Kamu borç krizi ile baş edemeyen Avrupa’dan küçülme haberlerinin ardından yükselen işsizlik haberleri de gelmeye başladı. Avrupa Birliğinde’de işsizlik oranı yüzde 10,4, işsiz sayısı da 25 milyon 254 bin olarak açıklandı. Amerika’da da son açıklanan ekonomik raporlara göre 12 ayda işsizler ordusuna 2 milyon kişi daha katılmış görünüyor.
Avro bölgesinde ilk çeyrekte sıfır büyüme yaşanmıştı. İkinci çeyrekte de ekonominin yüzde 0,4 küçüldüğü açıklandı. Küçülmenin doğal uzantısı olarak işsiz sayısı da işsizlik oranları da artmaktadır. Kamu borç yükü, milli gelirinin yüzde 89’una yaklaşan Avro alanında daralan ekonomilerde işsizlik de tırmanıyor. Küresel krizin hemen öncesinde, 2007’de yüzde 7 dolayında olan AB işsizlik oranı, izleyen yıllarda sürekli arttı ve 2012’nin temmuz ayında yüzde 10,1’i aştı.
Genç yani 25 yaş altı işsizlik oranı AB genelinde yüzde 23’e yaklaşırken sayıları da 5,5 milyonu bulmuş durumdadır. Başka bir ifadeyle Avrupa işsizlerinin yüzde 22 sine yakınını genç işsizler oluşturmaktadır. Avrupa Birliğinde özellikle Avro alanında işsizliğin yıl sonuna kadar yüzde 12’yi bulması çok olası görünmektedir. Artan işsizlik ve her an işsiz kalma korkusu AB yurttaşlarının tüketim ve seyahat harcamalarını kısmalarına yol açarken, Türkiye gibi AB talebine ihtiyaç duyan ülkeler için bu talep kasılması ihracatın ve turizmin küçülmesi anlamına gelmektedir.
Bu kasılmanın sancıları Türkiye’ye de uzandı. Türkiye ihracatında AB’nin payı yüzde 34’ün altına düşerken, Avrupa’dan gelen turistin yüzde 2’ye yakın azaldığı görülüyor. Bu da Türkiye’nin şimdilerde yüzde 9 görünen resmi işsizliğini çift hanelere çıkaracaktır.
Amerikan işgücü piyasasındaki cılız istihdam artışının sektörsel dağılımı incelendiğinde sorunların daha da derinleşeceği gözlemlenmektedir. Amerikan inşaat sektöründeki işsizlik oranı yüzde 11,3 ile sektörün hala durgunluktan çıkamadığının göstergesidir. İmalat sanayi sektörlerinde yaşanan istihdam kaybının ise ağustos ayında 15000 kişiye ulaştığı ve sektörün son üç aylık istihdam artışı ortalamasının sadece 5000 kişi ile son derece cılız olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, Amerikan reel sektörlerindeki büyük durgunluk derinleşerek sürmektedir.
Kendi sınırları içerisinde ekonomisini büyütemeyen Amerika’nın Ortadoğu’ya kanlı projelerle gelmesi, varlığını ve hegemonyasını sürdürebilmesi için kaçınılmazdır. Hedeflediği coğrafyada karşısında güç ve hedef olabilecek tek ülke Türkiye’dir. Bu nedenle de Türkiye Cumhuriyeti’nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’ne uygun olarak dönüştürülmesi gerekmektedir. ABD ve İsrail’in bölgedeki hegemonik amaçları ve planları için başka bir Türkiye’ye ihtiyaç vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin dönüştürülmesi ve bölünmesi Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin olmaz ise olmazıdır. AKP bunun için kurdurulmuş ve desteklenmiştir.
Bugün ülkemizin bir iç savaş arifesine gelmesinin, halen akan kanın, Suriye’ye terör ihraç etmemizin, Maliki’ye düşman olmamızın, Barzani’yi desteklememizin, Ege’deki haklarımızdan vazgeçmemizin, İran ile bir savaşa doğru tırmanmamızın, Ergenekon’la, Balyoz’la zindanlarda yatan kahramanlarla, TSK’ ya ve hukuk sistemimize kurulan tuzaklarla organik bir ilişkisi vardır. Yeni anayasa bunlar için vardır ve eğer başarabilirlerse Türkiye Cumhuriyeti’nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’ne uygun hale getirildiğinin hukuki metni olacaktır.
Tüm ulusal değerlerimize bu nedenle saldırılmakta, bayramlarımız yasaklanmakta, ortaçağ eğitim sistemi geri getirilmekte, milli kahramanlarımız ve Atatürk’ümüz karalanmaktadır. Bunları görmeden sadece ‘’TSK’ ya adalete ve hukuk sistemine tuzak kurulmuştur’’ demek yeterli değildir. Bu durum ya büyük resmi göremediğiniz ya da görüp de arkasındaki güç nedeniyle söyleyemediğiniz anlamına gelir.
Aymazlık içerisinde olan aydınlarımız korkmayınız! Atlantik Yüzyılı ile Avrasya Yüzyılı mücadelesine dair ortaya koyulan bu projeler, önümüzdeki 10 yıldan itibaren farklı bir dünyanın şekilleneceğini göstermektedir. O dünyada Atlantik zayıflamış ve ABD ile İngiltere yalnızlaşmış olacaktır. Ve o dünyada Avrasya, Afrika ve Güney Amerika güçlenmiş, merkezinde Çin, Rusya, Hindistan, Türkiye, İran, Almanya, Brezilya, Meksika gibi ülkelerin bulunduğu yeni işbirliği modelleri egemen olacaktır.
Bugünkü iktidarlar ve müttefiklik ilişkileri genel eğilimi etkilemez, zira dünya Avrasya Yüzyılı’na girmeye başladı bile.
Aydınlık bir ay dileklerimle,