Tsegakron(*) Öğretisi yahut Biz Kimlerle Masaya Oturuyoruz

1930’lu yıllarda, Bulgaristan’dan ABD’ye gelen ve Ermeni ulusunun kahramanı sayılan Garyagin Nıjde (Ter-Aratyunyan) tarafından oluşturan ideolojik öğretiye Tsegakron adı verilmişti.
Nıdje’nin esas amacı, söz konusu ideolojisi çerçevesi içinde ana köklerinden uzaklaşan Ermeni diasporasını ve özellikle gençleri toparlayarak, Türkiye’ye karşı bir hareket oluşturmaktır.
Tezlerimizi kanıtlamak için, 2004 yılında Ermenistan’da, Cumhuriyetçi Parti tarafından basılmış Garyagin Nıjde’nin Öğretisi kitabını gözden geçirerek yorumlayacağız.
Taşnak kökenli Ermeni komutan Garyagin Nıjde, 1922 yılında Tebriz’den dönerek Sofya’ya yerleşmiş ve Türkler aleyhine ilk yazılarını bu tarihten itibaren yayımlamaya başlamıştır. Örneğin, «Leyraastan’ın Kahraman Direnişi (Bükreş,1923)”, «Günlüğümden Sayfalar (Kahire, 1924)”, «Evlatların Babalarına Karşı Mücadelesi (Selanik, 1927)” vb. Söz konusu dönemde ve daha sonraki yıllarda Garyagin Nıjde, Taşnaklar tarafından Ayastan (Plovdiv), Araks, (Sofya), Azatamart (Paris) gibi basılan çeşitli dergi ve gazetelerde aktif olarak rol almıştır. Tüm yazılarının tek hedefi Türkler ve Türkiye; tek amacı da yurtdışına dağılmış Ermenilerde Türklere ve Türkiye’ye karşı genetik bir nefret oluşturmaktır. Bu sözde teoriysen, zamanla, özel Ermeni ırkçı nazariyesini ortaya çıkararak tıpkı Musolini ve Hitler gibi soydaşların arasında bir ün kazandı.
Yazarın 1932 Bulgaristan’da basılan Soy Ruhunun Hareketi adlı kitabı ve daha sonra Hrofk Dergisinde yayımlanan “Tsegakron Bir Zafer Gücüdür” adlı makalesi ile Ermeni ulusal sosyalizminin esaslarını ortaya koymuştur.
1933’te Paris’te Taşnakların 12. Genel Toplantısı yapılmıştı. Kahramanımız Nıjde tarafından sunulan Ermenilerin anti-Türk ekseninde yönlendirmesi için gerekli olan üç temel ilke, toplantının sonuç bildirisinde yer almıştı.
Ne idi onlar:
1. Ermenistan’ın savunmasında yurtdışı Ermeniliği’nin işlevsel konumuna getirilmesi.
2. Ermeni gençliğini parti dışı temelde pekiştirmek.
3. Tüm güçleri Türkiye karşıtlı cephede yoğunlaştırmak.
Garyagin Nıjde, söz konusu tezleri hayata geçirtmek için 1933 yılında parti tarafından ABD’ye gönderilmişti. Orada Nıjde’ye iki görev verilmişti. Birincisi militan Kopernik Tandırcan ile birlikte Türkiye ABD büyükelçisi Muhtar Bey’e karşı suikast düzenlemek, ikincisi ise kısa süre içerisinde Birleşik Devletler’de Tsegakron hareketi oluşturmak.
Fanatik düşünceye, güçlü hitabet yeteneğine ve oldukça etkileyici bir karizmaya sahip olan Garyagin Nıjde (Kütçe- çete, baskın), kısa süre içerisinde Ermenilerin yoğun olduğu bölgelerde, Tsegakronun dernekleri kurdu (Tsegakron Uhter).
Nıjde, 1934 yılının sonbaharında Sofya’ya döner ve Tsegakron Uhter derneklerinin Avrupa’da kurulumuyla ilgilenmeye başlar. Söz konusu düşünce; Ermenileri, çeşitli yayın organları aracılığıyla yaklaşan dünya savaşında Türkiye’ye karşı yeni silahlı saldırıda bulunmaları için ideolojik açıdan eğitir ve toplumsal olarak temiz bir ırka yönelmenin yollarını gösterirdi. Fakat Avrupa’daki durum Amerika’dan biraz farklıydı; savaşın kokusu oldukça güçlü ve faaliyetin yayılımı, mekânsal olarak dardı. 1945 yılından sonraysa, hareket zayıfladı ve her şey tarihte kalmış gibi oldu. Fakat 1991 yılından günümüze kadar Nıjde’nin öğretisi bir rönesans görerek yeniden aktif hâle geldi ve hatta komşu Ermenistan’ın bir nevî resmî ideolojisi oldu.
