Şimdi Sormak Zamanı Elde Kaldı mı Sevmek Düşünmek Anlamak

«Ve yasak olmayan değil,

Yüreğinde gizleyip elde kalabilen şey

Sevmek, düşünmek, anlamak…”

Nazım Hikmet Ran…

Şiirlerinden hayatını okuyabildiğimiz adam. Şiirlerinde hayatı bulduğumuz adam. İsmi bile ne çok şey anlatıyor. Yine haziran… Nazım’ın bize veda ettiği ay. Baharın yazı çağıran sesi eşliğinde Nazım’ı okumak, anlamak zamanı… Ve şimdi asıl, Nazım’ın ruhunu yaşatmak zamanı…

Bir devrimcinin ruhu… Yılmadan çabalamak. Her şeye rağmen ve hatta senelerce parmaklıkların arasından bakıyorken bile dünyaya. Bilmek değerini mücadele etmenin, daha adil daha insanca bir dünya için çabalamanın değerini bilmek.

«Ben diyorum ki ona

Kül olayım Kerem gibi yana yana.

Ben yanmazsam,

Sen yanmazsan

Biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa”

Tutku dolu bir adamın ruhu… Aşık, deli dolu, hep delikanlı. Sevmek ve sevince her şeyiyle, tüm benliğiyle inanmak sevgisine… Sevmeyi sırf sevmek için kutsamak…

«Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da.

Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Bütün iş Tahir ile Zühre olabilmekte

Yani yürekte…”

Bir düşün adamının ruhu… Düşünmek, yorumlamak, üretmek… Zamanını görmek, eleştirmek… Eleştirmekle kalmayıp değiştirmek istemek… Değişime olan inancını her şeye rağmen yitirmemek…

«Akın var akın

Güneşe akın

Güneşi zapt edeceğiz”

Güneşin zaptı yakın.”

Bir şairin ruhu… Hayatı kıyasıya sevmek… Dünyayı, uygarlığı, insanlığı kucaklamak… Sonunda ölmek olduğunu bile bile, şu an var olmanın hakkını vererek yaşamak…

«Bu dünya soğuyacak günün birinde

Hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil.

Boş bir ceviz gibi yuvarlanacak

Zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız…

Şimdiden çekilecek acısı bunun

Duyulacak mahzunluğu şimdiden

Böylesine sevilecek bu dünya

Yaşadım diyebilmen için.”

Ve bir vatanseverin ruhu… Vatan haini damgası yemiş, vatan hasretiyle vatan topraklarının çok uzağında can vermiş bir adam… Onun kadar değil onun gibi sevmek vatanı…

«Memleketim, memleketim, memleketim

Ne kasketim kaldı senin ora işi

Ne yollarını taşımış ayakkabım.

Son mintanım da sırtımda paralandı çoktan.

Şile bezindendi.

Sen şimdi yalnız saçımın akında,

Enfarktında yüreğimin,

Alnımın çizgisindesin memleketim.

Memleketim, memleketim.”

Zamanın ruhu Nazım’da yaşıyor. Seven, düşünen, anlayan… Yüreğimizi Nazım’ın yüreği yapmak var şimdi. Nazım’ın dünyasında yaşamak var. Şimdi sormak zamanı elde kaldı mı sevmek, düşünmek, anlamak diye. Elimizdeyse hala değerini bilmek var. İnsanca, her şeye rağmen, umut dolu… Her şeye rağmen ve her şey için gülmek…

«İnsanlar sizi çağırıyorum

Kitaplar ağaçlar ve balıklar için

Buğday tanesi, pirinç tanesi ve güneşli sokaklar için

Üzüm karası saman sarısı saçlar ve çocuklar için

Çocukların avuçlarında günlerimiz sıra bekler

Günlerimiz tohumlardır avuçlarında çocukların

Çocukların avuçlarında yeşerecekler.”

Bunları da sevebilirsiniz