Siyonistlerin “Tanrı”sı: Türk Düşmanı Mason Lord Palmerston

İsrail’in canlı yayında sürdürdüğü katliamlar kesintisiz devam ediyor.

Sözde “demokratik hür dünya” denen kolektif Batı ise Siyonistlere koşulsuz desteğe devam ediyor.

ABD’de İsrail’i barışçıl biçimde protesto edenlere en sert müdahaleler yapılırken insan merak ediyor; bu Nazizme benzeyen sapkın Siyonizm bir din midir yoksa bir ideoloji mi?

Bebeklerin öldürülmesiyle dalga geçen İsrailli Siyonistler bu fanatizme nereden ve nasıl kapıldılar?

Bunun cevabını 1994 yılında verdiği bir konferansta, Amerikalı Tarihçi Yazar Anton Chaitkin veriyor:

Özeti şu: Siyonizmin kalbi Lord Palmerston, Kraliçe Victoria ve Birleşik Masonlar Büyük Locası tarafından kurulan İngiliz jeopolitiğidir. Siyonizm Yahudilik değildir. Hıristiyan Siyonizmi Hıristiyanlık değildir. Siyonizm İngiliz Masonluğudur.

Chaitkin

1943 doğumlu Chaitkin’in bir Yahudi olduğunu da hatırlatalım. Siyasete de bulaşmış; 1973’te Amerikan İşçci Partisi’nin New York Belediye Başkan adayı olmuş.

İşte bu Chaitkin, siyonizmin tarihsel köklerini o kadar net ve duru bir dille anlatıyor ki buraya almadan edemedim.

1994’teki konferansına, “Armageddon” ile başlıyor;

Zamanın sonu geliyor (uhrevi bir efekt yaparak ‘ooohhoo’ diye dalga geçiyor) , Ortadoğu’da bir savaş çıkıyor, İncil’de de var (vooohhhoo) Tanrı diyesiymiş ki Yahudiler Filistin’e geri dönecekmiş! Araplarla savaş edeceklermiş! Bu da dünyanın sonunu getirecekmiş! Bu iyiymiş çünkü Tanrı İncil’de bunu kehanet etmiş! Bu ancak o Tanrı’nın adı Lord Palmerston ise doğru olabilir! (gülüşmeler) Tüm bunlara inandığını söyleyen birine rastlarsanız bunları bilmelisiniz. Bu din filan değildir, İngiliz jeopolitiğidir. Siyonizmin özü, hatta ta kendisi İngiliz jeopolitiğidir.”

Lord Palmerston

Chaitkin, tüm bu işlerin arkasındaki Lord Palmerston’un (Türkleri Ruslarla savaştıran ünlü Türk düşmanı siyasetçi) kim olduğunu anlatıyor:

Palmerston 1840’da Dışişleri Bakanı iken İstanbul’daki Birleşik Krallık büyükelçisine bir mektup gönderdi. Filistin o zamanlar Osmanlı Türk İmparatorluğu’nun toprağıydı. Dedi ki, ‘Yahudiler bir ulus olarak Filistin’e dönmek istiyor’. Ancak o dönem Yahudilerin bundan haberi yoktu! (gülüşmeler) O mektuptan bir ay sonra İngilizler Filistin’e asker gönderdi. ABD’deki iç savaştan sonra İngilizler ilginç bir kurum oluşturdu: ‘Filistin Keşif Fonu’ diye. Kraliçe Viktoria ve Büyük Mason Locası tarafından kuruldu ve Türk İmparatorluğu’na ait olan Filistin’deki tarihi eserleri kazmaya başladılar. Kudüs’te eski tapınakları bulmak için kazdılar. Bilirsiniz, Masonlar Süleyman Tapınağı’nı yeniden oluşturma söylemini kullanır. (Meir Kahane gibi) İsrail’deki aşırılık yanlıları da buna inanır. Bu tapınak kurulunca dünyanın sonu gelecekmiş! Aslında üç tapınak vardır. Süleyman Tapınağı sonuncusu değil ikincisidir. Neden onu kurmak istiyorlar? Çünkü Süleyman’ın tapınağında Tanrı’dan fazlası vardı! 1860-70’lerde İngiltere’den Filistin’e gidenler bu tapınağı arayıp durdu. Bu Filistin Keşif Fonu’nun başındaki Charles Warren 1875’te bir kitap yazdı ve Osmanlı’nın borçlarına karşı Filistin’in alınmasını ve Yahudilerin tarihi ülkelerine dönmelerini önerdi.”

Charles Warren

Charles Warren sadece bu fonun başkanı değildi. Bir asker olarak Afrika’da bol bol siyahi ve Hollandalı öldürdü ve Scotland Yard’ın başında iken de “Karındeşen Jack” cinayetlerini (olayın esasında Kraliçenin torunu sıradan bir kadınla evlenmişti. Kadını akıl hastanesine gönderdiler olaya tanıklık eden herkesi de seri katil süsü vererek masonik işaretler bırakarak katlettiler) tezgahladı.

Aynı Warren 1886 yılında yeni bir Mason locası kurdu. Kurduğu “Dört Taç Masonluğu” İngiliz masonluğu içinde araştırma faaliyetlerine yönlenmişti.

Warren’ın locası iki yeni kol oluşturdu: 1-Teosofi 2-Astroloji..

