefet belediyelerine özel yetkili mahkemeler aracılığıyla çete davaları açarken…

Ülkeyi dünyanın tutuluklu gazeteciler sıralamasında ilk sıraya sokarken…

***

Terör örgütlerine sıcak, terörle mücadele edenlere soğuk yaparken…

Gezi eylemlerinde gencecik çocuklar ölürken, polis orantısız güç uygularken, gaz fişekleriyle insanların gözleri kör edilirken..

«Polisimiz destan yazıyor” derken…

Parasız eğitim istediği, kırmızı kaşkol taktığı, anma törenlerine katıldığı gerekçeleriyle çocukları, gençleri gözaltına alıp tutuklarken…

Seçim öncesi seks kasetleriyle CHP ve MHP dizayn edilirken…

Asrın yolsuzluğu Deniz Feneri davası örtbas edilirken…

Hepsinde, her birinde ortaktınız, beraber yürüyordunuz bu yollarda…

***

Paralel devlet, yargı ve poliste çeteler, örgütler yok muydu o zaman?

Şimdi öküz öldü, öyle mi?

Yolsuzluk dosyaları, kasetler, tapeler, karşılıklı ağır suçlamalar…

«Ne istedilerse vermiştin” hani.

Dün sizleri iktidara taşıyan dış güçleri, bugün kendinize operasyon yapmakla suçlamalar…

Ne oluyor?

Daha yolsuzluk soruşturması bitmeden devreye girmeler…

«Poliste ve yargıda çete var, örgüt var, komplo” demeler…

Bu suçlama doğruysa hani bunun soruşturması? Görev değişikliği ve atamalarla çete ve örgüt yapılanması dağıtılmış mı oluyor bu durumda ?

***

Dindarlık, inançlı olmak!

Sosyal medyada tıklama rekoru Gülen’in, «Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın” bedduası bir yanda, «devletin içindeki çetelere müsaade etmeyeceğiz, didik didik onları inlerinden çıkaracağız” diyen Erdoğan’ınki diğer yanda.

Dindar ne yapsın şimdi?

Cemaat diyor ki:

«Firavun, nemrut, seviyesiz, şer cephesi, harami, kara ruhlu, kara vicdanlı, çirkin, seviyesiz!”

AKP diyor ki:

«Paralel devlet, çete, şebeke, eşkıya, kirli oyun, edepli ol, uluslararası merkezlerin taşeronu…”

Millet ne desin artık?

Bunları da sevebilirsiniz