Küresel ölçekte vahşi sömürü sistemi, doğanın, insanlığın, tüm canlıların canına okuyor.
Doğal felaket adıyla yıkımların ardı arkası kesilmiyor.
Özünde hiç biri “ doğal felaket” değil, sistemin ürünü, bir sonuç.
Sömürünün, daha çok üretim, daha çok kar anlayışının getirdikleri.
Doğaya ve insanlığa yönelik büyük saldırı sonucu küresel ısınma ve onun getirdikleri.
Pandemi, artan sıcaklık ve “doğal felaketler”…
Dünyanın dört bir yanından ardı ardına kötü haberler.
Büyük yangınlar, artan fırtınalar, su baskınları, eriyen buzullar…
Saymakla bitmez.
Daha geçen hafta Giresun’daki su baskınları, on yurttaşın yaşamını yitirmesi ve aymazlığa, utanmazdılar varan açıklamalar…
Yok doğal afetmiş, yok kadermiş, yok suçlu dere yatağına ev yapan halkmış…
İktidarın kaçak kücek işlerinin, rantiyeci yaklaşımının sonucudur bu.
O dere yataklarına yapılan evlere siz imar verdiniz.
Kaçak evleri imar affıyla sözüm ona siz meşrulaştırdınız.
O su baskınlarının gerekçelerinden birisi HES’leri inşaat edip, doğanın dengesiniz siz bozdunuz.
Karadeniz’de denizin kıyısına otoyol yaparak derelerin akışını siz engellediniz.
Sizin iktidarınız ülkemiz doğasına en büyük felaket oldu.