4+4+4 Yasası

1. Giriş

Halk arasında yaygın olarak «4+4+4 yasası” olarak adlandırılan ve beş AKP milletvekili tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan yasa teklifi 30 Mart 2012 günü mecliste kabul edilerek 6287 Sayılı «İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” olarak yasalaşmıştır. Torba kanun niteliğinde sayılabilecek 6287 Sayılı yasa ile başta 222 Sayılı «İlköğretim ve Eğitim Kanunu”, 1739 Sayılı «Milli Eğitim Temel Kanunu”’ ile 4734 Sayılı «Kamu İhale Kanunu”ları olmak üzere bir çok kanun ya da kanun Kükmünde Kararnamede değişiklikler yapılmıştır.

Buna göre zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılmış fakat uygulamadaki kesintisiz 8 yıllık zorunlu ilköğretim; 4 yılı zorunlu ilkokul, 4 yılı da zorunlu ortaokul olmak üzere kesintili hale getirilmiştir. Böylece yürürlüğe girmesi durumunda yeni eğitim sistemimiz 4+4+4 şeklinde 12 yıllık, kesintili, zorunlu eğitim şeklinde olacaktır. Bir diğer düzenleme ile de ilköğretime başlama yaşı 5’e indirilmiştir.

Yasa ilköğretimi şu şekilde tanımlanmaktadır: «İlköğretim kurumları; dört yıl süreli ve zorunlu ilkokullar ile dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasında tercihe imkân veren ortaokullar ile imam-hatip ortaokullarından oluşur.

Yasayla, ortaokul ve liselerde «Kur’an-ı Kerim” ve «Hz. Peygamberimizin Hayatı” nın seçmeli ders olarak okutulması da hükme bağlanmıştır.

Yasada, ortaöğretim ile ilgili olarak da önemli bir karar vardır. Buna göre, isteyenler ortaöğrenimlerini yaygın (uzaktan) öğrenim şeklinde de yapabileceklerdir.

Yasada yer alan en önemli konulardan biri de «Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi kapsamında Millî Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinin «Kamu İhale Kanununa” tabi olmayacağı hususudur.

2. Kesintili Eğitim ve Rant

Yasa ile getirilen yeni düzenlemelere göre

1) Okula başlama yaşı 5’e indirilmiştir.

2) 8 yıllık kesintisiz ilköğretim 4+4 şeklinde kesintili hale getirilmiştir.

3) Öğrenciler ilkokuldan sonra ya normal ortaokullara giderek orada sunulan farklı programlar arasından birini tercih edecekler ya da imam-hatip ortaokullarına gidecekler.

4) Ortaöğretimde (lise düzeyi) yaygın (uzaktan) öğretim verilebilecek.

5) Ortaokul ve liselerde «Kur’an-ı Kerim” ve «Hz. Peygamberimizin Hayatı” seçmeli ders olarak okutulacaktır.

6) FATİH Projesi kapsamında Millî Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri «Kamu İhale Kanununa” tabi olmayacaktır.

Yasanın bu bölümde ele aldığımız maddeleri ile imam-hatip ortaokulları yeniden açılmış ve genel okullarımız içerik olarak imam-hatip okullarına yaklaştırılmıştır. Bundan başka, ilkokul süresinin 4 yıla, ilkokula başlama yaşının da 5’e indirilmesinin doğal bir sonucu olarak çocuklarımızın ya genel ortaokullarda kendilerine sunulacak alternatif eğitim programlarından birini seçmek ya da yeniden açılan imam-hatip ortaokullarına gitmek suretiyle daha 9 yaşından itibaren bir nevi mesleki yönlendirmeye maruz bırakılacaklardır.

Diğer yandan, değişik kesimlerce 10 – 40 milyar TL olacağı hesaplanan FATİH projesi kapsamındaki ve «Kamu İhale Yasası” kapsamının dışına çıkarılan harcamaların, iktidara yakın kesimlere yeni rant kapıları açacağına kesin gözüyle bakılmaktadır.

