Andımız Yazarı Dr. Reşit Galip’in Anısına

Dağarcık Türkiye’nin Ekim 2013 Anasayfası’na Enis Musluoğlu,Demokratikleşme Paketi kapsamında kaldırılan «Andımız”ı koymuş bulunuyor. Kendisine teşekkür ediyorum.

Teşekkür etmemin nedeni, benim gibi Rodos doğumlu olan Dr.Reşit Galip’in Anısına sahip çıkmanın ötesinde Türkiye Sınırları içinde bizi birleştiren bir ögeye sahip çıkmasından kaynaklanıyor. Dileğim «Andımız” ın orada hep kalması.

Dilerseniz,önce Türk Kamu Oyu’nda yeterince bilinmeyen Dr.Reşit Galip’in yaşam öyküsünde neler var ,özetleyelim.

Reşit Galip ya da Mustafa Reşit Baydur, 1893’te Rodos’ta doğmuş. İlk ve ortaöğrenimini Rodos’ta tamamladıktan sonra liseyi İzmir’de okumuş. 1911’de İstanbul Tıbbîye Mektebi’ne girmiş. Tıbbiye öğrencisi iken arkadaşları için «Hakikat” gazetesi adlı bir gazete ve «Sivrisinek” adlı karikatür dergisi çıkarmış, İstanbul’da çıkan çeşitli gazetelerde yazıları yayınlanmış. Öğrenciliği devam ederken gönüllü olarak gittiği Balkan Savaşı’nda yaralanmış. Ardından Birinci Paylaşım Savaşı’nda Çatalca ve Kafkasya Cephelerinde savaşmış. Birinci Paylaşım Savaşı sonunda İstanbul’da kurulan Köycüler adlı cemiyetin kurucularından biri olmuş. Cemiyet, köylere yerleşip çalışan on beş gençten oluşuyormuş.

Kurtuluş Savaşı ‘nda köylerde milli mücadelenin propagandasını yapmak için bir örgüt kurmuş.

1923 yılının Mart ayında hekimlik yaptığı Mersin’e gelen Atatürk’ü yaptığı konuşma ile önderi etkilemiş ve iki yıl sonra O’nun önerisiyle milletvekilliğine aday gösterilmiş. 1925 ara seçimlerinde Aydın milletvekilliğine seçilerek meclise girmiş.

Atatürk’ün Fikir Fedaisi

Dr. Reşit Galip’in fikir dünyamızda en çok iz bırakan hizmeti, Bakanlığı döneminde 1933 yılında gerçekleştirdiği Üniversite Reformu’dur.

Atatürk, İstanbul Darülfünu’nun çağdaş bir üniversiteye dönüştürülmesi kararını 1931’de vermişti. Çünkü Darülfünun üniversite olmaktan çıkmış, üstelik Kurtuluş Savaşı’na da uzak durmuştu. Kararın uygulanması Reşit Galip’in bakanlığı sırasında gerçekleştirildi. Darülfünun yerine İstanbul Üniversitesi’nin kurulmasına dair kanun 31 Mayıs 1933’te TBMM’de kabul edildi. Yeni öğretim kadrosunun saptanması için öncelikle 150’ye yakın müderris ve müderris yardımcısının görevlerine son verildi. Yerlerine, Nazi Rejimi’nden kaçan Alman bilim adamları atandı. Ancak yasanın yürürlüğe girmesinden önce kadronun saptanmasına ilişkin yoğunlaşan eleştiriler yüzünden Reşit Galip 13 Temmuz 1933’te bakanlıktan ayrılmak zorunda kaldı.

Karakteri ve Devrimciliğinden Ödün Vermeyen Adam

Dolmabahçe’de Cumhurbaşkanı’nın sofrasında bulunduğu bir gece, Milli Eğitim Bakanı Esat Bey’i eleştirmesi, Reşit Galip’in Atatürk’le tartışmasına neden olmuş, kısa bir süre için ilişkilerini gölgelemişti.

