Çarlık yönetimin son dönemlerinde başlayan sinema faaliyetleri başlangıçta çoğunlukla yabancı hyapımlardan ibaretti. Bu durum devrimin ilk yıllarına kadar geçerliliğini kurumuştur.1
1896 yılında Rusya’da ilk film gösterimi o dönem Rusya başkenti olan Petersburg’taki Georgi Aleksanrov’un içinde tiyatro sahnesi ve restorantların da yer aldığı akvaryum bahçesi içinde yapıldı. Belirli bir süreden sonra Rus yapımcıları dağıttıkları filmlerin gelirleri ile ilk yerli sinema filmleri yapmaya başladılar. 1906 yılında ilk yerli yapım şirketleri faaliyetlerine başladı. Bunların başında Aleksandr Khanzhonkov yapım şirketi gelmektedir. 1908 yılında Khanzhonkov’un yapımcılığını üstlendiği ilk yerli Rus yapımı olan film Stenka Razin, Vlademir Romashkov tarafından çekildi.2 devrim öncesi Rus sinemasının en üretken yönetmeni olarak Jakov Protazanov’u görmek mümkğndür. Birçok farklı türde filmler çekmiştir. Ilk filmin çekilmesinden 1910 yılına gelinenene değin Rus geleneksel hayatının, kültürünün ağırlıklı olduğu bir sinema anlayışı görülmektedir.3
İlk uzun metrajlı Rus filmi 1911 yılında Vasilii Goncharov’un yönetmenliğinde Aleksandr Khanzhonko’un yapımcılığında olan Sivastapol Savunması çekilmiştir. Bu dönemde Klasik Rus Edabitadından uyarlamalar ağırlıktadır. Bu tarzın en belirgin örneklerini veren yönetmen Pyotr Chardynin’dir. Bu tür filmlere Film D’art denilmektedir. 1915’ten itibareb Rus sinemasındakji yerel unsıurların azaldığı görülmektedir. Bundan sonra Rus filmlerinde melodramlara çoğunlukla yer verilmeye başlanmıştır.4
Kent melodramlarının özelliklerini taşıyan ilk film 1913 yılında Vlademir Gardin ve Lakov Protazanov’un yapımcılığ çektiği Mutluluğun Anahtarı adlı yapımdır.5
Birinci Dünya Savaşı ile birlikte film ithalatları büyük zarar görmüştür. Şirketlerin yerel yapımlara ağırlık vermesine neden olan bu durum, Rus sinemasının da film sayısının artmasına olanak sağlamıştır.6
1917 Ekim Devrimi sadece Rusya’nın kaderinde değişikliklere neden olmayacaktı aynı zamnada bütün dünyayı etkileyen bir devrim olacaktı. Paris komünün 72 günlük deneyimden sonra ilk defa işçi sınıfının bir savaşı kazanılmıştı. Marks’ın Manifestosu ilk defa can bulmuştu. Ekim Devriminden sonra artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Rus sinemasıda yeni bir döneme başlıyordu. Artık sinemada geleneksel motiflerin yerini devrimci ruh, mücadele alacaktı. 1917 Devrim sinemasının başlangı. Tarihi sayılsa da asıl tılımını 1919 yılında gerçekleştirdi.7
1917 Ekim Devrimi’nden sonrayapım şirketleri ve sinema salonları devletin yönetimi altına alınmaya başlandı. Bundan dolayı devrimden sonra birçok yapım şirketi yurt dışına çıktı. Yurtdışına çıkan yapım şirketleri malzemlerin bir kısmını da kendileri ile beraber götürmüşlerdi, kalan malzemler ise kamulaştırılarak devletin çatısı altına alındı. Sinemalar devlet yönetimi altına alındaıktan sonra birleştirilmeye başlandı. Leningard’ta birleştirilen sinema salonları Lenfilm adını aldı. 1927 yılında Moskova’da inşaatına başlanan Mosfilm otuzlu yıllarda tamamlandı ve ulusal film stüdyosu haline getirildi.8
Devrimin lideri Lenin, sinemayı çok büyük bir propaganda aracı olarak kullandı. “Sinema Treni” işte tam olarak böyle bir ortamda ortaya çıktı. Vagonları sinema salonuna dönüştürülen tern ülkenin dört bir yanını dolaşarak kominizmi destekleyen propaganda filmlerini halka izletti.9
Yeni yönetim şekliyle birlikte yetişen sinemacılar değişime hemen ayak uydurdular. Öncelikle devrim öncesi melankolik ve durağan yapımlarkıyasıya eleştirildi. Gerçekçiliğin temel alındığı bu dönemde en büyük yanilik montajda oldu. Moskova’da yeniden Kurgulama Bölümü açıldı. Devrim öncesi yapımlar yeniden elden geçirilerek kurguları değiştirildi. Böylece Devrim sineması yavaş yavaş ete bürünmüş oluyordu.10