3. Genel Değerlendirme

Çağdaş, bilimsel, laik ve ulusal özelliklere sahip milli eğitim sistemimiz, AKP’nin 2002’den buyana geçen 10 yıllık iktidarı döneminde sistemli şekilde yıpratılarak dindar ve küresel düzeyde rekabet gücüne sahip ekonomik sistemin gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatılmış gençler yetiştirmek asıl hedef haline getirilmiştir. AKP dönemiyle birlikte devletin üst kademelerinde ve toplumda türban takmak bir statü haline getirilmeye çalışılmış ve bunda oldukça da başarılı olunmuştur. Türban fiili olarak üniversiteye girdikten başka artık bu yeni yasayla birlikte ortaöğretime de girmesinin önü açılmıştır.

Yasa ile sırf imam-hatip ortaokullarını yeniden açmak uğruna 8 yıllık kesintisiz temel eğitim kurban edilmiş ve temel eğitim fiilen dört yıla indirilmiştir. Çocukların imam-hatip okullarına 9 yaşında gidebilmelerini sağlamak amacıyla ilkokula başlama yaşı beşe ve süresi de dört yıla indirilmiştir. Daha önce uygulanan ve vazgeçilen dünyada da uygulaması olmayan bu yasa hükmü ile gerekli bilişsel ve fiziksel gelişimi tamamlanmadan çocuklarımız ilkokula gönderilmek durumunda bırakılmışlardır.

Ortaokullarda farklı eğitim programlarının getirilmesi ve 9 yaşındaki çocukların bu programlar arasından seçim yapmalarını istemek bilimsel dayanaktan yoksundur ve bu sistemi uygulayan ender ülkelerden Almanya ve Avusturya’nın eğitim açısından diğer gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmasının ana nedeni olarak gösterilmektdir. Şimdilerde Almanya’da temel eğitimin süresinin uzatılması planları yapılmaktadır.

Yasa teklifinin TBMM Genel Kurulundaki görüşmeleri sırasında verilen önerge ile «Kur’an-ı Kerim” ve «Hz. Peygamberimizin Hayatı” nın ortaokul ve liselerde seçmeli ders olarak okutulması hükmü yasaya eklenmiştir. Bu yolla ortaokul ve liselerin imam-hatip okullarıyla farkı ortadan kaldırılmıştır. Bundan başka, bu hükümle devletin laik yapısı görmezden gelinmiş olmaktan başka toplumun islam dininden olmayan kısmı yok sayılarak eşitlik ilkesi de ihlal edilmiş olmaktadır. Bu suretle yasanın bu kısmına olumlu oy verenler kendi dini inançlarını devletin dini inancı gibi göstermek gibi bir zorlamaya girişmişlerdir.

4. Sonuç

Eğitim bilimi açısından düşünüldüğünde eğitim ile ilgili böylesine keskin ve önemli bir karar ancak üzerinde yıllarca çalışıldıktan, alt yapısı, eğitim programları ve müfredatları hazırlandıktan ve personel planlaması yapıldıktan sonra ve gerçekten de yararlı olacağına inanıldığında alınmalıdır. Ne yazık ki, 6287 Sayılı yasanın çıkarılmasında bütün bu kaygılar bir tarafa bırakılmış ve tamamen ideolojik bir karar doğrultusunda hareket edilmiştir. Şayet, devletin bu konuda bilimsel kaygılarla bir hazırlığı olmuş olsaydı (doğal olarak bu hazırlığı Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olmalydı) yasanın bakanlar kurulu kanalıyla yasa tasarısı olarak sunulması gerekirdi. Ancak yasanın, beş AKP milletvekili tarafından yasa teklifi olarak meclise sunulmuş olması ne sunanların, ne iktidar partisinin ne de iktidarın hiçbir bilimsel kaygı duymadıklarını tek kaygılarının ideolojik olduğunu ortaya koymakadır.