Olayı kısaca özetleyelim:1931 sonbaharında bir gece Atatürk’ün Sofrası’nda Reşit Galip söz alarak Esat Bey’i eleştirir ve gericilikle suçlar. Sofra gerilir ve Atatürk,Bakanı’nı zor durumda bırakan bu çıkıştan hoşlanmaz. Ancak Reşit Galip alttan almaz ve “Af buyurunuz Paşam! Bu, inkılap ve zihniyet meselesidir. Müsaade buyurursanız fikrimizi söyleyelim. Hatta daha ileri giderek diyeceğim ki, sizin huzurunuzda bu sofrada inkılapları zedeleyeceği icraattan bahsedilmesi küstahlıktır, hoş görülemez.”der ve ekler; “Bu kokuşmuş kafayla…”

Bunun üzerine Atatürk’ün sabrı taşar: “Bu sofrada hocama ve bir Milli Eğitim Bakanı’na hakaret etmenize müsaade edemem” der ve « Yoruldunuz, buyurun biraz istirahat edin” diyerek kibarca Reşit Galip’in sofradan ayrılmasını ister.

Bununla birlikte genç devrimcinin yılmaya niyeti yoktur. Yıllar yılı bir efsane gibi anlatılacak çıkışını o an yapar: “Burası sizin değil, milletin sofrasıdır. Milletin işlerini görüşüyoruz. Burada oturmak sizin kadar, benim de hakkımdır.”

Ortalık buz gibi olur ve Atatürk yanındakilere dönüp “Öyleyse biz kalkalım” der. Sofradaki heyet Reşit Galip’i orada bırakıp çıkarlar.

Sonra neler olur? Bu olağanüstü sahnenin devamı daha da ibret vericidir: Reşit Galip bütün geceyi Dolmabahçe Sarayı’nda pencere kenarındaki bir koltukta geçirir.

Atatürk uyandığında Genel Sekreteri’ne Reşit Galip’i sorar. “Sabaha kadar bekledi, mahcubiyetini size iletmemizi istedi. Ankara’ya gidecek kadar borç para istedi. 25 lira verdik” derler.

Atatürk “Ankara’ya gidecek adama 25 lira mı verilir. Bari benim hesabımdan birkaç yüz lira verseydiniz. Cebinde beş parası yok ama karakterinden hiç taviz vermiyor. Parası yok ama cesareti var” diye ekler. Ve çok geçmeden Milli Eğitim Bakanlığı’na 19 Eylül 1932’de Reşit Galip Bey atanır.

Buradan nasıl bir ders çıkaralım? Reşit Galip’i Atatürk nitelemiş. Atatürk’ün liyakate ne kadar değer verdiğini de çıkartabilir miyiz?

Diğer yandan kimileri sıkılmadan Atatürk’ü diktatör olarak nitelendiriyor. Bir diktatöre karşı çıkmak olası olabilir miydi?

Andımız’ın işlevi neydi?

Bakanlığı sırasında ilkokuldan başlayarak öğrencilere Atatürk ilkelerine bağlılık ruhu aşılamaya yönelen Reşit Galip Cumhuriyet 10. yılını doldururken 23 Nisan 1933 sabahı çocuklarına kendi yazdığı bir andı okutmuş ve o gün Çocuk Haftası’nı açış konuşmasında da bu metni tekrar etmişti. Bu konuşmanın ardından Bakanlıkça yayımlanan bir genelge ile Cumhuriyet’in 10. yılından başlayarak okullarda bu ant sürekli hep bir ağızdan okutulmuştur.

Andımız’ın işlevi neydi? Etnisitesi ne olursa olsun Türkiye sınırları içinde yaşamakta olan insanlara Millet bütünlüğü içinde bir ideale yönlendirmesiydi.Bu bağlamda ant,ilkokul öğrencilerinin vatan,Cumhuriyet,Atatürk,Türk Milleti,Saygı ve Sevgi Kavramlarını içselleştirebilmelerinin simgesiydi.

Acaba neden kaldırılmak istendi? «Yoksa Türklük kavramının kaldırılmasıyla altından Ümmetçilik mi çıkarılmak isteniyor?” diye insanın sorası gelmiyor mu?

Bilenleriz vardır. Her devletin «Andımız” e benzer metinleri söz konusudur. Örneğin günümüzde Amerika Birleşik Devletlerİ(ABD)’nde okullara giderseniz sabahları çocukların «ABD’nin bayrağına ve o bayrağın simgelediği cumhuriyete bağlı kalacağıma, herkese özgürlük ve adaletle; tanrının gözetiminde, bölünmez, tek ulus için ant içerim…”sözlerini duyarsınız.

«Andımız” Yazarı Dr. Reşit Galip’i saygı ile anıyorum.

—————————————-

Dr.Reşit Galip için Yener Oruç tarafından kaleme alınmış bir kitap da var: Atatürk’ün Fikir Fedaisi: Dr. Reşit Galip (Güner Y., 2007).

Bunları da sevebilirsiniz