Şimdi Ne Değişti?

Türkiye’nin, Arap Baharı ile beraber Suriye’ye karşı uygulamaya koyduğu dış politika stratejisi geri tepmek üzere. Sebebi de, Esad’ın Arap Baharı kurbanı diğer liderlerden daha dişli çıkması ve tüm baskılara rağmen yönetimde kalmaya devam etmesi. Esad’ın gitmeyeceğine inanan BM Güvenlik Konseyi, eski BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın çözüm önerisine sıcak bakmaya başladı. Annan Planı’na göre, Esad’ın başta kalması ve muhaliflerle müzakere sürecinin başlaması öngörülüyor. Peki, şimdi ne değişti?

Türkiye ve Reelpolitik

Uluslararası ilişkiler literatürüne aşina olanlar bilir; Reelpolitik, güç ve güç politikalarını anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Devletlerin, gücü dış politikalarının bir aracı olarak kullanmasını ifade eder. Devletler, genellikle kendi güçleri ile orantılı bir dış politika stratejisi belirlemek zorundadır. Çünkü bir devletin dış politika amaçları, ancak arkasında o amaçları destekleyecek miktarda güç varsa gerçekleştirilebilir. Güç pek çok öğenin bir araya gelmesiyle oluşur; ancak askeri ve ekonomik güç en önemli güç öğeleridir.

Türkiye’nin özellikle 2007 yılından sonra uygulamaya koyduğu dış politika stratejisi, kendi gücünün çok ötesine geçen amaçlar içermektedir. Davutoğlu’nun dış politika vizyonu, Türkiye’yi bölgede bir merkez ülke yapma ve eski Osmanlı toprakları üzerinde tekrar etkin bir güç haline getirme amacına dayanıyordu. Bu vizyonun, bölgenin ve Türkiye’nin realitelerinden uzak ve büyük ölçüde ideolojik faktörlerin etkisiyle oluşturulduğunu söylemek mümkün. Nitekim Türkiye’nin bölgede oluşturmaya çalıştığı politikalar birbiri ardına başarısızlıkla sonuçlanıyor. Suriye konusu bunun son örneği. Daha geçen yıla kadar Suriye, Türkiye’nin bölgede en yakın olduğu devletlerden biriydi. Arap Baharı ile birlikte, özellikle Libya konusunda ne yapacağını bilememesi yüzünden, süreçten hızla dışlanan Türkiye bu hataya tekrar düşmemek için, Batı’nın peşine takılıp Suriye’ye karşı tavır alan ülkelerin başında geldi. Hatta Batılı çevrelerde, Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalede bulunması konuşulmaya başladı. Suriye’de Esad güçleri ile muhalifler arasındaki gerginlik tırmandıkça, Türkiye-Suriye ilişkileri de aynı ölçüde gerilmeye başladı. Son birkaç aydır ipler tamamen koptu.

Türkiye’nin Suriye politikası, tamamen Batı’nın Suriye’ye er geç müdahale edeceği inancı üzerine kurulmuştu. Bu durumda, Türkiye Esad’ın gideceğini, yerine oluşturulacak yeni düzende de söz sahibi olacağını hesaplamaktaydı. Fakat Türk yetkililer pek çok açıdan geleceği okuyamadı. Bütün hesaplarını, Libya, Mısır ve diğer ülkelerde meydana gelen değişimin Suriye’de meydana geleceği üzerine yaptı. Esad’ın başta kalması, Türkiye için zor günlerin başlangıcı demek.

Libya’da çok istekli görünen Batı, Suriye konusunda neden birden tavır değiştirdi? Libya’dan beri ne değişti? Aslında Türkiye bu değişimleri okuyabilseydi, çok daha farklı bir konumda olurdu.

Birincisi, Libya, Fransa ve diğer sanayileşmiş ülkeler için çok önemli. Fransız petrol şirketlerinin ülkedeki çıkarları Fransa’yı müdahaleye zorlayan etmenlerin başında geliyor. Suriye ise zengin petrol yataklarına sahip değil.

Kaddafi bölgede çok fazla destekçisi olan bir lider değildi. Ancak Suriye, Rusya için stratejik bir öneme sahip. Rusya’nın Irak’ta yaptığı hatayı Suriye’de tekrarlamayacağı çok açıktı. Fakat Türkiye bunu göremedi.

Ayrıca, Suriye rejiminin İran’la organik bağları var. Suriye, İran’ı doğal müttefiki olarak görüyor. Batı, yıllardır sorunlu olduğu İran’ın herhangi bir çatışmaya taraf olmasından çekindiği için Suriye’ye askeri bir müdahalede bulunmak istemedi. Tek ümitleri muhaliflerin, Mısır ya da Tunus’takiler gibi başarıya ulaşmasıydı. Ancak Esad, diğer liderlerden farklı çıktı. Sonuna kadar direndi.

Diğer bir konu da, ABD’nin tutumu. Libya müdahalesinde bile geri planda kalmayı tercih eden ABD’nin Suriye’ye, Rusya ve Çin’e rağmen, müdahalede bulunmayacağının bilinmesi gerekirdi. Fakat Türkiye tüm hesaplarını bu olasılığa göre yaptı. Ama olmadı.

Sonuç

Türkiye, Suriye’de büyük oynadı; ancak kaybetmek üzere. Bunun da temel sebebi, dış politikamızı hep büyük devletlerin Suriye’ye müdahale edeceği hesapları üzerine inşa etmemiz. Çünkü Türkiye’nin bölgede değişimi gerçekleştirecek gücü yok. Bölgede ABD ya da Rusya’dan bağımsız bir politika yürütmemiz çok zor. Eğer Annan Planı uygulamaya konulursa, Türkiye’yi çok zor günler bekliyor. Esad içerde istikrarı sağlar sağlamaz, Türkiye’den öç almaya çalışacaktır. Bunu yapacak araçları zaten elinde var. En tehlikelisi de PKK’ya tekrar koruma ve destek sağlaması olur.

Bunları da sevebilirsiniz