Lidya Kefaret Yazıtı

Tarihi eser hırsızlıkları arasında en iyi bilinen Truva Hazineleri; antikacı, Osmanlı Devletinde adı Hırsız (TRT 2) olan Heinrich Schiliemann’ın Rum eşinin çarşafı içinde önce Atina’ya, Almanya’ya ve oradan 2. Dünya Savaşı ganimeti olarak Ruslar tarafından kaçırılıp Puşkin müzesine konmuştur. Bodrum Kraliçesi Artemisia’nın kocası için yaptırdığı Anıtkabir Britiş Müzesindedir. Bergama Zeus Sunağı Berlin’dedir. Datça’nın Knidos Ören yerinden gemiyle tanınan ve Fizikçi Isaac Newton’un yeğeni olan Sir Charles Newton tarafından Londra’ya (1850) kaçırılıp, Britiş Müzesinin girişinde, hemen soldaki yekpare kayadan 2 tonluk Knidos Aslanı ve Knidos Salonundaki Demeter Tapınağından eserler bulunur.

DİYET

İnanç dünyasında; hayattayken yapılan hataların, yanlışların, günahların affedilmesi için çeşitli bedellerin ödenmesi önerilir. Kökleri çok eskilere giden bu adettin en bilinen şekli göze göz, dişe diştir. Ömer Seyfettin’in Diyet adlı öyküsü bu konuyu ele alır: Bir cuma gecesi, çeliğe çifte su verip nice yiğitlere yok pahasına kılıç yapan demirci dükkanını kilitlemeden, karşısındaki Mescitte akşam namazı sonrası Konya’dan gelen iki garip Derviş’in Mesnevi’den anlattığı hikayeler sayesinde huşu içinde dolaşmaktadır. O sırada kentin subaşısının adamları olan bekçiler kol gezmektedir. Vaktin gece yarısına geldiğini söyleyip evine dönmesini tembih ederler. Bu müdahaleye canı sıkılır: “Kentte yaşamak tutsaklık ama bu mesleğimde dağda geçmez” diye geçirir içinden. Kapısı açık, bacadaki leylek hala uyanıktır. Büyük bir dinginlikle daldığı uykudan bekçiler onu uyandırır. Çalınan koyun kanının izlerini dükkâna kadar takip etmişler ve yüzülen koyun derisini içeride bulmuşlardır. Koca Ali hırsızlık yapmadığını ispat edemez ve çeliğe su veren sol kolunun kesilmesine karar verir kadı. Buna karşın Ali başının vurulmasını ister çünkü kolunu kurtarmak için gerekli kefaret parasını verecek parası yoktur. Bunun üzerine sipahiler kendilerine ucuz kılıç yapan bu ustayı kurtarmak için kentin, Lidya Kralı Harun kadar zengin Mehmet ağasına başvururlar. Diyet parası ödenince Koca Ali ona ücretsiz kasaplık yapmaya başlar. Ancak durmadan kolunun diyetinin ödediğini hatırlatan bu adama dayanamayıp, sol kolunu satırla vurup, onun yüzüne fırlatarak “Al Diyetini!” der (Bkz. Ömer Seyfettin Bütün Hikayeleri). Burada hırsızlık suçlaması haksızdır.

PİŞMANLIK KİTABESİ

Antik Türkiye’de ise manen arzulardıklarından ve bizzat yaptıklarından pişmanlık duyanlar bu hatalarını, yanlışlarını ve günahlarını bir yazıtta dile getirerek tapınağa koyar; hem Tanrılardan hem de Toplumdan af dilerler. Eski Türkiye’ye has olan bu adette tapınaklara kurbanlar kesilir, hediyeler verilir, herkesin görmesi ve ibret alması için taşlara günahlar, pişmanlıklar, işledikleri günah için Tanrılar tarafından nasıl cezalandırıldıklarını ve öğütlerini yazarlar. Hristiyanlık döneminde bu papazlara itiraf olarak devam eder. İşte Lidyalı bir ana ve babanın, iki oğlunun yaptığı hırsızlıktan duyduğu üzüntü ve pişmanlılık sonucu Tanrıça Artemis’in ikiz erkek kardeşi Güneş Tanrısı Apollon’un Aksyros Tapınağına adadıkları bir kefaret yazıtı vardır. 1997 yılında İtalya’da bir antika tüccarının iş yerine yapılan baskında İtalyan Jandarması tarafından ele geçirilmiştir. Yazıtın Anadolu uygarlığı olan Lidyalılara ait olabileceği şüphesiyle durumun Türk yetkililere bildirilmesinin ardından yapılan incelemeler sonucunda, 1800 yıllık yazıtın Manisa’nın Demirci ilçesinde yer alan Saittai Antik Kenti’ndeki Apollon Aksyros Tapınağı’ndan kaçırıldığı tespit edilir. Uzun süren bir hukuki mücadelesinin ardından da kefaret yazıtının Türkiye’ye ait olduğu ve eserin ait olduğu topraklara iadesine karar verilmiştir (Bkz gazeteler). Bu yazıtlara, Ege Bölgemizdeki diğer tapınaklarda da rastlanır. Denizli ili, Çal ilçesine bağlı Ortaköye 1,5 saat mesafede bulunan Büyük Menderes vadisinin güney tarafında hakim bir tepede yer alan Apollon Lairbenos tapınak kalıntıları o yerlerden biridir. Sadece kente değil bütün bölgeye hizmet verir. “Tapınak ve civarında Anadolu’da ender rastlanılan “katagraphe” adı verilen ve insanları ya da mülkleri “tanrıya adama” anlamına gelen yazıtlar ele geçirilmiştir. Bu yazıtlarda kişilerin kendi istekleri ya da tanrının emri üzerine, köleleri ya da evlatlarını birer “kutsal kişi” olarak Tanrı Apollon’un hizmetine tahsis ettiklerini gösteren adaklar söz konusudur. Tapınakta ayrıca Hristiyanlık döneminde “confessio” adı verilen ve kişilerin işledikleri bir günahı itiraf etmek, onun kefaretini ödemek amacıyla tanrıya sundukları adakları gösteren yazıtlar mevcuttur. Amacı Tanrıların öfkesini yatıştırma, bağışlanma, yeniden doğum, beklenmedik felaketlere karşı felaketlerden korunmak için bedel, günahlardan arınma ve kefarettir. (Gülseren Mutlu, Pamukkale Üniv. Antik Dönem Batı Anadolu’da Tanrıya İnsan Adağı, s.336-346, Prag Kongresi).

Bunları da sevebilirsiniz