Sonun Başlangıcı

Bu bir bitişin öyküsüdür.

Sizin eserinizdir.

Kendi ellerinizle yarattınız sonunuzu…

Cumhuriyet değerlerine saldırmanın, Mustafa Kemal Atatürk’le uğraşmanın vebaliyle karşı karşıyasınız.

Ülkeyi talan etmenin, küresel sermayeye daha da bağlamanın, sömürmenin, faşizan uygulamaların bedeli.

Bu milyonların isyanı, direnişi, sizin eserinizdir.

Yarattığınız haksızlıkların, hukuksuzlukların, baskının, ayrımcılığın, ötekileştirmenin, yaşam biçimine müdahalelerin, şiddet söyleminin, susturmanın, korku imparatorluğunuzun çöküşüdür.

Özel yetkili mahkemeler eliyle masumları içeri tıkarak, zulüm ederek kurmak istediğiniz düzen, çare olmadı.

Kadına şiddet, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma, düşük ücretler, kürtaj ve çocuk sayısı müdahaleleri, yasaklar ters tepiyor şimdi…

Yandaş medyanız tel tel dökülüyor, artık insanları güldürüyor!

Sizden olmayanı imha planının, Cumhuriyet değerleriyle hesaplaşmanın faturasıyla yüz yüzesiniz şimdi…

İktidara geldiğinizde 8-10 yaşında olan çocuklarla karşı karşıyasınız şimdi.

Özgürleşmelerini, birey olmalarını istemediğiniz, eğitim sistemiizule, itaatkâr, uyumlu, kul, düzeninize bağlı, kindar ve dinci yapmaya çalıştığınız gençlerin isyanı yükseliyor alanlarda.

O çocuklara, bir zamanlar ortaklık yaptığınız cemaat, «ıslah edilmesi gerekenler, beyinleri elden geçirilecekler” diyor, direnişin ardından.

Ama onlar zıplamayı sürdürüyor özgürlük için…

***

Akil adamlarınıza, bu ülkeyi coğrafyamızda kanlı bir karanlığa sürükleme hesaplarına tepkidir bunlar…

«Eylemlerden ötürü kamu malları harap oluyor” derken, Cumhuriyet boyunca halkın emekleri ve vergileriyle yaratılmış bütün varlıklarını küresel sisteme, sermayeye ve işbirlikçilerinize yağmalattığınız anlaşılmıştır…

«Çevrecinin daniskasıyız, tarihi değerleri koruyoruz” deyip «gelin bizle konuşun” samimiyetsizliğiniz tutmamıştır…

İktidarınız boyunca çevreyi ve doğayı görülmedik biçimde yağmaladınız çünkü. Ne orman, ne dağ, ne deniz, ne de dere bıraktınız bozmadık. Örneklerini versek sayfalar yetmez…

***

Gidicisiniz… Bundan ötürü yandaş safları sıklaştırma telaşındasınız.

Sayılarını ikiye katladığınız polis gücü ve onun yarattığı şiddet de çözüm olmadı.

Avrupa’daki ülkelerin iki yılda tüketmediği kadar biber gazını bir haftada kullanmanız da…

Haklısınız…

Bağırmalarınız, çağırmalarınız, alaylarınız, aşağılamalarınız, öfke nöbetleriniz, tehditleriniz, gözlerinizi kocaman açmanız sökmedi.

«Yüzde 50’yi üstünüze salarız” tehdidine karşı ne diyor Gezi:

«Yol ver insanlık görsünler…”

Bugün bile aynı yöntemleri, kışkırtmaları, tahrik unsurunu kullanıyorsunuz, çaresizliğiniz sergileniyor.

Bile bile yalan söylüyorsunuz.

Toplama ve yığma kalabalıklarla, aynı gün ceket çıkarmadan 8 ayrı miting düzenlediniz.

Ama ne çare?

«Dış güçler var” dediniz «olayların arkasında” yemezler…

O güçler getirdi sizi iktidara, o güçler yıllardır destek oldu koltuklarınıza.

Ama onlar da manzarayı gördüler; kullanım tarihiniz sona eriyor. Tıpkı iktidarınızı yıllardır destekleyen neo- liberalleri, sahte solcuları, sahte demokratları, yetmez ama evetçileri sırtınızdan attığınız gibi yapıyorlar size.

Meydanlarda, sokaklarda uyguladığınız orantısız polis gücüne ve gaza kar?ı yüzleştiğiniz orantısız zekâ ve yaratıcılığa dayanmak, gerçekten güç…

Mizah patlaması ya?anıyor.

Acaba neden?

Fa?ist, baskıcı, dikta düzenlerinde en büyük güç, mizahtır çünkü…

Bunları da sevebilirsiniz