Karanfil Uğruna

İçinde bulunduğumuz yılı tamamlamadan adını koyabiliriz. Korona yılı olacağı kuşkusuzdur. Güncel öngörüye göre bu unvanın izleyen yıla da aktarılması şaşırtıcı olmayacaktır. Her şeye karşın 2020’nin başkaca tarihsel olayların yıldönümü olduğu unutulmamalı!

Karanfil deyince aklımıza ilk Dianthus petraeus bitkisinin çiçeği gelir. Çiviye benzeyen görünümü ile baharat karanfil ise Syzgium aromaticumun meyvesidir. Fransızca adı clou (İngilizce clove) çivi anlamına gelmektedir.

Dainthus petraeus (Karanfil çiçeği)

Baharat karanfil

Çin’de M.Ö. III. Yüzyılda imparatorlar ve aristokrasi baharat karanfili konuklarına ağız kokusunu gidermesi için sunarlarmış. Çocukluğumda baharat karanfilin bu amaçla kullanıldığı kalmış belleğimde. Karanfile özgün kokusunu veren içeriğinde yer alan aromatik yağ olan eugenoldür.

Yalnızca uzakdoğuda yetişen baharat karanfil eski çağlardan başlayarak Avrupa’da hemen her zaman altına eşdeğer ederle alıcı bulmuş. Karanfil alım satımı üzerinden Avrupa’da kazanç sağlayan ilk Hollandalılar olmuş.

İşte bu karanfil uğruna 20 Eylül 1519’da İspanya’dan başlayan bir deniz yolculuğu geri dönüşünde taşıdığı karanfilden başka yol açtığı sonuçlarla dünya tarihine geçti.

Trinidad, San Antonio, Concepcion, Santiago ve Victoria adlı 5 gemi İspanya kralı Carlos adına yelken açmış bu yolculuk için. Toplam 280 denizci varmış gemilerde. Denizcilerin önemli çoğunluğu İspanyol olsa da Genel Kaptan Portekizlidir. Onun aracılığıyla listeye eklenen başka Portekizliler de eksik değildir. Alman, Norveçli, İngiliz ve İtalyan olmak üzere farklı uluslardan denizcilerin varlığı da unutulmamalıdır.

Denizci olmayıp yolculuğa not tutma göreviyle katılan Venedikli Antonio Pigafetta’nın adını özellikle anmakta yarar var.

Ferdinand Macellan Portekizli olmakla birlikte kendi kralı Manuel’i bu yolculuğu desteklemeye razı edemeyince İspanya kralı Karlos adına bu serüvene girişmekte sakınca görmemiş. Macellan yolculuğun hemen her anında güçlüklerle boğuşmuş. Keşifler çağında komşu iki ülke olan İspanya ve Portekiz papalığın da etkisiyle imzalanan Tordesillas Antlaşması ile çatışmaktan uzak tutulabilmişler. Macellan’ın İspanya adına yapacağı yolculuk bu antlaşmayı çiğneme potansiyeline sahip olması özelliğine de sahip olunca kaygılar ve kuşkular eksik olmamış.

Diğer yandan, İberya rekabeti yolculuk sırasında Macellan’a yönelik başkaldırılara da kaynaklık etmiş.

Portekizliler uzakdoğuya Afrika’yı dolaşarak Hint Okyanusu yoluyla ulaşırlarken İspanyolların Macellan kaptanlığındaki Maluku Armadası aynı hedefe sürekli batıya yolculuk ederek ulaşmayı denemiş.

İlk büyük engelle yolculuğun başlarında karşılaşılmış. Sonradan kendi adını alacak olan boğazı aşmak Macellan’ın aylarını almış. Güney Amerika’nın güney ucundaki Tierra Fuego (Ateş Toprakları)’da Pasifik’e geçit veren boğazın zorlu koşulları beş gemiden biri olan Santiago’nun kayalıklarda paramparça olmasına yol açmış. Armadanın ilk firesidir. İkinci fire denize değil ama göz korkutan zorlu koşullara daha fazla dayanamayacağını öngören bir grup isyancı tarafından İspanya’ya geri döndürülen San Antonio olmuş.

Macellan yalnızca mavi sulardaki bu boğaza adını vermemiş. Güney yarıküreden gözlenen gökyüzündeki iki bulutsuya ad olarak evrenin derinliklerinde de ölümsüzleşmiş.

Adını dinginliğinden kaynaklı edilgenliğinden alan Pasifik o güne dek hiç geçilmemişti. Bu denli engin bir büyüklüğü olduğu bu yolculuk yapıldığında anlaşılacaktı.

Bundan 500 yıl önce yapılmış olan ve başta karanfil olmak üzere baharat aracılığıyla zenginliğe yönelen “Dünya Çevresindeki İlk Yolculuk” diğer yandan da yeni yerlerin keşfi sürecini tetikleme işlevi gördü.

Yeryüzünün en büyük okyanusu geçilmişken ve göreceli olarak zorluklar geride bırakılmışken bu kez yerli halkla karşılaşmalar yerini çatışmalara bırakmaya başlamış.