Öte yandan imam-hatip ortaokullarına yeniden işlerlik kazandırmak uğruna 8 yıllık temel eğitim 4+4 şeklinde kademelendirmekle temel eğitim süresi fiilen dört yıla indirgenmiş olmaktadır. Halbu ki, modern eğitimden beklenen öğrencilere; iletişim, yabancı dil, matematik dili, bilimsel ve teknolojik yeterlik, analitik ve eleştirel düşünme yeterliği, toplumsal ve siyasal hayatı izleyebilme ve katılma yeterliği, insiyatif kullanabilme yeterliği ile öğrenmeyi öğrenme yeteneğinin kazandırılmasıdır. Günümüz rekabet koşullarında ancak bu yeterliklere sahip bireylerin kaliteli bir yaşam standardına da sahip olacakları unutulmamalıdır. Bu ise herkese eşit ve uzun süreli bir temel eğitim verilmesini gerektirmektedir. Gerçekten de, en uzun kesintisiz temel eğitim sürelerine sahip ülkelerin gelişmişlik düzeyinde de dünyanın en önde gelen ülkeleri oldukları görmezden gelinmemelidir. Bu kapsamda sayabileceğimiz Finlandiya, Danimarka, Norveç, Yeni Zellanda, Avustralya, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere gibi ülkelerde mesleki eğitimin ortaöğretimin sonrasında verildiğine dikkat edilmelidir. Uzun ve nitelikli bir temel eğitim alan çocuğun bir meslek öğrenme ya da ileriki yıllarda alacağı kısa süreli programlar ile meslek değiştirme yeteneği de gelişmektedir.

Bütün bunlardan sonra yasanın bu şekliyle uygulanmasıyla karşılaşacağımız bazı önemli sıkıntıları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

1) Eğitim sistemimiz bilimsel, sosyal, ulusal ve laik özelliğinden hızla uzaklaşacaktır.

2) Çocuklarımız beş yaşında okula başlamanın psikolojik sorunlarıyla boğuşacaklardır.

3) Çocuklarımız daha 9 yaşından itibaren mesleki eğitime yönelik seçim yapmak zorunda kalacak ve ileride pişmanlık duyan bir nesil doğacaktır.

4) Temel eğitimin fiilen dört yıla inmesinin doğal sonucu olarak ülkemiz, dünya eğitim liginde en geri sıralara düşecektir.

5) Ortaokul ve liselere konulan seçmeli «Kur’an-ı Kerim” ve «Hz. Peygamberimizin Hayatı” derslerinin bir sonucu olarak mahalle baskısı kendisini en keskin biçiminde gösterecek ve toplum kendisini din temelli bir ayrışma içerisinde bulacaktır.

6) İlkokulun dört yıla indirilmesi sonucunda, 70 bin civarında sınıf öğretmeni norm kadro fazlası durumuna düşecektir. Bu öğretmenlerimiz sertifika programlarına devam ederek anasınıfı öğretmenliği branşına geçmeye zorlanacaklardır.

7) Ne mevcut anasınıfı öğretmenlerimiz ne de nevcut sınıf öğretmenlermiz 5 yaş çocuğunun ilkokul birinci sınıf müfredatı için yetiştirilmemiş olduklarından bu konuda hem görevlendirilecek öğretmenler büyük zorluk yaşayacak hem de çocuklarımız öğrenimlerinin daha ilk yılında onarılması çok zor olan yaralar alacaklardır.

8) Büyük bir cari açık gösteren devlet bütçesinden 40 milyar TL’ye varacağı hesaplanan muazzam bir miktar devlet denetiminden kaçırılarak harcanacak ve iktidar yakınlarına yeni bir rant kapısı açılmış olacaktır. Böylece iktidar oluşturulan bu rantı iktidar gücünü daha da arttırmada kullanma olanağı elde etmiş olacaktır.

Bunları da sevebilirsiniz