Kutsal Emanet

Cumhuriyet’in 100. yılını kutladığımız bu günlerde Cumhuriyet devrimlerinin miras degil bir emanet olduğu bilinci ile kutlamalara katılmak gereklidir. Bu kutsal emanetin ne kadar koruyup kollanabildiği yüzyıllık bilançoda yer alacaktır ancak kendi vicdanlarımızda da sorgulanmalıdır.

Anadolu kadını vatan sevgisinin kutsallığını yüreğinde taşıyarak, milli mücadelenin içinde yer almıştır. Milli mücadelenin başarısı için çeşitli biçimlerde sorumluluklar üstlenen Anadolu kadını milli mücadelenin alçakgönüllü simgesidir. Bir kısmı mitingler yoluyla, milli mücadele ruhunu Anadolu’ya yaymaya çalışırken, bir kısmı da cemiyetler kurarak örgütlenmiştir. Bazı kadınlar, cephe gerisinde görev yaparken, bazıları da bizzat savaşa dâhil olarak vatanı için savaşmıştır.

Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı gün 19 Mayıs 1919’da Türk Ocaklı gençlerin öncülüğünde Fatih Mitingi düzenlenmiştir. Elli bin kişinin katıldığı bu mitingde açılış konuşmasını Halide Edip, kapanış konuşmasını ise Darülfünun’dan Meliha Hanım yapmışlardır. Halide Edip bu konuşmasında halka şöyle seslenmiştir: “Türk ve Müslüman bugün en kara gününü yaşıyor. Gece karanlık bir gece. Fakat insanın hayatında sabahı olmayan gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp, parlak bir sabah yaratacağız.” Meliha Hanım ise “Bugün Ey Türk, ihtişamla yaşayan şark yıldızı sönmek üzeredir. Fakat bu koca devlet yıkılırken, öyle bir gürültü ile devrilmeli, öyle bir çatırtı ile devrilmelidir ki bu çatırtı, cihanı sarsmalı ve bütün insanlığı titretmelidir. Bu enkazın altında yalnız milletin erkekleri değil, kadınları da ezilecektir. Eğer lazımsa vatan için ölelim fakat vatanımızı kurtarmak için yaşayacağız.” Vatanlarını kurtarmak için yaşayanlar olduğu gibi bu kurtuluşu sağlamak için gözünü kırpmadan düşmanın üstüne atılanlar da az değildir. Milli mücadele yıllarında çok sayıda kadın örgütlenerek değişik alanlarda yarar sağlayan çalışmalar üretmişlerdir. Cephe gerisinde savaşan askerimize giysi ve yiyecek sağlamışlar, sağlık hizmeti vermişlerdir. Kuruluşu ve örgütlülüğünün yaygınlığı açısından en dikkat çeken Anadolu Kadınları Müdafai Vatan Cemiyeti’dir. Her adımda Mustafa Kemal ile yazışarak ve raporlar vererek ilerleyen Melek Reşit Hanım ve arkadaşları milli mücadelenin kadınlarını örgütlemişlerdir.

Limon sandıklarının üzerinden en karanlık gecenin yırtılacağı umudunu veren, düşmanın üzerine cesaretle atılan, cephaneyi yavrusundan fazla sakınan, vatanını maaş için değil bağımsızlığa inandığı için koruyan bu kadınlar Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra da Türk kadınını temsil edecek siyasi haklar için aktif roller üstleneceklerdir. Atatürk’ün devrimci önderliği ve Türk Kadınlar Birliği altında buluşan Nezihe Muhittin, Şukufe Nihal ve nice önder kadınların çabaları Türk kadınının haklarının yasal zemine taşınmasını sağlayacaktır.

Cumhuriyet devrimleri ve Atatürk İlkeleri’ni emanet olarak kabul edenlerin, gelecek kuşaklara karşı sorumluluk duyanların umutsuz olmaya, vazgeçmeye hakkı yoktur. Anadolu kadınlarının o eşsiz cesaret ve önderliğini örnek alarak, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini yaymaya, Cumhuriyet Devrimleri ve Atatürk ilkeleri için çalışmaya devam edeceğiz. Cumhuriyet devrimi, toplumculuğu ve halkçılığı yücelten yönleriyle kadının birey, yurttaş olmasının önünü açarak kadın ve çocuklar için yapılmış bir devrimdir. Devrimlerin her biri, Atatürk İlkeleri’nin ışığında yeniden ele alınsa içinden geçtiğimiz bu zorlu günlerden çıkabılmek için rehberlik ederek çözüm olmayı sürdürecektir. Laiklik, Halkçılık, Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Devletçilik ve Devrimcilik ile sahip olduğumuz temel kazanımlar en köklü çözümleri içinde barındırmaktadır. Görevimiz bu bilinçle hareket edecek ruhu yeniden ayağa kaldırmak ve gereken örgütlülüğü yaratmaktır.

PINAR GÜL

Bunları da sevebilirsiniz