Chaitkin bunu neden yaptıklarını da anlatıyor:

Yine jeopolitikti mesele. Avrupa’ya hurafeciliği yaydılar. 1890’lara kadar mesela Fransa’da astroloji diye bir şey yoktu. 400 yıldır unutulmuştu. Bunlar hortlattı. Bunlarla da yetinmediler bir de ‘Altın Şafak Düzeni’ diye bir oluşuma gittiler. Bu grup daha sonra Aleister Crowley adında ünlü bir Satanist (Horus Tarikatını kurdu) tarafından yönetildi. Crowley daha sonra 1900’lerin başında Amerika’da Hollywood film endüstrisinin ortaya çıkmasına da yardım etti. Bunlar Türkiye’de de masonik ve tarikat çalışmaları yaptı. Türkiye’yi gelecek olaylara hazırlamaya yani kargaşalığa yönlendirmeyi amaçlıyorlardı. Mesih’in gelişi mi? Hiç sanmıyorum! (gülüşmeler) Türkiye jeopolitiği çok değerli bir ülke olarak İngilizlerin Hindistan’a uzanan yolundaki bir ülkeydi. Avrupa-Asya ve Afrika’nın tam ortasındaydı. Türkiye’de pek çok sahte Müslüman tarikatlar kurdular! Sufilik kılıfıyla yaptılar bunları. Bu tarikatları İngilizler yönetiyordu. Bnai Brith de (1843’te ABD New York’ta Alman Yahudilerinin kurduğu İsrail odaklı tarikat) oradaydı, derin bir şekilde çalışıyordu. Bnai Brith adına Almanya’dan Türkiye’ye gelen Sebottendorf isimli (gerçek adı Adam Alfred Rudolf Glauer/d. 1875 Almanya ö. 1945 Üsküdar. Tarikatına 1940’ta Nihal Atsız da katıldı) bir okültist İngilizlere bağlı Türk masonluğunu kurdu.

Sebottendorff

Aynı Sebottendorff, 1900’lerin başında Almanya’da Thule Cemiyeti’ni kurdu. Bu cemiyet Adolf Hitler’in ırkçı soykırımcı ideolojisinin ilhamını aldığı örgüttü. Sebottendorff bizzat Hitler’e dersler verdi. Baş Siyonist ise İngiliz Laurence Oliphant (1829-1888) idi. Amerika’da bir İngiliz casusuydu, iç savaşta bölücü faaliyetler yürütüyordu. Amcası Doğu Hindistan Şirketi’nin yöneticisiydi. Lord Palmerston’a çalışan bu aristokrat İngiliz ailesinden gelen profesyonel casus, 1878’de İstanbul’da iken İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na bir mektup yazdı; ‘Bir Filistin Kalkınma Şirketi kurmalıyız” dedi. Kurulması planlanan İsrail için bir ön adım olacaktı bu. Romanya ve Rusya’nın güneyindeki baskı altındaki Yahudileri bu şirket İsrail’e taşıyacaktı. Ve bu çok karlı bir yatırım olacaktı. Dinle minle bir ilgisi yoktu yani İsrail projesinin. Toplu katliam projelerini Tanrı’nın emri diye yutturdular. Bu eleman Filistin’e taşındı, seks yapmanın günah olduğunu söyleyen kitap yazdı ama frengiden öldü. (Gülüşmeler)”

Lord Balfour’a geliyoruz. 7. Edward döneminde 1902-1905 arası başbakanlığı var.

Balfour

Chaitkin’e dönelim yine:

Arthur Balfour tam bir deliydi. Armageddon’a inanıyordu. Evrenin dünyayı yutacağını düşünüyordu. Yahudilerin İngiltere’ye değil Filistin’e gitmeleri gerektiğini düşünüyordu. Yahudilerden hoşlanmıyordu. 1917’de Dışişleri Bakanı iken yayınladığı Balfour Deklarasyonu’nda Filistin’in Yahudilerin ülkesi olması gerektiğini söyledi. Aynı zamanda medyumluk araştırma cemiyeti üyesiydi. Balfour’un devamı olan ve İngiltere’den ABD’ye giden bir tarikat veya inanç grubu da satanistlerdir. Üç tanrı ile geldiler Yehova, Lusifer ve Satan. Sonradan Lusifer aradan eksildi. Bunlar da dünyanın sonuna Armageddon’a inanıyorlardı. Son yargılamayı Tanrı’nın hizmetindeki şeytanın yapacağına inaıyor, o halde şeytana hizmet etmek tanrıya hizmet etmektir gibi bir çarpık inanca sahiptiler. Her türlü kötülüğün mübah olduğuna inanıyorlardı. Hastalıklı ve aptalca bir düşünce değil mi? New York ve California’da yayıldılar. Sanat ve eğlence sektöründe çoktular. Dünyaya bir bakın. Gereksiz bir birinci dünya savaşı oldu, ardından ikincisi tam bir kan banyosuydu. Nükleer yok oluş tehlikesi şimdilerde. Çok tehlikeli zamanlardayız değil mi?”

Chaitkin bunları 1994’te söylüyordu.

Bugüne ışık tutan şeyler hepsi.

Batı’da ve bugün en çok da Gazze’de, özellikle çocuklara karşı işlenen şeytanca suçlara baktığınızda çok haklı olduğunu görüyorsunuz değil mi?

Emperyalizm, yaptığı canavarlığı bile dinsel bir kılıfa sokabiliyor.

Evanjelizm, Siyonizm, Nazizm ve Satanizm, özünde İngilizlerin jeopolitik hedeflerine ulaşmak için çıkardıkları teozofik ve okültist saçmalıklardan başka bir şey değil.

Ama bugün tüm insanlığı tehdit ediyor.

Not: Chaitkin’in 1994’teki konferansının orijinal video kaydı: https://x.com/apocalypseos/status/1783680577016922497

Bunları da sevebilirsiniz