Yönetmenler bu dönemde daha çok görselliğe önem verdiler. Sinemada kurgu üstüüne birçok çalışma yapıldı. Bu çalışmaları yapanların başında Puduvkin gelmektedir. Bunun yanı sıra sinemanın yapısını değiştiren Sergei Eisenstein, Si-göz Kuramını yaratan Dziga Vertov yine bu dönemde yaşayan sinemacılardaır.11
Devrimden sonra çekilen ilk film 1918 yılında Aleksandr Panteleev’in Düşünce isimli filmidir. Bundan iki yıl sonra Rus Sovyet Sineması kendisini dünyaya kabul ettirmeye başlamıştır. Rus Sovyet Sineması bu dönemde yaptığı uyarlamalar, toplumcu gerçekçi sinemas yapıtları ile sanat camiasını derinden etkilemiştir. Ilk dönem devrim sinemasının en önemli konuları idealist önermeler, devrim sürecini ve devrimin kahramanlarını anlatır.12
Devrim kendi sinemasını yaratırken siyasi emellerinin dışana çıkmayı hiç düşünmüyordu.bu durumda devrim öcesi oluşmuş sinema sektörü ise bir tercih yapmak durumunda kalıyordu. Ya devrimin getirdiği ideolojiyle uzlaşacak ya da yeni ufuklar belirleyecekti.13
Kimi yapımcı ve yönetmenler yurt dışında şansını denemek istediler. Böylelikle Rus sinemasının yurt dışı serüveni başlamış oluyordu. Sürgün sinemacıları da denilen bu sinemacıların çoğu Fransa’yı tercih etti. Azınlıkta kalan bir kısmı da Hollywood’da şansını denedi.14
Ilk göç olayı 1918’de Kırım’a film çekimi için giden ekiptir. Devrim ve devrim öncesi en önemli sinemacılarından olan Iosif Yermoliev 1920 yılında Paris’e yerleşti. Paris’e yerleştikten sonra bir film şirketi açmıştır (Ermolieff-Film). Burada birçok Rus yönetmen ve oyuncuya iş imkanı sonmuştur. Daha sonra ise Almanya’ya geçmiştir.15
Iosif Yermoliev’in yanı sıra büyük Rus yapımcılarından Dmitri Kharitonov, Vlademir Gaidarov, Olga Chekhova gibi yönetmenlerde yurt dışında başarı sağlamışlardır. Etki alanları özellikle Almanya’dır. 16
Sürgün sinemacılar Hollywood stüdyolarına akında bulunmuşlar diyebiliriz. Anna Sten, Vlademir Sokolov, Mikhail Çehov, Ryzsard Boleslawski, Fyodor Otsep ve Dmitri Bukhovetsky gibi isimler şanslarını Hollywood stüdyolarında deneyen yönetmen ve oyunculardandırlar.17
Yurt dışına çıkan sinemcılar öncelikle kendi heleb-neksel sinema kalıplarını korumaya çalıştırlar fakat geçen süre zarfında Batının isteklerine uygun filmler çekmeye başladılar. Batı devrim öncesi Rus sinemasında ağırlıklı olarak bulunan melankolijk sonlara adapte olmayı başaramadı. Batılı seyirci filmlerin mutlu bitmesine alışmışlardı ve bunu istiyorlardı. Rus sinemacılar kısa bşr zaman sonra gerçekle yüzleşmek zorunda kaldılar en ayırt edici sinemasla özellikleri Batı tarafından kabul görülmemişti. Bazı sinemacılar Rusya’ya geri dönüp, Sovyet ideolojisi ile barıştı bazıları ise sürgünde kalmaya devam ederek sıradanlaşmayı tercih etti.18
1 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 9.
2 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 9
3 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s
4 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 10
5 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 10.
6 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 10
7 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 11
8 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 12
9 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 12
10 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, ss 12-13
11 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 13
12 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 13
13 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 14
14 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 14
15 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 14
16 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 15
17 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 15
18 Rıza Oylum, Rus Sineması, Seyyah Kitap, Ankara, 2016, s 15.