Aralık ayında yaşanan gelişmeler, Avrupa’da hükümetlerin kriz yönetme politikalarına karşı bir toplumsal muhalefet dalgasının yükselmeye başladığını gösteriyor.
Yunanistan’dan sonra İrlanda’yı kurtarmak için alınan önlemler, halk sınıflarının refahına yönelik büyük bir saldırının ilk işaretleriydi.
İrlanda hükümetinin, IMF ve Avrupa Merkez Bankası’nın ve özellikle Almanya’nın onayını alabilmek amacıyla hazırladığı önlemler paketi, ekonomik durgunluğu daha da derinleştirecek nitelikte.
İngiltere’de üniversite harçlarına yapılması öngörülen artışlar üniversite eğitimini, geçen yüzyılın başında olduğu gibi, yalnızca en üst tabakanın çocuklarına ayrılmış bir ayrıcalığa dönüştürürken, gittikçe artan üniversite-sermaye işbirliği, eleştirel düşüncenin yaşayabileceği, gelişebileceği bölümleri kapanmaya zorluyor.
Halkın refah düzeyine yönelik bu saldırıların, Yunanistan ve İrlanda’dan sonra Portekiz, İspanya, İngiltere, İtalya gibi ekonomileri çok daha büyük ülkelere doğru yayılması bekleniyor. Belçika’nın adı da hiç beklenmedik bir biçimde bu ülkelerle anılmaya başlandı.
Tüm bu saldırının arkasında sözde piyasaların ve genelde kapitalizmin kendi kendine dengeye geleceğine, istikrar ve refah sağlayacağına ilişkin, fiilen bir kez daha iflas etmiş, 300 yıllık bir ideoloji yatıyor.
68’in aksine bu kez öğrenciler toplumda marjinalleştirilemiyorlar. Çünkü hemen herkes, öğrencilerin salt kendi harçları için mücadele etmediklerini, refah seviyesi çok diplere inen halkın sesi de olmayı başardıklarını biliyor.
Ekonomik yapıları birbirinden farklı ülkelerin birbirine çok benzeyen kriz dinamikleriyle yüzleştiklerini görüyoruz.
Bu ülkelerin hemen hepsinde, bankaların sırtındaki kredi balonuna ek olarak, bu kredileri emerek büyümüş bir inşaat piyasası balonu da söz konusu.
Türkiye de uzun bir süredir benzer bir ekonomik modeli sürdürmeye çalışıyor. Gelinen noktada, bu modelinin sürdürülebilmesinin sıcak para girişine bağlı olduğu görülüyor.
Dünya ticaretinin yeniden yavaşlamaya başladığı bu süreçte, ihracata dayalı ekonomileri zor günlerin beklediği aşikar.
Dünya piyasalarındaki risk algısı yeniden, sıcak para girişini olumsuz etkileyebilecek bir yönde değişmeye başlıyor.
Kötü bir şey bu yöne doğru geliyor. Üniversite gençliğine hep birlikte kulak verelim. Gençlere güvenin.