Hiçlik Zamiri

Güneşin ilk ışıklarıyla aydınlanan evler vardır, camlarından süzülen sarı sıcakla sarmaş dolaş; kızarmış ekmek kokusunun iç ferahlatan temiz havaya karıştığı, herkesin sofraya bir an önce oturmak için yarıştığı evler. Bir de bazı evler vardır ki güneşin bile teğet geçtiği, karşı apartmandan yansıyan ışığa hasret insanların var olduğu. Belki de “var olduklarını” var oldurmaya çalıştıkları.

Eşi benzeri olmayan evlerin çeşit çeşit odalarına türlü türlü eşyalar, farklı uyruklarda, farklı yaşlarda, farklı cinsiyetlerde insanlar konuşlanır. Ve her ev, dahilinde barınan her varlığı başka tonlarda aydınlatır.

Bu başkalığı sorgulamaz birey, bazen, var olanın içinde. Nefes almak kadar doğal gelirken hayatın akışında, ışığın tene dokunması ve hatta dokunmaması…

Mis kokan sabah, kahvaltının hazır olduğuna işarettir. Aydınlık reklamlarda gördüğümüz yağı ekmeğe sürüp çocuklarına veren annedir. Keyif yaparken gazeteyi önce baba okur. Kirli sepetinden çıkan gömleğin düğmeleri sağ taraftadır ama gömlekteki kirleri yok etmeyi dert edinen yine kadındır. Yaz tatillerinde indirimi yakalayan akılcı erkeklerdir, denize girerken giydikleri mayolar onların yalnızca belden aşağısını kapatırken kadınlar için birçok toplumda bu imkansızdır. Mükemmel kahvaltılarına devam ederken, bu farklılıklar üzerine düşünmez bireyler, bazen, var olanın içinde. İncelikli ışık oyunları…

Beklentilere uygun ilerleyen dikkat çekmez. Normalin, makbul olanın dışına çıkmayan olağandır ve hatta görünmez, çoğunlukla, toplumun içinde, eriyen birey…

Aslında baksa da bakmasa da hep orada olan ama ancak görebilirse somutlaştırabileceği mercek altında ilerler hayat: Toplumsal Cinsiyet Merceği.

Toplumsal cinsiyeti her türlü toplumsal olguda görebilmemizi sağlayan; bize toplumsal süreçler, standartlar ve fırsatlar sistematik bir biçimde kadın ve erkekler için nasıl ve neden farklıdır sorusunu sorduran kavramsal bir araçtır” diye açıklar Yıldız Ecevit. *

Neden?

İzninizle bu soruyu -aslen birçok önceki ve muhtemelen- sonraki yazılarımın konusu olmak üzere ayırıyorum.

Bugün sorumuz:

Nasıl?

Birçok toplumda hukuksal anlamda toplumsal cinsiyet eşitliği onaylanmış, kabul görmüş olduğu halde eşitsizlik nasıl devam ediyor? Cinsiyetçilik şekil mi değiştiriyor?

Özellikle “eğitimli” kesimde gözlenen, direkt cinsiyetçi söylemlerin sosyal olarak kabul edilmemesi sebebiyle sahiplendikleri modernlik adının altında “kendilerince” eşitlikçi tavırların gizlediği posası çıkmış önyargılar mı yatıyor?

Kadınlar iş hayatında varlık göstermeli derken öğretmenlik, hemşirelik, aşçılık benzeri meslekler mi geliyor akıllarına öncelikle? Ya da hiç olmazsa sabah 8 akşam 5 saatleri içinde icra edebilecekleri çeşitli memurluk görevleri mi? “Kadın şefkatlidir, anaçtır, bakım verir, duygusaldır ve aynı zamanda çocuklar okuldan döndüğünde evde olmalıdır” inancıyla beslenen eşitsiz bir eşitlik mi? Bununla birlikte yemeği hazırlamalı ve dip köşe bir temizlik olmasa da en azından süpürge tutmalıdır, tabii. Ev işleri ihmale gelmez.

Açık ataerkil ifadeleri benlik değerlerine yakıştıramadıkları, uygun bulmadıkları için sergiledikleri bir davranış örüntüsü mü modern eşitlik?

Kadınlar vardır,” diyerek söze başlayıp “ama” ile devam eden cümlenin gizli öznesi mi modern “eşitsiz eşitlikçilik”?

Varlık içinde yokluk gibi mi?

Var içinde yok gibi mi?

Yok gibi mi?

Tüm bu sorular güneşe, doğumundan batımına kadar evinin balkonunda, sokakta, iş yerinde, dağda, denizde, çadırda ya da bir ağacın altında eşlikçi olabilen kadınlarla temas eden erkeklere dair.

Oysa ilk paragrafta sözü geçtiği gibi bazı evlere ışık uğramıyor.

Hiç olmayan tümcede “var olmaya” çalışan zamirler huzursuz, öfkeli…

Peki ya bir varmış, bir yokmuş ile başlayan cümledekiler?

Kadınların varsayılan ikincilliklerinden hareketle gelişen tutumun dayandığı geleneksel cinsiyetçilik ile eşitlik inancıyla çelişen olumsuz duyguların yansıması şeklinde kendini gösteren modern cinsiyetçiliğin temelinde bir fark var mı ki?

*Ecevit, Yıldız (2011), Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir

Bunları da sevebilirsiniz