1. GÜN
Sana daha önce yazmak istemiştim ama hiç zamanım olmamıştı. Bugün çok önemli şeyler olduğu için hemen aklıma geldin canım günlüğüm.
Biliyor musun, bir süre evde kalmamız gerektiğini söylüyorlar. Okullar, alışveriş merkezleri, iş yerleri kapanabilirmiş. Öğretmenimiz “Sosyal mesafeye dikkat edin.” dedi. Yani başka insanlarla aramızda en az bir buçuk metre olmalıymış. Beş büyük adım atmak gibiymiş. Cansu çok uzun olduğu için onun dört adımı olabilir.
“Ellerinizi sık sık yıkayın.” dedi. Nasıl yıkamamız gerektiğini de öğretti. Ellerimizi hayali sabunlarla yıkayıp, hayali sularla duruladık. Yirmi saniye sürdüğünden emin olmak için “iyi ki doğdun” şarkısını söyledik. Çok eğlendim.
2. GÜN
Okulumuz tatil olacakmış! Annem tatilde kuzenime gideceğimize söz vermişti. Onlar başka şehirde yaşadıkları için her istediğimde göremiyorum. O yüzden öğretmenimiz iki hafta boyunca okulun kapalı olacağını söylediğinde çok mutlu oldum. Evde kalın demişti bize. Biz de teyzemlerin evinde kalabiliriz.
3. GÜN
Çok sinirliyim. Babam iş yerinden izin alamadığı için hiçbir yere gidemeyecekmişiz. Annem de Corona’nın tehlikeli olduğunu ve bunun bir tatil değil kendimizi korumamız için gerekli bir önlem olduğunu söyledi.
Okulların kapanması nasıl tatil olmuyor hiç anlamıyorum. Ellerimi yıkayıp, dişlerimi her gün fırçaladığım hatta tatil ödevimi bile ilk günden bitirdiğim halde istediğim hiçbir şeyi yapmıyorlar.
4. GÜN
Bugün hayallerim gerçek oldu. Yani tam olarak değil ama… Kuzenim geliyor!
Teyzem onu arabayla getirip geri dönecekmiş. O da babam gibi izin alamamış. Doktor olduğu için hastalarla ilgilenmesi gerekiyormuş. O yüzden kuzenim bizimle kalacakmış. Her gün için bir etkinlik listesi hazırladık annemle. Böylece o geldiğinde her şey hazır olacak!
5. GÜN
Teyzemi maskeli görünce tanıyamadım. Sarılmak istedim ama izin vermedi. Aklıma öğretmenimizin söylediği sosyal mesafe kuralı geldi, o yüzden çok üzülmedim. Yine de biraz tuhaf geldi. Tanımadığım biri değil ki o, teyzem.
Annemle mutfakta hastanedeki bir şeyle ilgili konuştuklarını duydum. Yanlarına gittiğimde bana bakıp sustular. Teyzem ne kadar güzel bir genç kız olduğumu söyledi. Ne konuştuklarını soracaktım ama kuzenim boyama yapmak için çağırınca unuttum.
9. GÜN
Dün görüntülü konuşma yaptık. Teyzem, dayım, anneannem bile vardı. Hepsini çok özlemiştim. Özellikle de anneannemin yemeklerini. Corona gidince en sevdiklerimden yapacağına söz verdi. Çok sevindim. Ama kuzenim biraz üzgün. Çünkü teyzem bir süre daha bizimle kalması gerektiğini söyledi. O da “Corona’dan nefret ediyorum, burada kalmak istemiyorum!” diye bağırdı ve ağlamaya başladı. Çok ağladı.
Bizimle kalmak istememesine üzüldüm ama belki de annesini özlemiştir diye düşündüm. Ben de çok özlüyorum yaz tatilinde anneannemde kaldığım zamanlarda.