Şimdi, «Tsegakron nedir?”, «Biz neden ona karşıyız?”, «Ermenileri nereye yönlendiriyor?” gibi sorulara yanıt vermek gereklidir. Belki de ondan sonra durumun vehameti daha net bir şekilde anlaşılabilir.
1932’de, Sofya’da basılan Hrofk Dergisinde, Nıjde şöyle yazmıştı «Bu güne kadar ulusumuzun yaşadığı acıların tek nedeni, soyluluğun oluşmamasıdır, biz Ermeni’yiz ve Ermenilik düşüncesi etrafından toplanmalıyız, yoksa beşeriyetin en ezilmiş parçası olacağız.”
Böylesi bir düşünce tarzına sahip olan Garyagin Nıjde, bir kavram ortaya koymalı ve beyin yıkama deterjanı devriye sokmalıydı. İkisi de bulundu: Konsept: :TÜRK DÜŞMANLIĞI; Deterjan: TSEGAKRON!
Nıjde esasen kendi teorisini gençlere yönetmişti ve diaspora belki bu yüzden o denli agresif davranış sergilemekte. Örgütün yapısı bir faşist temel üzerinde şekillenmiştir. Nıjde’ye göre, Ermeni toplumunda, özellikle yaşlı kesimde Türkiye’ye karşı olan bilinç zayıflamıştı; aynı eğilimin genç nesilde de gelişimi ulusal bir tehlikedir. Bu nedenl tüm genç Ermeni nesli TSEGARAKON’la aşılanmalıdır.
Tsegarakon hareketinin ideolojisini, öğretisi oluşturmaktaydı. Öğretinin çekirdeğini de Ermenilerin özel bir soya sahip olması ve dolayısıyla farklı bir düşünceye sahip olması oluşturuyordu. Ermeni soyu, Nıjde için en önemliydi; dinden ve antropolojiden daha üstündü.
Nıjde, Tsegarakon’u iki esas temel üzerine kurmuştur:
1. Tüm başımıza gelen belalarda biz kendimiz suçluyuz.
2. Bize gerekli olan gücü kendimizde aramalıyız
Tsegarakon öğretisi aşağıdaki şemadaki gibi inşa edilmektedir: «Ben kendi soyumu biliyorum, ben kendi soyuma güveniyorum, ben kendi soyumu tanrılaştırıyorum, ben Tsegarakon’um”.
Aynı yıllarda İtalya’da faşizm, Almanya’da ise ulusal sosyalizm düşüncelerinin toplumsal etkiye sahip olmaya başlaması da ilginçtir. Başka bir deyişle, Ermenistan o dönemde bağımsız bir ülke kalsaydı, sınırımızda bir Ermeni varlığı Nazi yapısı söz konusu olurdu. Bize göre Anadolu’daki Ermeni direnişinin temelinde de söz konusu düşünce akımı yer almaktadır.
Nıjde’ye göre herbir Ermeni tüm yaşamı boyunca aşağıdaki putlar ekseninde hayatını sürmelidir: anavatan putu, kan putu, dil putu, vatan uğrunda kendi hayatını kurban etme putu, atalar putu, güç putu, önder putu.
Değişmeyen İlkeler: anavatan putu, kanın putu, dilin putu, kendi hayatını kurban etme putu, ataların putu, gücün putu, önderin putudur.
Anavatan putu: Ermeni soyunun doğum yerine saygıdır. Ermeni genci, bütün çabasını Ermenistan’ın arazisini genişletmeye harcamalı ve bundan mutluluk duymalıdır.
Kan putu: Tsegaratyun kan temizliğini esas ilke olarak kabul etmektedir ve diğer uluslarla evlikleri kabul etmemektedir.
Dil putu: Tsegaratyun herbir Ermeni’nin birbiriyle konuşurken yalnızca Ermeni dilini kullanmalıdır. Ermenice bilmeyen soyun temsilcisi olarak kabul edilemez. Yani Ermeni düşüncesi büyük ölçüde dile bağlıdır, çok arkaiktir ve bununla yurtdışına dağılmış Ermeni topluluğunun kendi köklerinden kopmaması öngörülmekteydi. Nıdje Bolşevik zulmü altında yaşayan Ermenileri kabul etmiyor ve tüm umutlarını diasporaya bağlıyordu.
