Bütün Kavramının İki Anlamı

«HolistikYunanca’da bütün, her şey, tüm veya toplam anlamına gelen holos kökünden türeyip yerleşikleştiği Batı dillerinden Türkçeye bütüncül diye aktarılmış bir sözcüktür.

Oysa benim bu sözcüğü Türkçede Yunanca kökeninden gelen şeklinin yanı sıra bütünsel diye karşılamakta ısrarcı olduğumu yazılarıma aşina olanların çoğu biliyordur sanırım.

Şimdi ben, bütün kavramının Batı dillerinde ayrışma sonucunda oluşmuş iki anlamsal boyutunun Türkçe için de geçerli olduğunu göstererek bütüncülün yerine bütünseli kullanma gereğinin haklılığını ortaya koymak istiyorum.

Ama bütüncül göstergesini benimsemekten kaçınmamın esas nedeni bazı yazarların bu sözcüğü Avrupa dillerindeki Latince kökenli bir sözcük olan «total”in Türkçedeki karşılığı olarak da kullanıyor olmalarıdır.

Hal böyle olunca benzeş ama özdeş olmayan iki kavram ile karşı karşıyayız demektir.

Çünkü total bana göre, «basit aritmetik toplamı” ifade eden bir sözcük olarak bütün kavramının bu bağlamdaki özel durumunu göstermekte olan anlam boyutunu açıklamakta yetersiz kalmaktadır. İki sözcük de her çeşit toplanma veya toplulaşma olgusunda ortaya çıkan bütünü temsil eden son durumu anlatmayı, yani bütün kavramını göstermeyi amaçlamaktadır. Ancak, bildiğim kadarı ile neredeyse Avrupa dillerinin hepsinde toplulaşma olgusunun sonuçları iki ayrı gerçeklik biçiminden kaynaklandığı düşünüldüğünden ortaya çıkan iki ayrı anlam da iki ayrı dil göstergesiyle, yani iki ayrı sözcük ile anlatılmaktadır.

Kısaca söylersek, Batı dillerinde bütün kavramı için «bütün olma” ile olgusu ilgili iki farklı mantıksal durumu anlatan iki farklı anlam göstergesi (sözcük) kullanılarak bu farklılığa dikkat çekilmek istenmiştir.

İki anlamı belirtmek gerekirse; total bütün, parçaların ‘basit aritmetik toplam’ını anlatmak için kullanılmakta iken holistik bütün parçaların toplamı sırasında beliren bir fazlayı da içermekte olan ‘aritmetik olmayan, sinerjik toplam bağlamındaki durumu anlatan ifadedir.

Burada kullandığım sinerji sözcüğü en çok bilinen açıklama şekli ile yaşamın bazı hallerinde iki artı ikinin basit aritmetik toplam olan dört yerine toplama işlemi sırasında fazladan beliren bir «bir” nedeni ile beş ettiğinin mecazen ifadesinde başvurulmakta olan bir terimdir.

Bu anlatımın, Yunan filozofu Aristo tarafından toplu hale gelme sonucunda, böyle fazladan bir «bir”in belirimi ile doğal yaşantı süreçlerinin yaratıcı diyalektik bir nitelik kazandığının açıklanmasında benimsenmiş olan bir kalıp olduğunu anımsatmakta yarar görüyorum.

Öte yandan, konuya sistembilimsel görüngeden bakıldığında bütüncül (=total) sözcüğü ile agrega tipi bir yapının, yani içerdiği bileşenlerin arasında ilişki olmayan bir yapının temsil edildiği görülürken, bütünsel (=holistik) ile dizgesel (sistemik) bir bütün, yani bileşenler arası ilişkileri olan bir yapı anlatılmaktadır. Başka bir deyişle total sözcüğünün temsil ettiği yapı bir sistem değilken, holistik yapınınki bir sistem (dizge) olmaktadır.

Tüm bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere dıştan yekpare görünen bütünlük olgusu ve bütün kavramı belli bağlamlarda içeriksellik yönüyle incelendiğinde iki ayrı anlam boyutu gösteren iki ayrı iç yapının varlığını ortaya koymaktadır: Bunlardan biri agrega, öteki ise dizgedir.

Bu durumu anlatan yazınsal dünyadan güzel bir eğretileme, yani kıyaslayıcı özsel bir örnek deyiş bulmak için iki büyük bilge Mevlana ve Yunus’un sırasıyla dedikleri gibi, «ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” ile «ete kemiğe büründüm Yunus gibi göründüm” özsözlerinden hangisinin daha uygun olacağına karar vermek gerekir.

Takdiri okurun görüşüne bırakıyorum.

Bunları da sevebilirsiniz