Annem kuzenime sarıldı. Teyzemin hastanede güvende olduğunu, maske ve eldiven takıp özel kıyafetler giydiklerini, endişesini ve özlemini anladığını ve tüm bu duyguların çok doğal olduğunu, kendisinin de zaman zaman bu duyguları hissettiğini söyledi.
Kuzenimin, teyzemin hasta olmasından korktuğunu o zaman anladım. Annem ben doğduğumdan beri hiç çalışmamış, babam da artık evden yapıyor işlerini.
Kuzenim annesini de babası gibi artık hiç görememekten korkmuş. Televizyondaki haberlerde öldüğü söylenen doktorlardan biri olmasından…
Babam bizi balkona çağırdı gece. Bütün ışıklar yanıp sönüyor, her evden alkış sesleri geliyordu. “Sağlık çalışanlarına teşekkür ediyorlar. Baksana herkes onları alkışlıyor.” dedi babam kuzenime sarılarak. “Annen gibi doktorlar, hemşireler sayesinde biz bu Corona’yı yeneceğiz.”
Ellerimiz acıyana kadar alkışladık biz de.
Anneme sarıldım sonra. Ağladım. Çok ağladım.
Bu hafta çok çabuk geçti. Çünkü uzaktan eğitime başladık. Derslerimizi bilgisayardan ve televizyondan yapıyoruz. Tablet hakkımız da gitmiyor ders işlerken. İstediğimiz zaman arkadaşlarımızı görüntülü aramamıza da izin veriyorlar.
Teyzem çok çalıştığı için kısa süre konuşabilse de her gün arıyor bizi. Kuzenim daha mutlu. Birlikte çok eğleniyoruz aslında ama bazen canı hiçbir şey yapmak istemeyebiliyor.
Ben de bazen sıkılıyorum evde. Evimizin önünde kocaman bir park var. Okuldan geldiğimde hava güzelse hep o parka götürür beni annem. Bugün balkondayken gördüm, hava güzeldi ama kaydırakların etrafını kalın bir iple sarmışlardı. Babam kimse girmesin diye yapıldığını söyledi. Yine Corona yüzündenmiş.
Her gün akşam yemeğinden sonra farklı bir kutu oyunu oynuyoruz. Kuzenimle ben çok başarılıyız ama annemle babam oyun oynamayı unutmuş bence. Hep yeniliyorlar. Corona’dan önce babamın sürekli işi olduğu için, işten gelince de yorgun olduğu için oyuna hiç zamanı kalmıyordu. O yüzden Corona’yı hiç sevmesem de babam evde olduğu için mutluyum.
31. GÜN
Bugün cumartesi. Corona’dan beri her cumartesi babam maskesini ve eldivenleri takıp markete gider, bir hafta boyunca yiyeceğimiz ve içeceğimiz her şeyi alıp gelirdi. Annem de babamın getirdiklerini mikropları yok eden temizleyicilerle yıkar, kurutur ve dolaba yerleştirirdi.
Ama bugün gitmedi.
Nedenini sorduğumda sokağa çıkma yasağı olduğunu söyledi babam. Yani yaşlılar ve çocuklar gibi anne babalar da evde olacakmış iki gün boyunca. Bize çikolata alacağına söz vermişti aslında, meyve suyumuz da bitmişti.
Sokağa çıkma yasağı olacağını bilmediğini, bunun için üzgün olduğunu, pazartesi günü istediğimiz çikolatalardan ikişer tane alacağını söyleyip sözünde duramadığı için özür diledi.
Annemle bazen tartışırız, bazen bana neden bağırdığını bile anlayamam. Üzüldüğümü gördüğünde gelir ve benimle konuşur. Birkaç kere özür de dilemişti. Ama babamın bunu yapacağını hiç düşünmezdim. Kuzenim bile şaşırdı, hatta güldü. Babam da ders tekrarı yapmamız gerektiğini söyleyerek bizi odamıza gönderdi. Bence o da tuhaf hissetti ama gülümsüyordu.
