Sosyal Demokrat mısınız?

Yapılan kamuoyu yoklamaları bu soruya insanlarımızın % 10’una yakınının «evet” diyebildiğini gösteriyor. Kökü daha eskilere dayansa da; sosyal demokrasi kendisini 2. Dünya Savaşı sonrasında gösterdi. Batı ve Doğu bloklarının varlığında yumuşatıcı ve yatıştırıcı olarak kullanıldı. Sosyalist ülkelerdeki toplumcu anlayış bu yolla kapitalizme (elbette sınırlı olarak) aşılanır gibi yapıldı. Dönemin zorunluluğuydu. Böyle yapılmasa kapitalizmin ayakta durması güçleşebilirdi.

Öte yandan, sosyal demokrasi sivri köşelerden korunma amacıyla da kullanıldı. Sosyal demokrasi, elbisesi giyildiğinde kimselerin ilişmediği bir dokunulmazlığa da kavuşturdu sahibini. Kimi zaman dil alışkanlığı çoğu zaman da bilinçsizlik sosyal demokrasinin sözde de olsa yaşama tutunması anlamına geldi.

Sosyalist sistemin beyaz bayrak çekip, çöktüğü an sosyal demokrasinin de yaşamının son bulduğu an oldu. Geçmişte kalmış olsa da edinilmiş olan olumlu izlenim sonraki yıllarda sosyal demokrasi için hayat öpücüğü oldu.

Pek çoğumuzun belleklerinin de doğrulayacağı örneklere geçelim!

İngiltere’ye uzanalım! İşçi Partisi sosyal demokrat örneğine en uygun partisidir İngiltere’nin. Geçtiğimiz çeyrek yüzyılda hatırı sayılır bir zaman aralığında iktidarda kalmıştır. İngiliz İşçi Partisi başta Irak işgali olmak üzere emperyalist kaynaklı saldırganlıkların önde gelen oyuncusu olmakta sakınca görmemiştir.

Sosyal Demokrasi’nin beşiği sayılan İskandinav ülkelerindeki durum da pek farklı değildir. İngiltere gibi elde silah yollara düşmeseler de iyi günlerde kendileri tarafından yaşama geçirilmiş toplumsal kazanımlar yakın geçmişte yine kendileri tarafından özenle budanmıştır.

Durum Almanya’da da farklı olmamıştır. Öyle ki; anlı şanlı sosyal demokrat partinin pusulayı fazlaca şaşırmış olması bölünmeyi ve Sol Parti adı altında yeni bir oluşumun doğmasını kaçınılmaz kılmıştır.

Son örnek Fransa’dan! Fransa’daki sosyal demokrasi akımı Sosyalist adını taşıyacak denli iddialı olagelmiştir.

Manuel Walls Bask kökenli bir Fransız! Sosyalist Parti’deki kariyer basamaklarını hızla çıkmış! Bugünün Fransa İçişleri Bakanı’dır. Roman karşıtlığı Sarkozy’i bile kıskandıracak bir ataklık içindedir. Böyle davranmak için sosyal demokrat etiketi taşımaya gerek var mı diye mırıldanalım. Ama, asıl soruyu Sosyalist Parti’ye soralım! Böyle birisini taşımak zorunda mısınız? «Yok aslında biri birimizden farkımız…” deseler herhalde şaşırmazsınız.

Durum bu denli yalınken sosyal demokratlık sıfatının ısrarla taşınmak istenmesi bilgisizliğin eseri midir? Kendisine sosyal demokrat yaftası yapıştıran sayısız benzemezin aynı bayrak altında birleşme çabalarını biraz gülümseyerek ama epeyce de üzülerek izlemekteyiz.

Görüldüğü gibi sözü edilse de özü tarihin çöp sepetini boylamış olan Sosyal Demokrasi/Sosyal Demokratlık bugünün çelişkilerine çözüm üretmekten de gereksinimlerini karşılamaktan da çok uzaktadır. Yok hükmünde değilse de geçmişe özlem öğesinden öte bir anlam taşımamaktadır.

Yazıya konu olan soruyu yineleyelim!

«Sosyal Demokrat mısınız?”

Yanıtınız evetse liberal, solcu(!), etnikçi ve tarikatçı bir karışımın içinde olmaya rıza gösteriyorsunuz demektir.

Hayır derseniz «Milli”/”Gayri milli” ekseni üzerinde çok daha gerçekçi ve doğru bir tutum alma fırsatı yakalamış olursunuz.

Bugün için içi boşalmış olduğu kuşkusuz olan bu kavramın sorgulanma zamanı gelmemiş midir?

Bunları da sevebilirsiniz