Gorbaçov’un “Bilseydim, Sovyet Sosyalist Cumhuriyet’in dağılmasını istemezdim.” demesi, geç kalmış itiraftır.
Hatırlayınız; ABD ve Avrupa, Gorbaçov’a Malta Adası’nda söz vermişlerdi: Sovyetler’den ayrılan ülkeleri, NATO’ya almayacaklardı. Oysa sözlerinde durmadıkları gibi, ülkenin yağmalanmasına da çanak tutarak ülkeyi borç batağına sürüklediler. Bu hazin tabloda; generallerinin birkaç kuruşa sökülüp satılan madalyaları, Rus kadınlarının “Nataşa” olmalarının dramı dün gibi…
Ruslar’ın kaderini değiştirense, 2005 yılı Münih Konferansı’nda Batılılar’a meydan okuyan Putin’in tarih sahnesine çıkışıdır. Şimdi Putin; halkı için -ve hattâ Gorbaçov için bile- kahraman, Batı içinse “tehdit”tir.
Bizimse Batı için sözde “kahraman”, halkı için de gerçek “tehdit” olan bir dersimiz var, almaya hazır mıyız -peki ya sonunda bu dersten geçer mi, kalır mıyız?.. Ne dersiniz, ne yaparsınız, ne yapmaktayız?!
Saygı ve kaygılarımla…