Kendi hayatını kurban etme putu: Soyun amaçlarına göre ölmek bir şereftir ve bu yolda ” … Aslan gibi mücadele etmeliyiz.”
Atalar putu: Tsegaratyun nesiller arasında arası bağların kopmasını en büyük eksik olarak kabul etmektedir. Özellikle anavatan toprakları üzerine davalarda, kadim Ermeni askerlerinin örnekleri, yeni nesil için besin kaynağı olmalıdır.
Güç putu: Tsegaratyun güce özel bir yer verir. Nıjde’ye göre: kazanan güçlü olur, haklı olmaz; dünya, güçlü olanın karşısında boyun eğer.
Önder putu: Her soyun başında ulusun kaderini belli eden bir önder olur. Tsegaratyun, soy fertlerinin önderinin iradesine tabî olmasını talep eder.
Ermenilik, Nıjde’ye göre her şeyden üstündür. «Sen önce Ermeni’sin sonra insansın. Ermenilik her şey üstündür.” Buna göre Tsegaratyun Ermenilerin çıkarlarını her ulusun çıkarlarından daha üstün tutar. Örneğin, hareketin ilk tüzüğünün ana sayfası şu sloganla başlar: «Lozan? Hayır, hiçbir zaman kabul edilemez.” Ve şöyle devam ediyordu: «Bir ulusun ana toprağı diğerin daimi vatanı olamaz.”
Tsegaratyun, yalnızca Ermenilerin toprak için davaya hazır olmasını talep etmez, öğreti daha ileri giderek, Ermenilerden Türklere karşı acımasız intikam talep eder. Nıjde şöyle yazıyor: «Bizim aramızdaki düşmanlık tarihsel değil, daha çok biyolojikdir ve biz bu ulusu hangi yöntemle olursa olsun yok etmeliyiz.”
Tsegaratyun ile diğer insan dışı öğretiler arasında o kadar da büyük bir fark yoktur. Garyagin Nıjde kendisi şöyle açıklamalar yapar: «İtalyanların Faşizm’i var, Almanların Nazizm’i, Yahudilerinse Siyonizm’i, Ermenilerin ise Tsegarakon’u var… Biz 1919’da söz konusu fikirleri oluştururken, Musolini kendi düşüncelerini daha yeni yeni keşif ediyordu… Hitler arazilerin genişlenmesinin gerekliğini “yaşam mekânı” yetersizliğiyle temellendirmektedir. Nazilerin felsefesinde vatan sınırı, hiçbir anlam taşımamaktadır. Biz ise halkımıza onun ana toprağı olan Ermeni Dağlık Bölgesini geri vermek istiyoruz… Hitler Yahudileri insanlık için bir bela olarak görmekteydi ve bundan dolaylı onları yok etmeyi hedefliyordu. Bizim soyumuzun düşmanları ise Türklerdir, onlar Ermenileri yeryüzünden siliyorlardı ve memleketin toprakların büyük kısmını ele geçirmişlerdi.
Bize göre açıkça görülmektedir ki Tsegakron bir nasyonal sosyalist öğretidir ve dünya Ermenilerinin de Türklere ve Türkiye’ye karşıt davranışlarının temelinde Garyagin Nıjde’nin düşünceleri yer almaktadır.
Maalesef söz konusu ilkel yaklaşımlar yalnızca toplumsal etkiye sahip değildir, devlet yönetimini de etkilemektedir. Örneğin Ermenistan Cumhuriyetçi Partisinin programında şöyle denmektedir: «Partimizin temel düşünce tarzı Garyagin Nıjde’nin öğretisi üzerine kurulmaktadır.”
Bu bir partinin düşüncesi, ne var burada, diyebilirsiniz. Haklısınız, fakat söz konusu partinin genel başkanı ya da önderi, Ermenistan’ın şimdiki Cumhurbaşkanı Serj SARGSYAN’dır. Şimdi ise yazımızın başlığını yeniden okuyunuz.

*Tsegakron -Ermeniceden kelimesi kelimesine tercüme «din, ulusun inadı”. Diğer bir anlam ise «ırkın saflığı, tanrıdan özel görevlendirme vb.” Yani bir tür Ermeni ulusal sosyalizmi.

Bunları da sevebilirsiniz