Holistik Bilimin Kökleri, Tarihi ve Mahiyeti (III)

Bu üçlemenin önceki ikinci denemesinde, bütünsellik kavramının entelektüel dünyadaki evrimini tarihsel bakıştan anlatarak bunun parçasallık kavramı ile oluşturduğu çift kutuplu dikotominin modern insan düşüncesinin anlıksallığının evrilişinde birbirini izleyen karşıt nitelikli aşamalara geçiş dönüşümlerini nasıl sağlamakta olduğunu irdelemiştim.

Şimdi üçlemenin bu sonuncusundaysa holistik bilimin daha önce Kadıköy Düşünce Platformu’nun Bloğu’nda yayımlanmış olan yaklaşık 40 denemelik dizisel anlatıda eksiklik olarak belirlenmiş olan yanlarını ele alacağım. Böylece de, holistik bilim için uygulanabilecek bir programın nasıl olması gerektiği hususuna biraz olsun ışık tutarak bu konuda bir aydınlanma olanağı yaratmak istiyorum.

Konuya genel olarak bakıldığında; insan bilimleri ve felsefe, fen ve doğa bilimleri ile sosyal ve antropik bilimler kökeninden gelen kimi düşünürlerce modern bilimin 21. yüzyılda nasıl bir yön alacağı sorusuna cevaplar aranmış olduğu görülür. Bu bağlamla da bilimsel gelecek betimlemesine dayalı pek çok taslam (model) oluşturulmuş, çeşitli görüşler ileri sürülmüş ve de sayısız öngörüde bulunulduğu halde genel tatminkâr bir sonuca varılamamıştır.

Öte yandan, bu ele alışların nerede ise tamamındaki irdelemelerde temel olarak analitik yaklaşım yönteminin benimsemiş olduğu görülmektedir. Buradan da araştırmalarda yaklaşımın veya ele alıştaki kapsam (içerik) genişliğinin etkisinin ve kullanılması gerekip de uygulamaya sokulmamış «tümdengelimsel-tümevarımsal bütünsellik” tarzı bir diyalektik yöntemin eksikliğinin cevapların yetersiz oluşu ile doğrudan ilişkili olduğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır.

Bu bakımdan, içerik yönüyle kümülatif, yöntem yönüyleyse diyalektik olan tümleşik yaklaşım tarzlı holistik bilimselliğin önceki denemelerimde eksik olan yönünü tamamlayan tasarımsal cevaplarla gelecekteki irdelemeler için temel bir çıkış noktasının bulunabileceği kesindir. Buradan hareketle de yapılacak irdelemeler ışığında holistik bilim için bir araştırma, bir geliştirme programı oluşturulabileceğini belirtmek yerinde olur.

Holistik bilim denilen bu heyula konu hakkındaki çeşitli yazılarımda daha önce söylemleştirerek ele almış olduğum anlatısal nitelikte bir açıklama olan «Herşeyi Anlayan Kuram” işte bu zorlukları aşmayı amaçlamaktadır. «HAK” diye kısaltılmış olarak da ifade edilen kuram holistik bilim için ‘eklektik matrisyel soyutlama’ tarzında mantıksal bir çerçeveleme ve içeriksel bir belirlemedir. Ayrıca yukarıda betimlenmiş olan bağlamda konuyu ele almış bir irdelemeler dizisi ile oluşturulmuş bulunmaktadır.

Görüldüğü gibi, holistik bilimin kavramsal tanımlanması, mantıksal çerçevelenmesi, içeriklerin dizgesel sınırlanması ve bileşenleri arası ilişkisel yapılanması tanımlanarak belirlenmiş bulunmaktadır.

Böylece, 21. Yüzyılın yakın geleceğinde hangi büyük resmin daha yüksek bir olasılıkla insanın sistematik-anlıksal düşüncesi için «kuramsal bir maksim” durumuna ulaşacağı sorusuna cevap verilebilir hale gelinmiştir.

Hal böyle olunca, holistik bilim için nasıl bir gelişme (araştırma) programının gerektiği konusu ele alındığındaysa şöyle bir ilerleme ve yol haritasının var olması ve de konuya yaklaşımın doğru yönetilmesi durumunda istenen ve beklenen sonuçlara ulaşmak olanaklı olacaktır:

Bilimler giderekten kümeleşecekler, birbirlerine bağlanacaklar, daha tümleşik bir hal alacaklardır; diğer bir deyişle bilimlerde interdisiplinerlik, multidisiplinerlik ve daha ilerisi olarak da transdisiplinerlik olgusu birbirini izleyerek olağanlaşacaktır.

Bu bilim kümeleri arasında ilk başta oluşacak çelişmeler zamanla azalarak daha üst bir yapı olan omnidisipliner tümleşme ve sinerjik beliriş olarak holistik bilim olgusu apaçık şekilde ortaya çıkarak küresel düzeyde entelektüellerin gündemine oturacaktır.

Daha önce irdelediğim oluşumun başlangıcındaki modüler yapısallığın ilk aşaması olan evrim ve ekoloji bağlamındaki ”sistemler ekolojisi” bileşensel içeriği; kaos ve karmaşıklık bağlamındaki «karmaşık adaptif sistemler kuramı” ise sistemik ilişkileri holistik bilim için betimleyen multidisplinler (çoklu disiplinler)dir. Başka bir deyişle, kaos ve karmaşıklık holistik bilim sisteminin arayüzü olarak ilişkiler ağının dış sınırlarını belirlerken, evrim ve ekoloji bileşenler arası yapısal akışı ve hiyerarşiyi tanımlamakta kullanılacaktır.

Disiplinler arası ve ötesi özlerin bir araya gelişiyle ortaya çıkan «meta esans” ve bu kapsamdaki «ilkesellikler” ise HAK adıyla betimlenerek mantıksal (kuramsal) matris çerçevesi şeklinde bir araya getirilmiş bulunmaktadır.

En sonunda da konuyu bilimsel dizgenin bütünündeki yapısal bileşenler ve bileşenler arası ilişkiler bağlamıyla bir arada açıklayabilmek içinse ”Bilimlerin Periyodik Sistemi” şeklindeki bilimleri kuramsal düzey ilişkileri yönüyle ele alacak olan devasa soyutlayıcı bir yaklaşım kuramı önerilebilecektir.

Yürüyüş kavramını Hegel’in diyalektik düşüncesi için benimsediği anlamı ile kullanarak; holistik bilime doğru yürüyüşün yol haritası genel olarak böyle olmalıdır, böyle olacaktır diyorum.

Bunları da sevebilirsiniz