Suçlu Kim

Dünyamız giderek artan sıklıkta olağanüstü iklim hareketleri yaşıyor.

Avrupa rekor kıran bir sıcak hava dalgasının pençesinde ve Akdeniz’de orman yangınları devam ediyor

İngiltere’de sıcaklıklar ilk kez 40 dereceyi aştı.

Almanya ve Belçika, rekor sıcaklıklar yaşadı.

Fransa, İspanya neredeyse Avrupa’nın tümünde büyük orman yangınları çıktı

Portekiz’de sıcak hava dalgası nedeniyle binden fazla ölüm yaşandı.

ABD ve Avusturalya’da da benzer manzaralar.

Dünyanın dört bir yanında olağanüstü duruma yol açan bu sonuçları, sözün ona “ iklim değişikliği” diye sunuyorlar.

Büyük bir çarpıtma söz konusu.

İklim değişikliği var da gerekçesi ne?

Sorunun asıl sorumluları kapitalist emperyalist düzenin iktidarları, şirketleri, bir dönem reddettikleri, şimdi inkârı mümkün olmayan sonuçlar karşısında dünyanın döngüsel sürecine ve insanlara, toplumlara fatura çıkarmaya çalışıyor.

Neymiş “İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonları iklim değişikliğine yol açmış…”

Bak sen!

Aşağılık sömürü sistemi değil, “insan faaliyetleri”, öyle mi?

***

Kutupta buzlar eriyor, kıyı kentleri adın adım suya batıyor.

Bir yandan gerçeğin kabulü, diğer yandan sistemin ikiyüzlülüğü, sahtekârlığı…

Öyle ya atmosferine salınan sera gazlarının yüzde 25’ini ABD’nin ürettiği, hep gölgeleniyor.

Küresel şirketlerin amazonlarda, kuzeyde, güneyde, dört bir yanda emisyon değerlerini, sera gazını önleyen ormanları nasıl yok ettikleri, krize karşın hala doğaya ve insana nasıl vahşice saldırdıkları ortada.

Küresel sermayenin karbon salımı yapabilmek için ülkelerin karbon ayak izi kotası satın alması ne tür bir ahlaksızlık, o da ortada.

Kar amacından başka derdi olmayan sistemin sürekli tüketimi dayatması, bunun için ekosistemi alt üst etmesi gözden kaçırılıyor.

Kapitalizm krizlerden kaçınmak için sürekli fetişleştirilmiş tüketime, büyümeye ve yeni pazarlara ihtiyaç duyması, üretim sürekli artması, dünya yeraltı ve yerüstü kaynaklarının daha çok kullanılması gerçeğinin üstü örtülüyor.

Gelişmiş kapitalist ülkeler ve küresel şirketler, ekonomik büyümeyi durduracak bir çözümün dünyanın ekolojik dengesini düzeltirken ekonomik dengesini bozacağını öne sürüyor.

Sanki bu sistemden başka bir çözüm ya da çıkış yokmuş gibi.

Özünde iklim değişikliği değil mesele, sorun iklim krizi ve onun yaratan sermaye sistemi.

Bu sistem sürdükçe fosil yakıtlar yerine yeni ve “temiz” kaynaklar devreye sokulsa da kamu ve toplum çıkarının önemsemeyen, varsa yoksa kar peşinde koşanların iklim krizinin giderebilmesi, boş bir beklenti olacaktır kuşkusuz.

Kapitalizmin sürdürülemezliğiyle, iklim krizi ve yarattığı sonuçlar değiştirilemez.

Fosil yakıt kullanımını terk etmek çözüm olamaz aynı zamanda sistemin her yönüyle değiştirilmesi gerekir.

***

Küresel şirketler ve onların iktidarları bu yalın gerçeği, “ iklim değişikliği” sorunun çözümü konusunda Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, OECD gibi kuruluşlarda “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri”, “yeşil büyüme”, “yeşil ekonomi”, “ekonominin karbonsuzlaştırılması” gibi benzeri kavramları piyasaya sürüyor. Sorunu çözmek için değil, belli iyileştirmeler amacıyla çeşitli fonlar, sivil toplum kuruluşları, akademik çevreler “ iklim değişikliğine” karşı devreye sokuluyor.

Fosil yakıtların yarattığı sonuçlar, yeni ve “ temiz” enerji kaynaklarına yönelinmesiyle sanki aşılacakmış gibi bir algı oluşturma çabasındalar.

Daha geçenlerde Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, Petersberg İklim Diyaloğu kapsamında, iklim değişikliğine müdahale önlemlerini görüşmek üzere Berlin’de toplanan 40 ülkenin liderlerine ciddi bir uyarı yayınladı. “İnsanlığın yarısı sel, kuraklık, aşırı fırtına ve orman yangınları nedeniyle tehlike bölgesinde. Hiçbir millet bağışık değildir. Yine de fosil yakıt bağımlılığımızı beslemeye devam ediyoruz ” dedi.

Beni en çok rahatsız eden şey, bu küresel krizle yüzleşirken çok taraflı bir topluluk olarak birlikte çalışamıyor olmamız. Uluslar, ortak geleceğimiz için sorumluluk almak yerine suçlama oyununu oynamaya devam ediyor. Bu şekilde devam edemeyiz” diye ekledi.

Şu sözleri, kötü gidişin ve tescili değil mi?

Bir seçeneğimiz var. Toplu eylem veya toplu intihar. Bizim elimizde…”

Yeterli mi, çözüm mü, ?

Değil…

Ağızlarına almadıkları ““piyasa ekonomisinin” kendisi sorun.

Asıl seçenek, düzeni değiştirmek

Bunları da sevebilirsiniz