38. GÜN
Babam markete pazartesi günleri gitmeye başladı. Annem de her zamankinden çok temizlik yapıyor. Artık fazla televizyon izlemiyorlar ama kuzenim haberler açıkken duymuş, yüzlerce hasta varmış.
Teyzem artık her gün arayamıyor. Çünkü nöbetçi olduğu zamanlarda biz uyurken o çalışıyormuş ve gündüz uyuyormuş. Sonra yine işe gidiyormuş. Birçok hastanın iyileştiğini anlattı, çok mutlu olduk. İyi olduğunu, biraz fazla çalıştığı için yorgun göründüğünü söyleyip, annemle babamın sözünden çıkmamamızı tembihledi. Kutu oyunlarında çok iyi olduğu için geldiğinde hepimizi yeneceğini söyledi. Teyzem çok komik biri, onu çok özledim.
43. GÜN
Bugün 23 Nisan. Evimizin balkonunu süsledik. Aslında dans gösterisi yapacaktık bu sene ama okulumuz hala kapalı. Öğretmenimiz üzülmememizi, okullar açıldığında gösterimizi sergileyebileceğimizi söylemiş anneme. Çok sevindim. Çalıştığımız yere kadar olan her hareketi kuzenime de öğrettim. Birlikte dans ettik.
Bizim gibi başka çocuklar da vardı balkonlarda. Şiir okuyanlar, bayrak sallayanlar… Yan yana değildik ama aynı şarkıları söyledik birlikte. “Mahallemizin çocuk korosu için bir alkış!” diye bağırdı babam. Herkes bizi alkışlamaya başladı. Bu kadar eğleneceğimi hiç düşünmemiştim. Okul açılınca öğretmenime koroya katılmak istediğimi söylemeye karar verdim.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun diyerek sarıldı bize annem. Sanki ağlayacak gibiydi ama gülümsüyordu. Bizimle gurur duyduğunu ve her şeyin çok daha güzel olacağını söyledi.
Öğretmenimiz de “Atatürk bugünü çocuklara armağan etti.” demişti. “Çünkü siz bu ülkenin yarınlarısınız. Sizin hayaliniz bizim geleceğimiz olacak.”
Sonra da hayalimizin resmini yapmamızı istemişti. Ben de sevdiğim herkesi çizmiştim. Ailemi, öğretmenimi, arkadaşlarımı… Dünyanın etrafında el ele tutuşuyorduk. Herkes çok mutluydu resimde.
Şimdi el ele tutuşamıyoruz, okula gidemiyoruz, parkta oynayamıyoruz. Arkadaşlarımı, öğretmenlerimi özlüyorum. Geceleri kuzenimi ağlarken duyuyorum bazen. Yine de sabah olduğunda pencereden bakan başka çocuklara el sallayıp, “günaydın” diye bağırınca mutlu oluyorum. Annemle kek yaparken, kuzenimle en sevdiğimiz filmi izlerken, babamla yakalamaca oynarken çok eğleniyorum. Corona gittiğinde yapacağım şeylerin hayalini kuruyorum ve heyecanlanıyorum. Liste yapmaya başladım bile.
Kuzenime okulda çizdiğim resmi anlattım. Büyüdüğümüz zaman neler yapacağımızı konuştuk, neler hayal ettiğimizi. Ben öğretmen olacağımı söyledim. Bir de “okullar ve parklar hiç kapanmayacak kuralı” olmasını istediğimi. O da bütün hastaları iyileştiren bir ilaç bulacağını söyledi. Bir de çocukların tüm dileklerinin ve hayallerinin gerçek olmasını istediğini.
Akşam annem bizi salona çağırdı. Birlikte yaptığımız pastanın üzerine iki mum koymuştu. “Bir dilek tutun.” dedi babam mumları üflemeden önce. Kuzenimle birbirimize baktık ve gülmeye başladık.
O kadar çok hayalimiz var ki!