Nil Karaibrahimgil’in maziye bilet hediyeli fotoğrafını gördüm geçenlerde, telefonlarda kontörlü hat kullandığımız dönemlerden. Fotoğraf karesine bakınca “Dedim ya… Ben Özgürüm!” cümleleri yankılanmaya başladı istemsizce içimde bir yerlerde.
Öyle zamanlardı ki, Nil’in anlattığı özgürlük sıradan bir ortaokul öğrencisine sabaha karşı NBA Playoff’larını izlemek için aileyle çatışmayı göze alma cesareti verebiliyordu:
“Ben özgürüm, izleyeceğim işte!”
Çeşitli tartışmalar, verilen sözler ve uzlaşılan konular neticesinde sahip olunan o birkaç saat benim özgürlük alanımdı. Zafer, merak ve heyecan dolu birkaç saat…
Bir iki sene sonra basketbol branşına 12 Dev Adam da ismini yazdırınca tüm aile fertlerinin katılımıyla gerçekleşen maç izleme ritüelleri mahalleyi, şehri, ülkeyi aynı heyecanda birleştirmeye başladı. Her devrin gözdesi erkek futbolu ve basketbolu, Türkiye’de altın çağını yaşıyordu. Filenin Sultanları’nın ve Potanın Perileri’nin adı konmamıştı daha, Ritmik Jimnastik Şampiyonası’ndan da ulusal kanalların haberi yoktu belli ki…
Kutluay üçlük attıkça evlerden yükselen çığlıklar sokaklara taşardı. Televizyonda hangi kanalı açsanız Athena grubunun o ünlü şarkısı eşliğinde, her adımında metrelerce yükseğe uçuyormuş gibi görünen bir basketbol oyuncusu ile karşılaşırdınız. O özgürdü, hem de bulutlara kadar… Biz ise evimizdeydik, dört duvar arasında. Özgürlük, reklam ve medya aracılığıyla evimize gelirdi. Tek yapmamız gereken kumandanın tuşuna basmaktı. Ekrana bağlandıkça özgürleştiğimizi hissederdik. Ne kadar ironik.
***
Duman, bir Sezen Aksu eseri olan “Her Şeyi Yak” katalizörlü albümüyle ortama bomba gibi düşmüştü aynı dönemde ama benim aklım hala Nil’deydi. Her şeyi mi yakalım? Tamam, yakalım da özgür olmak ne demek?
“Bir kişinin özgürlüğü başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter.” sözü vardı ezberimde. Başkalarına saygı duyulması ve herkesin kendi özgürlük alanında durması gerektiği ile ilgili bilgilerin özeti. Soyut düşünmeye yeni başlamış bir çocuk için karmaşık bir tanım. Özgürlük alanları nasıl belirleniyordu? Benim alanım yetişkinlerinkinden küçüktü, onu biliyordum. Peki ama büyüyen herkesin özgürlük alanı aynı boyutta mı oluyordu? Erkeklerin özgürlüğüyle kadınlarınki eşit miydi mesela? Eğer öyleyse neden Özgür Kadın bunun için bir beste yapmıştı ve satırlarca söz yazmıştı?
***
Sanatın duyguları ve düşünceleri hareketlendiren yanı beni de ele geçirmişti o dönemde. Ergenliğe adım atmak üzere olan biri için sorgulama, fikir yürütme, ailesi ve arkadaşlarıyla tartışma fırsatı bulduğu konularla karşılaşmasının ne kadar değerli olduğunun farkında değildim o yılları yaşarken.
Ben büyüdükçe Özgür Kadın da büyüdü tabii. O sorguladıkça ben de sorguladım. Arkadaşlarımla, annemle, babamla, öğretmenlerimle, öğrencilerimle… Her soru, başka cevapları getiriyordu beraberinde. Her cevap, birçok soruya gebe.
Her şeyi yakmalı mıydık? Yoksa kırmadan, dökmeden anlatmanın da bir yolu var mıydı? Ben ikincisini denemeyi seçtim yıllar önce. O çok bilindik deniz yıldızı hikayesi gibi. Belki O’nun için bir şey fark etmiştir umudu ve inancıyla…
Şimdi, Dev Adam tamlamasıyla irileştirilmiş erilliğin yanında pozitif ayrımcılıkla taçlandırılan Periler ve Sultanlar, medyanın olumladığı toplumsal cinsiyet rolleri, özgürlük ve eşitlik yanılsaması tokat gibi çarpıyor yüzüme. Beni o zamanlar ve şu an, hala rahatsız edenin ne olduğunu anlıyorum, aktarmak istiyorum okuyanlara. “Senin ve çocukların özgürlük alanı, benim izin verdiğim kadar.” diyen hadsiz erkekleri, “Arkandan konuşurlar, dayan, sabret.” benzeri cümlelerle gizli bir “Sus!” emri verenleri, “Kadın dediğin evinde oturur. Ne gerek var çalışmana? Kendini yorma, çocukları büyüt, evi temizle, yemek yap. Ben sana kraliçeler gibi bakarım.” diyerek kadının evdeki tarifsiz emeğini görmezden gelen ve iş hayatını deneyimlemesini, para kazanmasını, sosyalleşmesini engelleyen kocaları anlatmak.
Tek bir deniz yıldızına anlatmak…
“Ay gız uyan, değilsin külkedisi.
Ay gız uyan, böyle miymiş sevgisi?
Ay gız uyan, uyan gelir gerisi.
Taşsa onun yüreği o taşısın o zaman!
İsterse kadınını “insan” olsun o zaman!”
*Nil Karaibrahimgil – Ay Gız Uyan
https://www.youtube.com/watch?v=LhHnsjSUkN0