Eski Tas Eski Hamam-İsrail’de Seçim Sonuçları

Geçtiğimiz ay İsrail’de gerçekleşen seçimlere parlamentoda (Knesset) 19 sandalyeye sahip olan Yesh Ahid (Gelecek Var) Partisi damgasını vurdu. İsrail’de onbinlerce kişiyi sokaklara döken ekonomik sorunları, radikallerin askere gitmelerine engel olan yasaya olan tepkileri en iyi okuyanın Lapid olduğu ortada. İlk bakışta partinin kazandığı oy miktarı önemsiz gibi gözükebilir. Ancak unutulmamalı ki Likud Partisi lideri ve koalisyon hükümetinin başını çekecek olan Binyamin Netanyahu Avigdor Liberman’ın Ysrael Beiteinue (Evimiz İsrail) Partisi ile beraber hareket etmesi sonucunda ancak toplam 31 sandalye kazanabildi.

Yesh Ahid Partisi lideri, gazeteci ve «talkshow”cu, ekran yıldızı Yair Lapid’in hükümete mi katılacağı yoksa muhalefette mi kalacağı İsrail’in dini partilerle yapılan ortaklık sonucu oluşacak «dar bir sağ koalisyonla” mı yoksa «merkeze doğru kayan” daha genç bir koalisyonla mı yönetileceğini belirleyecek.

Aslına bakılırsa Yesh Ahid son 30 yılda İsrail siyasal yelpazesinde ortaya çıkan ve kökeni ne İşçi Partisi’ne ne de Likud’a dayanan partilerden biri. Ne var ki, İsrail’de seküler siyonist partilerin siyasal yaşamı hiç de uzun sürmüyor. İki seçim sonrası hala varlıklarını devam ettirmeleri oldukça az rastlanan bir durum. Bunun en önemli nedenlerinin başında, değişimden yana tavır almalarıyla ön plana çıkmalarına karşılık İsrail’in karşı karşıya kaldığı sorunlara kapsamlı çözümler ortaya koyacak net vizyonlardan ve bu vizyonları hayata geçirecek programlardan yoksun olmaları geliyor. Sonuçta koalisyon yaptıkları partinin gölgesi altında ve gündelik siyasi tartışmaların içinde bir süre sonra eriyip gidiyorlar. Nitekim, parlamentodaki ilk döneminde Lübnan ve Gazze’ye savaş açtıran merkez partisi Kadima seçim barajı olan yüzde 2´yi ancak son anda aşarak 2 sandalye ile meclise girdi.

Bunun aksine bir başarı sergileyen tek liderin şimdilik Likud’dan koparak Ysrael Beiteinue Partisi’ni kuran ve Türkiye’de alçak koltuk krizine neden olan yardımcısı Danny Ayalon nedeniyle tanınan önceki hükümetin dışişleri bakanı Avigdor Lieberman olduğu görülüyor. İsrail’in Rusca konuşan kesimine hitap eden Lieberman’ın da bu seçimlerde çareyi koptuğu parti olan Likud’la tekrar birleşmekte bulduğu unutulmamalı.

Solda ise 2011 yılında İşçi Partisi´nin yeni lideri olan ve Netanyahu ile kurulacak bir hükümete girmeyeceğini seçimden önce açıklayan Shelly Yacimovich Partisi’nin oylarını arttırsa da seçim sonuçlarına göre Netanyahu’yu yerinden etme ve Partisi’ni yeniden İsrail siyasetinde ağırlıklı bir konuma getirme yolunda seçmenlerine verdiği sözü yerine getirmekten hayli uzak gözüküyor.

