Püsküllü mü Olsun Püskülsüz mü?

Ocak 1924!

29 Ekim’in üzerinden 2 ay geçmiş.

On yılı aşan savaşları utkuyla tamamlamışız.

Cumhuriyet’i henüz duyurmuşuz.

Elbette hiçbir şey bitmemiş.

Tersine Türkiye’nin ve Türk insanının alacağı epeyce yol var.

Türkiye değişime, dönüşüme ve devrime gebe!

Bu anılanlar olmadan Cumhuriyet’in görüntüden öteye anlam taşımayacağı açık.

O sırada fes yaygın kullanımda olan başlığımız. Osmanlı’nın XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşama geçirdiği çağdaşlaşma sıçramasının da önde gelen simgelerinden. Önceki yenilik nesnesi fes güncel yeniliğe konu olmaya aday.

Her ne kadar Osmanlı’nın fesle tanışması XVI. Yüzyıla ve Cezayirli denizcilerin aracılığına dayandırılsa da, kitlesel kullanımı II. Mahmut’un pek çok yeniliğe eklediği giyim, kuşam çağdaşlaşmasıyla birliktedir.

Fes adının Fas’ın Fez kentinden köken aldığını da eklemiş olalım. Kökeni Fez olsa da fesin Osmanlı’ya geldiği yer Tunus’tur. Yeniçeriliğin henüz kaldırıldığı yıllarda toplumda farklı giysilerin giyilmesi eğilimi yaratılması kapsamında gündeme gelmiştir fes.

Tanzimata dek yaygın başlık olan sarık fesle birlikte yalnızca din insanlarınca kullanılır olmuştur.

Fesin yakın tarihimizde bir boykota konu olduğunu da bilmekte yarar var. Osmanlı, kendi fesini üretmemektedir. Osmanlı’nın fesi Avusturya’da yapılmaktadır. 1908’de Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna-Hersek’i ilhak edince “biz size gösteririz diyerek” Avusturya’dan fes alımına ara verilmiştir. Buradan yola çıkarak benzer boykotları çok daha yakın tarihte İtalya, Fransa ve başka ülkelere karşı da yaptığımız anımsanabilir.

Ocak 1924’te kendisini gösteren bir akıma değinelim.

İlericiliğin, çağdaşlığın, yüzünü uygarlığa dönmenin bir imi olarak püskülsüz fes kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır. Hatta, kimi basın organlarında festeki püskülün çıkartılması yenileşme ve ilerleme göstergesi sayılır mı türünden yazılara rastlanmıştır. Başımızdaki püsküllü belâ yerini püskülsüz olanına bırakmıştır dense yeridir.

Festen püskülün eksilmesinin çağdaşlaşma ve ilericileşme göstergesi sayılmasının yanı sıra bu yolla tutum sağlanacağını ileri sürenlere de rastlanmıştır.

Bugünden bakıldığında püskülün o yıllarda yeni bir ayrışmaya, bölünmeye yol açması da düşük olasılık değildir.

Çağdaşlaşmaya fesin püskülü üzerinden erişmek isteyenler belli ki bir devrim fırtınasın öngününde bulunulduğunun yeterince farkında değillerdir.

Oysa, biraz beklemiş olsalar şapka devrimi aracılığıyla giyimde, kuşamda önemli bir dönüşümün sağlandığını göreceklerdi. Dolayısı ile fesin püskülü gibi bir ayrıntıyla uğraşmaları gerekmeyecekti.

Böylelikle, gereksiz ayrıntılarla ve tartışmalarla zaman yitimine uğramaktan kurtulacaklardı.

Fesin püskülü üzerinden yürütülen değişim, dönüşüm tartışmalarına şapkayla gelen yanıt Cumhuriyetin gireceği devrimci yolu yansıtması bakımından da anlamlı olmuştur.

Devrimin küçük biçimsel değişikliklerden çok köktenci değişimlere ve dönüşümlere dayanacağı bu örnekle de ortaya çıkmıştır.

Not : Görsel “Cumhuriyetin İlk Yılı (29 Ekim 1923-29 Ekim 1924)”, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2023 kitabından alıntılanmıştır.

Bunları da sevebilirsiniz