Kendini emekten yana olarak tanımlayan bir partinin önerdiği politikaların gerçekten böyle olup olmadığını nasıl anlarız? Bu konuda en kolay yaklaşım bu politikaların muhafazakar, neoliberal politikalar uygulayan partilerce de benimsenip benimsenmediği olabilir. Toplumun ezici çoğunluğunun beğenisini kazandığında bu politikalardan bazıları sağ iktidarlarca uygulansa da neoliberaller gene de çoğu emek yanlısı politikadan nefret edeceklerdir.
CHP’nin biri tarım alanından iki politika önerisi incelenebilir. İlk politika önerisi tarımda kullanılan mazottan vergi almayarak fiyatının düşürülmesi önerisidir. AKP bu politika önerisine önceleri yeterli finansman yok diye karşı çıkmışsa da sonraları CHP’nin önerisindeki kadar olmamakla birlikte kısmen uygulamaya koymuştur. Mazot kullanımından dolayı çiftçilere verilen destekler yeterli olmasa da biraz arttırılmıştır. Çiftçilerin eline geçen ürün fiyatlarını etkileyecek politikalar ise hem çiftçi hem de tüketiciler için çok yararlı olabilecekken, CHP neoliberal tarım destekleri politikasının dışına çıkmadan varolan destek düzeylerinin arttırılacağından söz etmiştir.
Diğer bir CHP önerisi de “Merkez Türkiye” projesidir. ‘Merkez Türkiye’ projesi denilen bu proje “Türkiye’yi 4,5 saat uçuş mesafesindeki 58 ülkenin ticaret, kültür kavşağı yapmayı” hedefliyordu.” 200 milyar dolarlık yatırımla Anadolu’da özel yasayla bir mega kent” kurulacaktı. Bu proje gazetelerde şöyle tanıtılmıştı:
“Türkiye’nin kaderini değiştirecek yüzyılın mega projesi…” Ekonomi ağırlıklı yeni seçim stratejisi ile ezber bozan Cumhuriyet Halk Partisi, 200 milyar dolar yatırım öngören “Merkez Türkiye” projesini bu sözlerle lanse etti. CHP, bu projeyle hedefini 2035 yılına kadar 2.2 milyon kişiye istihdam olanağı ve 33 bin 323 dolar kişi başına gelir olarak açıkladı.”
AKP bu projeye kökten karşı çıkmadı. Tam tersine kendi fikirlerinin çalındığı söylendi. Eski Başbakan Davutoğlu bu proje için “bu açık bir intihaldir, hırsızlıktır. Akademik hırsızlık.” dedi.
İnsanda kanser neyse megakentler de aynısı. İstanbul’da birçok kişi işine gidip gelirken günde üç, dört hatta beş saat kaybediyor. İstanbul; Trakya ve Anadolu’da çok geniş bir coğrafyanın yeraltı ve yerüstü sularına el koydu. İstanbul sefalet merkezi oldu. Dünya’daki diğer megakentler de beş aşağı beş yukarı benzer problemlerle boğuşuyor. Şimdi yeni bir megakent neden gereksin. Bu proje başka ülkelerin (örneğin Çin) ürünlerini çevremizdeki ülkelere ulaştıracak bir merkez olacakmış. Demek ki ülkenin kendisinin ihraç edilecek ürünler üretmesine değil başka ülkelerin ürünlerinin pazarlanmasına öncelik verilecek. Bu kentte ayrı bir hukuk sistemi uygulanacakmış. Acaba amaçlanan zaten yetersiz olan sendikal hakları budayarak daha da düşük ücretli bir istihdam mı yaratmak oluyor. Neden biz kendimiz teknoloji geliştirip, ileri bir sanayileşme sağlayıp ihraç kapasitemizi arttırmıyoruz. AKP ve CHP bu konuda aynı bakış açısına sahipse bir problem var demektir. Demek ki bu proje neoliberal bir bakış açısı için de uygundur. Dolayısıyla emekten yana bir proje değildir.