Binyamin Netanyahu, Yair Laipid ve yerleşimcilerin liderliğine soyunan Habayit Hayehudi (Yahudi Ocağı) Partisi lideri Naftali Bennett arasında kurulması beklenen koalisyonun odağında iç sorunların yer alması bekleniyor. Bu durum hiç kuşkusuz Filistin konusundaki statükonun da korunması anlamına gelecek. Zaten Liapid seçimler öncesinde yaptığı açıklamalarda Kudüs konusunda bir toprak paylaşımını asla kabul etmeyeceğini ve İsrail siyasetinde yelpazenin solunda yer alan partilerle ve Arap nüfusu temsil edenlerden hiçbiriyle birlikte hareket etmek istemediğini açıklamıştı. Oysaki bu ikinci unsur işgali sona erdirme konusunda adım atılabilmesi için gerekli.

Partiler düşünüldüğünde yerleşimcileri destekleyenlerin bir tek seçimlerde 12 sandalye çıkaran Bennet’in Partisi olduğu da düşünülmemeli. Aslında parlamentoda temsil edilecek olan tüm partiler dikkate alındığında yeni Knesset’te birçok parlamenterin ya kendisi yerleşimci ya da yerleşimcilere destek veriyor.

Lapid de Bennett de Netanyahu da sosyal ve ekonomik konulara aynı ideolojik pencereden bakıyor ve aralarındaki bazı farklılıklara rağmen Filistin sorunun çözümü konusunda duyarsızlar. Araplar’ın ve Yahudiler’in birlikte temsil edildiği partilerin ise oy kazanmaktan çok uzak olduğu dikkat çekiyor. Bu anlamda parlamentoda temsil edilen yegane parti olan Hadash sadece 4 sandalye sahibi.

Parlamentonun niteliğine baktığımızda altı çizilebilecek bir diğer özellik de İspanya, Portekiz, İtalya, Yunanistan, Türkiye, Kuzey Afrika ve Ortadoğu kökenli Sefarad Yahudiler’in varlığının Almanya, Fransa ve Doğu Avrupa kökenli Eşkenazlar’ın aksine neredeyse esamelerinin bile okunmaması.

Yeni hükümetin herşeyden önce askeri reform taslağı ve orta sınıfı bezdiren ağır vergi yükü vb. konularda belli bir oydaşım sağlamaya çalışması bekleniyor. Likud’un sadece 31 sandalyeye sahip olması, İsrail toplumunun ana konusunu ekonominin teşkil etmesi ve güvenliğe ayrılan bütçede kesintiler yapılması yolundaki beklentiler birlikte değerlendirildiğinde Netanyahu liderliğinde İran’a yönelik bir müdahalenin de bir bakıma önü kesilmiş gibi duruyor.

İsrail parlamento seçimleri siyasal sistemim gidişatını belirlemede iki faktörün ön plana çıktığını bize gösteriyor. Bunlardan birincisi etnisite, ikincisi de ekonomik statü. Yahudiler de İsrail nüfusunun yüzde 20’sine yakın bir oranının teşkil eden Araplar da ekonomik statüleri bağlamında kendi içlerinde alt gruplara bölünüyor. Seçimleri yorumlayan birçok uzmana göre fakir Sefarad Yahudiler aşırı dincileri temsil eden Shas Partisi’ne, daha fazla gelir sahibi olanlar Likud’a, milliyetçi-dindar Aşkanazi Yahudiler Bennett’e, bunların seküler kanadı ise ya sol görüşlü Meretz’e ya Livni’nin kurduğu merkez partisi Hatnuah’a ya da Lapid’in Yesh Ahid’ine oy verme eğilimi taşıyor. Araplar’ı temsile soyunan partiler de yine kendi aralarında dini, liberal ve sosyalist olarak ayrılıyorlar. Kuşkusuz bunun en önemli sonucu parlamentodaki 120 sandalyeden sadece 11’ine sahip olan ve dolayısıyla zaten ülke nüfusu içindeki oranlarının çok altında temsil edilen Araplar’ın bir de kendi aralarındaki farklılıkları siyasete taşımaları nedeniyle Filistin konusunda hükümet üzerindeki etkilerini daha da zayıflatmaları.

Bunları da sevebilirsiniz