İşte onlardan birinde Mactan adasında çıkan çatışmada bu tarihsel yolculuğun genel kaptanı Macellan bir yerlinin zehirli okuyla 21 Nisan 1521’de toprağa düşmüş. Canı bir yana cansız bedeni bile kurtarılamamış.

O çağın deniz yolculuklarının zorluğunu anla(t)mak bakımından bir kısa bölümce okumak yararlı olacaktır :

28 Kasım 1520, Çarşamba (Antonio Pigafetta’nın günlüğünden)

Pasifik’e geçmek için 3 ay 20 gün uğraş verdik. Bu zaman boyunca ne gıda ne de su alabildik gemilere. Solucanlı bir toz yığınına dönüşmüş bisküvit yemek zorunda kaldık. Bir başka gıdamız ise yelkenlerin yerinde durması için konulmuş olan öküz derisinden yapılma köseleler olmuştu. Birkaç gün deniz suyunda beklettikten sonra afiyetle yedik. Güverte zeminindeki talaşlar da açlığımızı gidermemize yaradı. Gemideki fareler de her biri yarım dukaya kapışıldı bu açlık günlerinde.”

Macellan boğazı serüveninde yitirilen Santiago’dan sonra bu kez Baharat Adaları dolaylarında yorgun gövdesi bu yolculuğa daha fazla dayanamayacak olan Concepcion’a veda edildi. Başka ellere geçmesin diye içindeki işe yarar araç gereç alındıktan sonra yakıldı.

Macellan’ın yokluğunda bu yolculuğun önde gelen amacı olan karanfil edinildi. Bir yandan iki gemi dolusu denizci arasındaki iç çelişkiler sürerken diğer yandan da yerlilerle olan çatışmalar bitmek bilmeyen serüvenin değişmezi olmuştu.

Geriye kalan iki gemiden aynı zamanda Macellan’ın amiral gemisi olan Trinidad dönüş yolculuğuna hazır olmadığı için bakım onarım geçirmek üzere İspanya’ya yönelen Viktorya’yı yalnız bırakmış oldu.

Bask denizci Elcano kaptanlığındaki Victoria 381 çuval dolusu 25 bin kiloya yakın altın değerindeki yüküyle dönüş yoluna çıkabildi. Trinidad ise bakım onarım geçirmesine karşın Afrika açıklarına bile varamadan geri dönmek zorunda kaldı ve 60 bin mili bulan yolculuk sonunda İspanya’ya dönme onur ve ayrıcalığını Victoria’ya bıraktı.

Zafere eşdeğer bu sonuca yalnızca Victoria’nın (zafer) erişmesi de ilginç bir rastlantı olmalıydı.

Bunca yitime ve eksilmeye karşın Victoria’nın taşıyabildiği karanfil bile hem kralın kazanç sağlamasına hem de bu yolculuğu başarıyla tamamlayan denizcilerin ödüllenmesine yetmişti.

Beş gemiyle ve iki yüz seksen dolayında denizciyle başlayan serüven tek gemiyle ve yalnızca 18 denizciyle tamamlandı. Onlar arasında bulunan günlük tutmakla görevli Pigafetta’nın geri dönenler arasında olması belki de bu yolculuktan bugüne kalan bir başka en değerli nesne olan yolculuk notlarını kurtarmış oldu.

Karanfil uğruna girişilen bu serüven keşifler çağının açılışını yapan Kolomb’un Yeni Dünya’ya yaptığı yolculukla karşılaştırıldığında uzak ara daha zorluydu. Hem alınan yol, hem yaşananlar hem de uğranılan yitimler zorluluğun yanı sıra başarının da kanıtları olarak tarihe geçti.

İzleyen yıllarda sömürgecilik ve kolonileşme amaçlı deniz yolculuklarının daha da sıklaşmasına tanıklık edildi. Sonraki yolculukların başarıya ulaşmasında bu ilkin yol göstericiliği ve rehberliği paha biçilmez değer taşıdı.

500. yılında ‘Dünya Çevresindeki İlk Yolculuk’ hiç kuşkusuz saygıyla anılmayı hak ediyor.

Ama, bu ilk yolculuğun açtığı yoldan giden sayısız serüvenci ve kâşifin yeryüzünde iz bırakan acılara neden olduğu da görmezden gelinmemeli!

Macellan’ın Dünya Çevresindeki İlk Yolculuğu sömürgeciliğe ve kolonileşmeye ilk adım olmasıyla da tarihin önemli bir sayfasını oluşturdu.

Kaynakça

  1. The First Voyage Around the World, Antonia Pigafetta, University of Toronto Press, Toronto, 2019.

  2. Macellan, Laurence Bergren, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2020.

  3. Deniz Mecmuası, Haziran 2020, Kırmızı Kedi, s. 64-75.

  4. Ferdinand Magellan and the Discovery of the World Ocean, Chealsea House Publishers, New York, 1990.

Bunları da sevebilirsiniz