Kürt Sorunu Topraksız Köylüler Sorunudur (1)

Kürt Sorununun Çözümü Toprak Devriminden Geçer

Türkiye’de Kürt Sorunu’na iç dinamikler açısından bakıldığında, sorunun daha çok üst yapısal sorunlar adı verilen konular kapsamında ele alındığı gözlemleniyor. Sorunun temelini oluşturan alt yapı sorunlarının, daha açıkçası terör hareketinin daha çok görüldüğü bölgelerde dirlikle doğrudan bağlantılı olan feodalitenin çözümlenmesi doğrultusunda önermeler ortalıkta gözükmüyor. Bir başka deyişle, sorunun sınıfsal boyutu olan toprak sorunu, adeta saklanıyor. İşin ağırlıklı ancak çözüme kavuşturulması gereken yanı da budur.

Kürt Sorununun Çözümümüne Kürt Yoksulları Müdahil mi ?

Kürt sorununun çözümünde, Kürt yoksullarının sendika, kooperatif gibi emek kitle örgütlerindeki temsilcileri devrede değildir. Topraksız köylüler, marabalar, kentlere yığılmış işsizler, boğaz tokluğuna çalışan işçiler, eğitim olanağı bulamamış gençler, kısaca Kürt yoksulları ortada gözükmüyor. Daha da vahimi, onların ekonomik gereksinmelerine, özgürleşme süreçlerine, kısaca insanca yaşamalarına yönelik ekonomik düzenlemeler ortalıkta yoktur. Onlar adına konuşanlar; meclise girmiş feodal beyler, feodaliteden bağını koparmamış bölgenin sanayi ve ticaret erbapları, özetle Kürt yoksullarından beslenen katmanlardır. Bu katmanlar ve PKK, Kürt yoksullarını kullanıyor. Yoksulların işsiz gençliğine ”Siz Kürt olduğunuz için yoksulsunuz” propagandasını yapıyor. Dağ kadrolarına bu yolla militan bulunuyor. Bir tespit yapalım; Siz hiç Kürt toprak ağalarının çocuklarının dağa çıktıklarını biliyor musunuz? Soruyu,biraz daha yumuşatırsak; «toprak reformu”nu dile getiren iktidar politikacısı var mı?

Kürt Sorunu Toprak Sorunudur

Kürt ayrılıkçı hareketinin egemen olduğu bölgelerde toprak mülkiyeti, aşiret örgütlenmesi altında toprak ağalarının denetimindedir. Ağalara ait topraklarda yoksul Kürt köylüsü, yarı aç, yarı tok varlığını sürdürmeye çalışır. Kimi zamanlar topraklar ile satılır ya da pazarlanır. Seçimlerde oylar kitlesel olarak atılır ve beyler meclise gider. Milletvekilleri, belediye başkanları, genellikle ya toprak ağaları ya da yakınlarıdır. Sanayici ve ticaret erbapları da benzer sınıfsal yapıdadır. Kürt köylülerinin kimileri de toprağa bağlı olmaksızın hayvancılık yaparlar. Ancak onların bir kesimi, güvenlik nedeniyle hayvancılığı bırakmak zorunda kalmıştır. Kentlere gelen yığınlar, sanayi ve hizmet sektörünün yeterince gelişememesi nedeniyle işsizdir. Bölgede eğitim ve sağlık hizmetleri de talebi karşılamaktan uzaktır.

Bu durumda çözüm, bölgedeki feodal yapıyı tasfiye edecek olan ve temelinde toprak devrimini kapsayan «Bölgesel Kalkınma Planı”ndan geçmektedir. Toprak devriminin ilk aşaması, elbette topraksız ya da az topraklı köylülerin yeter genişlikte topraklandırılmasıdır. Aslında T.C. Anayasası’nın 44. maddesi bunu zorunlu kılmaktadır. Ancak, toprak devrimi salt toprak dağıtımını içermemelidir. Aksi durumda dağıtılan topraklar yeniden güçlülerin eline geçecektir. Bunu engellemek için toprak devriminin, tarım işletmelerinin kooperatif örgütlenmesiyle ele alınması şarttır. Burada girdilerin temininden başlayarak çıktıların pazarlanmasına değin kooperatifler temel alınmalıdır. Bir başka deyişle, köylüler kooperatifler ile sanayici olmalıdır. Toprak devrimiyle birlikte bölgede kamu iktisadi kuruluşları eliyle sanayileşmeye ivme kazandırılmalıdır. Böylesi bir yaklaşımda, devlet bölgede de yönlendirici ve yatırımcı olmalıdır. Daha açıkçası «planlı karma ekonomi” uygulanmalıdır. İşsizlik ve yoksulluğun çözümü, liberal ekonominin eline bırakılmamalıdır.

Soralım; «Kürt açılımında toprak devrimini, biraz daha yumuşatırsak; toprak reformunu dile getiren iktidar politikacısı var mı?”

Bunları da sevebilirsiniz